Paylaş
Cumhurbaşkanlığı adayı olarak tek geçtiğim “Sevgi İnsanı” liderimizdibine kadar haklı. Demokrasilerin parlamentoya ihtiyacı yok. Dolayısı ile parlamenter denen kuru kalabalığa da ihtiyacı yok.
550 maaşlı adamı bir binaya dolduracaksın da ne yapacaksın?
Kararları zaten başımızda duran “Sevgi İnsanı” alıyor. Kırk yılda bir Kamer Genç kürsüye çıkıp, ileri geri konuşacak da ortamı gerecek. Kürsüye yürümek için adam lazım olacak.
Geçiniz efendim! Atılacak taş, bağırtılacak demokrasi kurbağasına değmez. Biz kalkınmamıza bakalım.
On iki senedir bizi şefkatle yöneten o “Sevgi İnsanı” bunları bildiği için “Parlamentoyu aradan çıkaralım, parası cebimize kalsın” diyor. Muhalefetin kafası buna bir türlü basmıyor.
Bir muhaliften ne beklenir ki? İlla ki bir kürsü bulacaklar, çıkıp ileri geri carcar konuşacaklar. İlle de Meclis’te konuşman şart mı? Git sinema salonu tut, senin belediyelerin de adam toplayıp getirsin. Onlara bakarak konuş.
Başımıza parlamento masrafı çıkarma..
Hem duayen hem aşırı tarafsız hem de sapına kadar bilinçli bir köşe yazarı olarak Kemal Bey’e kızmamın birinciye gelen sebebi budur. Devamlı boş konuşuyor. Yapıcı bir lafı yok.
Bir gün de köprü yapalım, otoyol yapalım, olimpiyat yapalım dediğini duydunuz mu? İşi gücü “Sizden hesap soracağız, hepinizi mahkemelerde süründüreceğiz” diye tehdit etmek.
***
Varsın demokrasimiz önümüzdeki yıllarda parlamentosuz olsun. Ben bu sisteme “yalın demokrasi” demek istiyorum. Parlamento olmazsa “Sevgi İnsanı” liderimizin kıymetini daha iyi biliriz.
Tarafsız olduğum için söylemiyorum. “Sevgi İnsanı” liderimiz her şeyi biliyor o yüzden kararları da kendi başına veriyor. Ne yazık ki başımızda bir parlamento engeli olduğundan aklımıza ne zaman iyi bir fikir gelse zaman kaybediyoruz.
Çünkü fikir sadece “Sevgi İnsanı” liderimizin aklına geliyor. Kurnaz milletvekilleri deo fikri kapıp kanun yapmaya çalışıyorlar, yaparken de fikir “kendi akıllarına gelmiş gibi” davranıyorlar.
Benim yapıcı önerim şu.
“Sevgi İnsanı” liderimiz her şeyin başı olsun, ancak bütün kararların yükü tek başına ona kalmasın. Yoruluyor, yorulunca da asabileşiyor. Sonra bu nasıl kavgacı bir şahısmış, diye dedikodusu yapılıyor.
Ona yardımcı olmak üzere bir danışma konseyi kurup adına da “One Minute Konseyi” diyelim. On iki üye ile toplansın, üyeleri de toplantının gündemine göre değişsin.
“Sevgi insanı” liderimiz hangi konuda danışmaya ihtiyaç duyacaksa “One Minute” konseyineher seferinde ona göre adam seçilsin. Üyelerin fikirlerini çekinmeden söylemeleri esastır.
Onun için de toplantıya gelen konsey üyeleri başlarına beyaz kukuleta taksınlar. Kim oldukları gizli kalacağından baskı altında kalmazlar. Böylesi daha demokratik olur.
Ben bu sistemi Amerika’da gördüm. Orada daha çok beyazların rağbet ettiği Ku Klux Klan adlı demokratik örgüt böyle yapıyor, çok da faydasını görüyor. Üyeler arasında sen ben yarışı olmuyor.
Şahsen bu kafada gidildiğinde önümüzün açılacağına inanıyorum. Akıl için yol bir, demişler.
Ayrıca istenirse danışman olarak hizmet verip, o güzel kukuletayı başıma giymeye hazırım. “Sevgi insanı” liderimize saygılarımı bir dörtlük ile sunarım:
One Minute Kemal Bey
One Minute Devlet Bey
Etti mi size Two Minute
Oynayın şimdi. Tey! Tey !
Paylaş