Nurten Erk: Nurten'in konukları






Nurten ERK
Haberin Devamı

Güney Kore'deki gibi nikah yüzüklerini teslim edelim

TÜRK denizciliğinin duayenlerinden Eşref Cerrahoğlu, ekonomik programın başarısı için hükümette ciddi bir revizyonun şart olduğunu söyledi. Cerrahoğlu, ‘‘Asya krizinde Güney Kore böyle bir krize girdiği zaman, bütün evli kadınlar nikah yüzüklerini merkez bankasına teslim etti. O nikah yüzükleri eritildiğinde, Kore'ye 1 milyar dolar döviz girdisi sağlandı. İleriyi düşünüyorsak bizim çok daha ciddi tedbirler almamız gerek’’ dedi.

TÜRK denizciliğinin duayenlerinden Eşref Cerrahoğlu, uygulanan ekonomik programın başarısı için hükümette ciddi bir revizyonun şart olduğunu söyledi. Cerrahoğlu, ‘‘Programı destekliyorum ancak bugünkü hükümetle bu programdan istenilen sonuçların elde edileceğine inanmıyorum’’ dedi.

Kısa bir süre önce Deniztemiz Derneği'nin (Turmepa) Başkanlığı'nı da Rahmi Koç'tan devralan Cerrahoğlu, Eylül ayından itibaren deniz kirliliğinin önlenmesi için belediyelerle işbirliği yapılarak, ciddi polisiye tedbirlere başvurulacağını açıkladı.

Yıllarını denizcilik sektörüne veren Eşref Cerrahoğlu ile ekonomik krizden denizlerimizdeki kirlilik sorununa uzanan bir söyleşi yaptık.

* Krizi nasıl değerlendiriyorsunuz? Sizce gereken önlemler alındı mı?

- Türkiye ciddi bir krizden geçti. Bana göre tedbirlerin birçoğu alınmış durumda, ancak bu tedbirlerin devam ettirilmesi gerekiyor. Halkımızın krizi yeterince hissetmediğini düşünüyorum. Turizm sektörünün ve ihracatın çok iyi gitmesi, döviz rezervlerinin düşmeyeceğini gösteriyor. Bana kalırsa hálá hem özel sektör, hem devlet yeterince tasarruf yapmadı. Ben her zaman Güney Kore örneğini veriyorum. 1999 Asya krizinde Güney Kore böyle bir krize girdiği zaman, halk, devletin aldığı kararların dışında kendisi kararlar aldı. 'Üç ay araba kullanmayalım, işe metro ve kamu araçlarıyla gidelim' dediler. Bütün evli kadınlar nikah yüzüklerini merkez bankasına teslim etti. Burada devlet zorunluluğu yoktu. Sonuçta o nikah yüzükleri eritildiğinde, Kore'ye 1 milyar dolar döviz girdisi sağlandı. İleriyi düşünüyorsak bizim çok daha ciddi tedbirler almamız gerek. İstanbul'da hálá tasarruf yapılmıyor, krizden önceki hayat devam ediyor. Bunun acısını çocuklarımız çekecek.

* Ekonomik programın başarıya ulaşacağına inanıyor musunuz?

- Bu ekonomik programın ciddiyetle devam edebilmesi için hükümette ciddi bir revizyon yapılması şart. Yapılmadığı takdirde bunun cezalarını ileriki aylarda hep beraber yaşayacağız. Hem bakanlıkların sayı olarak aşağı çekilmesi, hem de bakanlıklarda ciddi tasarrufa gidilmesi lazım. Gidilmediği takdirde bu programın iyi netice vermeyeceğini şimdiden söyleyebiliriz. Programın başarısı için tasarruf şart.

* Denizcilik sektörü krizden nasıl etkilendi?

- Bizim sektörümüz de her sektör gibi sorun yaşadı ve yaşıyor. Bu sektör aynı zamanda uluslararası bir sektör ve Londra Borsası'ndaki navlun piyasasına bağlı. Dünya ekonomisinde bazı yavaşlamalar olması nedeniyle bu yılın ikinci yarısından itibaren sektörün daha zor günler geçireceğine inanıyorum.

* Denizcilik camiası neden yabancı sermayeye pek sıcak bakmıyor?

- Yabancı sermayenin denizcilik sektörüne gelmemesi için hiçbir neden yok. Sektöre sadece armatör ve gemi olarak bakmamak gerek. Limancılık, balıkçılık, gemi acentalığı, gemi brokerlığı gibi genis bir perspektifte bakıldığında Türkiye'de ciddi bir potansiyel var. Sektör, krize rağmen Türkiye'ye 5 milyar doların üzerinde döviz girdisi sağlıyor. Ancak yeterli filosu olmadığı için ihracat ve ithalat yükleri için de 2.5 milyar dolar ödüyor. Balıkçılıkta daha Akdeniz'e bile açılamadık, orada da büyük bir gelişme mümkün. Liman işletmeciliğine de bundan sonra yabancı sermaye girişi olacaktır. Son 6 yılda özel limanlar kuruldu. Burada da büyük bir potansiyel var.

