Paylaş
Bizim oralarda yani New York’ta eski bir laf vardır. “Küresel ısınma gelecekse kışın gelsin” derler.
Çünkü New York’un kışları yamandır. Fransızlar 1893’te “Hürriyet Anıtını” Amerikalılar’a hediye ederken, heykeldeki kadının eline yanan meşaleyi boşuna vermediler.
New York’un ünlü kışlarının altını çizmek istediler. Başka niyetleri olsaydı pekâlâ kadının eline “ışıklı meyve tabağı” verebilirlerdi.
Bunları niye anlatıyorum? Yazının girişinde “Küresel ısınma gelecekse kışın gelsin” derken Cumhurbaşkanımız Abdullah Gül’ün durumunu işaret ediyorum. Partiye dönecekse yaz ortasında değil de kışın dönsün, çağrısı yapıyorum.
Yeni cumhurbaşkanımız “Uzun boylu sevgi insanı” da benim gibi düşünüyor olmalı. Nitekim Çankaya’da başbaşa görüştüklerinde Gül’e gözünün taaa içine bakaraktan “Git biraz tatil yap, sağa sola tweet at, takipçilerin artsın..” dediğini biliyorum.
Abdullah Bey yedi senelik görev süresini çok iyi tamamladı.
Tweet olayında 800 bin takipçi yakaladı ki nereden baksan Hande Yener ve Sertaç Ortaç’ınkilerden fazla bir takipçi sayısıdır. Ankara’nın Seymen Kedisi Melih bile başını Twitter’den kaldırmazken bu sayının yarısına gelemedi.
Eğer bu Twitter denilen dalga otuz, kırk sene önce icat edilseydi Türkiye’de o iki ihtilâl boşu boşuna yapılmazdı. Herkes Twitter’den içini boşaltıp rahatlardı.
Abdullah Gül kavga adamı değildir.
Kimse ile kavga ettiği görülmemiştir. Bir daldaki kuşa taş atacaksa o kuşlardan iki tane olmalıdır. Hatta beş tane olmalıdır. Hatta ayaklarından dala bağlı olmalıdırlar. Abdullah Gül taşını öyle atar.
Sayın Abdullah Gül ile “Uzun boylu sevgi insanı” arasında niza çıkmasını bekleyenler, daha çok bekler.
Birincisi kavgayı sevmeyen tabiatı yüzünden çekingen durur. İkincisi ise malûm; uçan kuşa, kokan çiçeğe, akan suya, kendi halinde giden buluta sebepsiz dalan bir sevgi insanıdır.
Diyelim ki Abdullah Bey’e de daldı. Benim bildiğim Abdullah Bey cevap vermez, başka bir konuda tweet atar.
Cumhurbaşkanlığı seçimine daha bir ay vardı. Gazeteye bir adam geldi. Sordum kim, diye. Kimse tanımıyor. Anketçiymiş, dediler. Adam benim odaya da geldi. “Bir anket yapabilir miyiz?” diye sordu.
Kabak çekirdeği çitliyordum. “Çok işim vardı ama madem gelmişsiniz..” deyip toparlandım. Adam pat diye ilk soruyu dayadı.
“Sizce Çankaya insanı seçimden sonra ne yapmalı?”
Hemen anladım ki bu adamı anketçi süsü verip yollayan Çankaya adamıdır. Fikrimi almak istiyor.
“Bence biraz dinlendikten sonra Ege’de bir ilçeye mesela Çeşme’ye yerleşmeli. Emlakçılık yapmalı.”
“Nasıl yani?”
“Güler yüzlü, yumuşak konuşan biri. İnandırıcı. Emlakçılıkta çok iyi müşteri yapar. Kendine Twitter üzerinden bile müşteri bulur.”
“Bu mudur?”
“Budur. De haydi git, çok işim var!”
Adam çekip gitti, ben de çekirdeklerime döndüm, çitlerken memleket meseleleri üzerine yoğunlaştım. Fikir adamı olarak para kazanmak zordur. Ama ben başardım. Bana köşe yazarlarının Fikirtepesi diye boşuna demiyorlar.
Bu sesi iyi duy Çankaya..
Paylaş