MONACO Prensi II. Albert’in, Monte-Carlo’da bu yıl on beşincisini vereceği “Yaz Balosu” yine Haziran ayında gerçekleşecek. Yazın geldiğini müjdeleyen bu davet, her yıl başka bir ülkedeki daha az şanslı insanların yararına veriliyor.
Bazılarına katıldığım geçmiş yıllardaki balolar, Prens II. Albert’in davetiyeyi iliştirdiği mektubunda da belirttiği gibi “Out of Africa”, “O Tahiti E”, “Indian Summer Night”, “Jungle Forever” ve “Golden Paradise” gibi temalarla verilmişti. Bu yıl Prens II. Albert’in onursal başkanlığını yaptığı, yirmiden fazla ülkede hayır faaliyetlerinde bulunan “Order of Malta” yararına, “La Dolce Vita” teması ile verilecek. Uluslararası elitleri davet ettiği bu balo için Prens II. Albert davet mektubunda konuklarına, şu satırlarla çağrı yapıyor:
Haydi duralım gül koklayalım
“Yaşantılarımızın fani doğası aniden üzerimize ışıdı, bizler uzun dönemli düşünmeliyiz, ufuklarımız sınırsız olsa da içinde bulunduğumuz mevcut koşulların sürdürülebilir olmadığının çok farkındayız. ‘La Dolce Vita’ birlikteliğimiz ve aidiyetimizi yeniden alevlendirecek, bizlere yeryüzünün yıldızları olduğumuzu fark ettirecek. Haydi duralım ve gülleri koklayalım. Davet cuma akşamı deniz kıyısındaki Beach Club’ın havuz başında bir hoşgeldiniz resepsiyonu ile başlıyor. Bu resepsiyonlar oldukça renkli geçiyor ve o yılki temaya uygun olarak espriler katılıyor. Örneğin “Indian Summer Night” temalı etkinlikte geleneksel kıyafetli Hintli genç kızlar konukları mumlar arasında karşılamış ve parti boyunca geceye ambiyans katmışlardı. Bu resepsiyonun peşinden konukların çoğu geceye Jimmy’z gece kulübünde devam ediyorlar. Cumartesi ise davetlilerden bazılarının Thermes Marins ya da Beach Club’ta güneşlenip denize girip güneşlendiği, bazılarının tenis ya da golf oynadığı, çoğunun da Monte- Carlo’da dolaşıp alışveriş yaptığı bir gün oluyor. Ben önce Cote d’Azur’un esine ender rastlanır manzaralı yollarında otomobille dolaşıp, sonra Monte-Carlo meydanındaki Cafe de Paris’te oturup günün keyfini çıkarmayı tercih ediyorum. Balo Cumartesi akşamı saat sekizde Sporting Club’ın bahçesinde erkeklerin smokin, kadınların balo kıyafeti ile katıldığı şampanya ikram edilen bir kokteyl ile başlıyor, Sporting Club’in meşhur, yemek sırasında üzeri açılan salonunda oturma düzeninde bir yemek ile sürüyor. Farklı ülkelerden kişilerle kurulan dostluklarla yine Jimmy’z gece kulübünde gün ışıyana kadar devam ediyor.
Nüfusun yüzde 80’i “gizli zenginler”
Davet Pazar sabahı Hotel de Paris’in terasında verilen bir brunch ile sona eriyor. Brunch’ta tanışıklıklar daha da geliştiriliyor. Benim bu davetlerin birinde tanıştığım Rus dostum beni Monaco’da verilecek çok elit bir baloya, Amerikalı dostum Amerika’da düğününe davet etmişti. Konuklar çeşitli otellerde kalsa da Hotel de Paris ve Hotel Hermitage en gözde olanları. Vatikan’dan sonra dünyanın ikinci en küçük ülkesi olan, monarşi ile yönetilen Monaco’nun nüfusunun yüzde sekseninden fazlasını dünyanın gizli zenginleri oluşturur. Vergi cenneti olan bu ülkede otomobilin, teknenin, saatin, her şeyin abartılısını görürsünüz. Mayıs ayında düzenlenen Formula 1 Monaco Grand Prix’si şehrin içerisindeki virajlı, yokuşlu, tünelle otelin içerisinden geçen caddelerinde düzenlenir ve göreceli olarak otomobillerin düşük hızına rağmen dünyanın en önemli ve tehlikeli Grand Prix’lerindendir.