GEÇEN pazar Bodrum dönüşü Ankara’dan çok sevdiğim arkadaşlarımla karşılaştım havaalanında.
Ankara’yı çok özlediğimi tekrar edip duruyordum. Sıcak bir yaz döneminde Ankara’yı gerçekten özlemiş olduğumun doğruluğunu biraz sorguladılar. Kendimi işimin dışında kalan zamanlarda dışarı attım. Sık gittiğim bir yer olan Filistin Sokak’taki House Cafe’ye uğradım birkaç kez. Bir akşam her ikisi de çok önemli görevler üstlenmiş olan Hakkı Akil ve Hüseyin Diriöz ile birşeyler atıştırıp sohbet ettik. Bir akşam üstü de Ömer Aydıner, Ercan Tafulcan, Mustafa Sırrı’nın da aralarında olduğu grupla keyifli zaman geçirdik orada. Ömer’den dünyadaki teknolojik gelişmeler konusunda bir update aldım. Arjantin Caddesi bir dönem altın çağını yaşadı. Kuki House, Kafemiz, Las Chicas popülerdi. Daha öncesinde Italyan Lokantası Imatti, daha sonra aynı yerde 312 olarak faaliyet gösteren Sushi lokantası bir dönem Arjantin Caddesine damgasını vurdu. Daha sonra Arjantin Caddesi bir çöküşe uğradı ve insanlar dışarı çıkmaz oldu. O arada “Eyvah Ankara bitti, dışarı çıkacak yer kalmadı” mutsuzluğu kol gezmeye başladı.
Önce Arjantin sonra Filistin
Bir müddet sonra Filistin Caddesi’nde House Cafe, Big Cheffs, Eat’n Joy, Home Store Cafe, Kitchenette ve diğerleri arka arkaya yer almaya başladılar. Arjantin Caddesi’nin eski hareketi Filistin Caddesi’ne geçmişti. Aslında Ankara’da gezmeyi sevenler Filistin Caddesi’ne pek yabancı değillerdi. Rush burada bir dönem popüler bir mekan olarak faaliyet göstermişti. Frends and Trends de yine buraya damgasını vurmuştu. Kafe bol sayıda ama gece mekanları ne durumda? O konuda biraz sıkıntılı görüyorum Ankara’lıyı. O ihtiyacı da House Cafe önce Salı partileriyle daha sonra haftasonları bahçesini gece kulübün çevirerek bir nebze giderdi. Yıllar önce Beştepe’deki Mayday, Avenue popülerdi. Sheraton Otel’deki Copper Club bir dönem Ankara’nın gece mekanıydı. Ama birkaç kült yerden sözetmeden geçemeyeceğim. Bir tanesi yıllarca Ankara’nın rock barı olarak faaliyet gösteren Manhattan. Perşembe ve haftasonu akşamlarının yeriydi burası. Salata yıllarca Ankara’ya hizmet verdi. Reşit Galip Salata bir numaraydı, şimdi Satsuma olarak faaliyet gösteriyor. Mesa Salata ise devam ediyor. Bu kadar yıl Özgül’ün işinin başında durması ve başarılı personeli sayesinde ayakta durdu.
Flat’in mimarisi şık ama sıkışık
Şömine çok güzel bahçesi ve canlı müziğiyle yaz akşamlarının seçimiydi. Zeki Bar bir klasik oldu Ankara’da. Yıllardır hizmet veriyor. İşletmesi halen çok iyi. Canlı müzik çalınan bu mekanda yıllardır aynı personel büyük bir ciddiyetle hizmet veriyor. Double’u Çayyolu’nda popüler oldu, halen gözde. Arjantin Caddesi’nde geçen hafta Flat’in açılışı vardı. Bu gece kulübü bir ihtiyaca cevap verebilecek belki. Mimarisi şık ama kullanışlı değil. İçerideki merdiven ve basamaklar mekanın etkili kullanılmasını engelliyor, sıkışık. Müşteri profili pek oturmuş değil henüz ama müzik güzel çalıyor. Kısa zaman içerisinde oturacağını düşünüyorum buranın. Yeme-içme sektörü deyince Ankara’nın gizli kahramanları da var.
Borrdo’nun şefi 12 yıl gemideydi
Ankuva’da özellikle Bilkent öğrencilerine hizmet veren, lezzetli ev yemekleri sunan Borrdo’nun şefi Temel Arslan son derece mütevazı. Ekibinin başında akşama kadar koşturuyor, akşamları da Bilkent Sports International içerisindeki Salus’ta hizmet veriyor. Yıllardır tanırım Temel Bey’i, koyu Galatasaraylı. Adnan Polat’ın beni ofisimde bir ziyareti sonrasında öğle yemeğini Borrdo’da yemiştik. O gün bu gündür selam gönderir Adnan Ağabey’e. Temel Bey’in Miami yazımı okuduktan sonra bana 12 yıl Miami’de yolcu gemilerinde yiyecek-içecek müdür yardımcılığı yaptığını söylemesi doğrusu beni şaşırttı. Yiyecek içecek konusunda geniş bir bilgisi ve deneyimi var. Ama Borrdo’nun yönetici ortağı olduğunu yıllar sonra yeni öğrendiğim Temel Bey işin sırrının ekibinin başında bir komi, bir garson gibi çalışması olduğunu söylüyor. Mesai bitip kasanın başına geçince patron olurum diyor. İşte size Ankara’nın tevazu sahibi gizli kahramanlarına bir örnek. Seviyorum Ankara’yı...