* Denizciliğin önemli bir alanı olan yatçılıkta Türkiye'nin şansı var mı?

- Turizmi kalkındıracağız derken denizlerimizi baltalıyoruz. Örneğin Göcek bölgesine girecek her tekneden özel vergi alınması lazım. Korumamız gereken yatçılık bölgesi, Göcek. Sardunya Adası'na gittiğinizde teknenizin kalış süresine göre yöresel bir vergi alırlar. Bu verginin tamamı o ülkelerdeki Deniztemiz Derneği'ne gidiyor. Amerika'nın doğu sahilinde deniztemiz derneğine üye değilseniz limandan içeri giremiyorsunuz. Bizde de böyle yapılmalı. Çevre Bakanlığı, Denizcilik Müsteşarlığı ve Turmepa beraberce buradan bir maddi imkan sağlamalı. Bu maddi imkanın da nereye harcanacağı önceden belli olmalı.

* Yatlardan özel vergi alınması yatçıların tepkisine yol açmaz mı?

- Ben buna inanmıyorum. Yat sahipleri denizi çok sevdikleri için yat sahibidir. Deniz onların hayatıdır, en büyük hobisidir. eğer onlar bu paranın deniz kirlilği konusunda harcanacağını bildikleri takdirde bu parayı mutlaka verirler. Tabii burda astronomik rakamlardan sözetmiyoruz. 25 metrelik lüks bir yatın Türkiye'de bir hafta kalma süresinde ödeyeceği rakamın 100 dolar civarında olması uygundur.

Denizi kirletenlere para cezası geliyor

* Turmepa olarak denizlerdeki kirliliğin önlenmesi için neler yapıyorsunuz?

- 1994'de kurulan Turmepa'nın yılda 1 milyon doların üzerinde bütçesi var. Üye sayımız 8 bin, ama hedefimiz 50 bin. Turmepa olarak 5 teknemizle her yıl 3 bin tonun üzerinde atık topluyoruz. Bugüne kadar insanları bilinçlendirmek için eğitim amaçlıydık. Ancak Eylül'den sonra ciddi polisiye tedbirlere de başvuracağız. Deniz gönüllüleri, trafikteki fahri polisler gibi ellerinde kamerayla, İstanbul ve Marmara Bölgesi'nde denize çöp atan ya da denizi kirleten gemileri tesbit edecek. Belediyelerle gerekli anlaşmaları yaptık. Belediyelerin denizi kirletenlere karşı maddi olarak 30 milyar liraya kadar ceza kesme ve işyerlerini mühürleme yetkisi var. Bunlar gündeme geldiğinde deniz kirliliğinin engellenmesinde caydırıcı olacağımıza inanıyorum. Deniz kirliliğini durdurduğumuzu sanıyorum, ama İstanbul'da denize 35 yıldan önce girilmesinin mümkün olmayacağını biliyoruz.

* Turmepa nasıl bir eğitim stratejisi izliyor?

- Çevre bilincinin gelişmesine ve insanlarımızın eğitimine ağırlık veriyoruz. 8-13 yaşındaki çocuklar eğitildiği takdirde büyükleri de eğitiyor. Bugün 46 bin ilköğretim okuluna Turmepa olarak ulaştık. Birçok okulda öğretmenlerimizi eğitimden geçiriyoruz. Onlar da talebelerini eğitiyor. İstanbul'da her yıl asgari 1500 okulu üç profesörümüz ziyaret ediyor. Bu arada Eylül'den itibaren yeni bir projeye başlıyoruz. Norveçliler'in gerçekleştirdiği ve bize ücretsiz kullanım hakkını verdiği Aliport 200 bin dolarlık bir proje. Aliport bir ahtapot. Deniz kirliliğiyle savaşıyor. 9 ayrı seri çizgi filmi televizyonlarımızda Türkçe yayınlanacak. İki ayda bir de kitapçığı çıkacak.

EŞREF CERRAHOĞLU

Cerrahgil Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Eşref Cerrahoğlu, 1948 Karadeniz Ereğli doğumlu. İngiltere'deki The College of Aeronautical and Automobile Engineering'den mezun olan Cerrahoğlu, 1988'den bu yana aile şirketi olan Cerrahgil Grubu'nun başında. 1996-2000 yılları arasında TOBB Deniz Ticaret Odaları Konsey Başkanlığı yapan Cerrahoğlu, halen konseyde üye olarak görevini sürdürüyor. ICC Ticari Suçlar Servisi Yönetim Kurulu Üyesi de olan Cerrahoğlu, 1999 yılında Baltık ve Uluslararası Denizcilik Örgütü'nde (BIMCO) Başkan Yardımcısı seçildi. Kısa bir süre önce Deniztemiz Turmepa Başkanlığı'na getirilen Cerrahoğlu, aynı zamanda Lloyd's Register Karadeniz Bölgesi Başkanı.

Yazarın Tüm Yazıları