Paylaş
KOÇBANK Yönetim Kurulu Başkanı Burhan Karaçam, ‘‘Bankacılık sektöründeki düzenlemelerin en geç iki ay içinde yapılması’’ uyarısında bulundu. Bankacılık sektöründe 20 yıldır yöneticilik yapan ve bugüne kadar birçok kriz yaşayan Burhan Karaçam, ‘‘Bankacılık sisteminin yapısı korunursa, Türkiye'deki sorunların ortadan kalkmasını beklemek hayalperestlik olur’’ dedi.
YAKLAŞIK bir yıldır Koçbank Yönetim Kurulu Başkanlığı'nı sürdüren Burhan Karaçam, ‘‘Bankacılık sektöründeki düzenlemelerin en geç iki ay içinde yapılması’’ uyarısında bulundu. Bankacılık sektöründe 20 yıldır yöneticilik yapan ve bugüne kadar birçok kriz yaşayan Burhan Karaçam, ‘‘Bankacılık sisteminin yapısı korunursa, Türkiye'deki sorunların ortadan kalkmasını beklemek hayalperestlik olur’’ dedi.
Sanayicilerin kredi faizlerini hedef alan çıkışlarını eleştiren Karaçam, ‘‘Sanayici repo-mevduat faizinde en yüksek oran için bankayla pazarlık ederken, kredi faizinde en düşüğünü almaya çalışıyor. Ama ikisi de aynı banka’’ yorumunu yaptı. Nisan'dan itibaren Koçbank'ın daha iddialı olacağını ve Koç Grubu'nu, sanayi ve ticarette olduğu gibi mali sektörde de etkin hale getirmeyi hedeflediklerini söyleyen Burhan Karaçam ile ‘‘kriz’’ ağırlıklı bir sohbet yaptık.
* Türkiye'nin yaşadığı son krizi nasıl değerlendiriyorsunuz?
Krize neden olan unsurların hepsi yıllardır bilinen, fakat şu ya da bu nedenle çözüm getirilemeyen sorunlar. Siyasetin ekonominin çok içinde olması ve ekonomiye siyasetin yön vermesi de temel sorun. Türkiye kaynaklarının özel sektör ve kamu tarafından paylaşma dengesi önemli. Kamuya giden kaynaklar sadece harcamaya dönüşüyor, üretime dönüşmüyor. Kamu bankaları, kamunun bu kaynakları kullanma yollarından biri. Bunun yanında geçen programın bazı zaafiyetleri vardı.
* Size göre bu zaafiyetler nelerdi?
Bankacılık sistemiyle ilgili sorunlar çözümlenmeden, ülke ekonomisine güven sağlanmayacağı için yabancı kaynak girişi sözkonusu olamayacaktı. Bu konuda son derece gevşek davranıldı. Programa siyasilerin beklentilerinin ötesinde bir destek verildi. Bu da siyasilerde büyük bir gevşeme ve çözülmeye neden oldu. İlk altı ayda bu olumlu sonuçlar görülmesine rağmen, siyasiler sahip çıkmayınca program gevşemeye başladı. Yurtdışı giderek daha teredütlü davrandı. Bankacılık sisteminin içindeki sıkıntılar ve sorunlu bankaların tasfiye edilmemesi kriz ortamının oluşmasına yol açtı. Eylül ayında, düşen enflasyona ayak uyduramayan bankaların sistem dışına çıkartılmasını istedik, ama çıkartılmadı. Yüksek kaynak maliyetleriyle kamunun üzerine yük olarak yaşatılmaya çalışıldı. Bunların sistemin içinde kalması sağlıklı bankaları da bozdu. Kasım sonunda bir, iki bankanın kendi zaafiyetleri veya aldığı aşırı risk nedeniyle bu noktaya gelindi.
* Kemal Derviş'in hazırladığı program bankacılık sektörüne neler getirecek?
Ayrıntıları bilmiyoruz, ama bankacılık sisteminde önemli değişiklikler yapılacak. Bu yapı böyle korunursa, Türkiye'deki sorunların ortadan kalkmasını beklemek hayalperestlik olur. Dünyanın hiçbir yerinde kamunun mali sistemde bu kadar büyük payı yok. Kasım'daki krizde sorunlu bankalar fona alınıp lokalize edilseydi, bugünkü sorunlar yaşanmayabilirdi. Uygulamanın içinde olmamasına rağmen Derviş'in bu konuda dünyanın çeşitli ülkelerinde, benzer sorunlara nasıl çözüm üretildiği konusunda büyük bir birikimi var. Bundan sonra bu hataların tekrarlanmayacağını umuyoruz. Bankalar kontrol altına alınmalı ve sorunlu bankalar sistem dışına çıkarılmalı. Bu süre çok uzun olmamak zorunda, bir, en geç iki ayda kesin bir takvime göre yapılmalı. Aksi halde programın dış yabancı kaynak tarafı eksik kalır ve çalışamaz.
* Ekonominin krizden ne zaman çıkabileceğini tahmin ediyorsunuz?
Kemal Derviş'in göreve getirilmesinde süratli hareket edilmesi çok olumlu bir davranış. Birtakım önlemler daha önceden alınmış olsaydı, sıkıntılı günleri yine yaşardık, ama bu krizleri yaşamazdık. Ekonomi büyük maliyetlerle karşı karşıya kalmazdı. Yüzde 30-40 devalüasyonu bu sistem haketmiyordu. Krizden çabuk çıkacağımıza inanıyorum. Sayın Derviş gibi Haziran sonrasından umutluyum. Tabii burada bankacılık sistemine dönük kararlar çok önemli. Bir de Merkez Bankası'nın kontrolü altında artık piyasaların çalışmaya başlaması lazım.
* Bankacılık sektörüne yönelik neler yapılmalı?
Öncelikle sistemin içinde kamu - özel banka ayrımı ortaya çıkmalı. Kamunun bankacılık sistemi üzerindeki yükleri arındırılmalı. Kamu bankalarının üzerinde geçmişten gelen önemli maliyetler çözümlenmeli. Bankaların iştiraklerine ilişkin düzenlemeler, Türkiye'nin içinde bulunduğu koşullar gözününe alınarak yapılmalı. Bankacılık aşırı bürokrasiden uzaklaştırılmalı ve artık dolaylı vergi mekanizması olarak görülmemeli. .
* Sorunlu bankalara tek tek müdahale edilmesini doğru buluyor musunuz?
Bu çok yanlış. Sisteme güven, ancak kalan bankaların hepsi sağlıklı denilebilecek noktada sağlanabilir. Yabancılar bunu çok iyi biliyor ve yakından takip ediyor. Hangileri sağlıklı, hangileri değil görüyor. Sağlıksız bankaların tamamı ayıklanana kadar sisteme güven duyulmayacak ve Türkiye'ye uzun vadede yabancı kaynak gelmesi mümkün olmayacak. Çünkü mali sistemdeki bu sorunun Türkiye ekonomisi üzerindeki etkisinin boyutunu ve önemini dünya biliyor. Atık bunu saklayama imkanı yok. Ülke menfaatleri için bu ayıklamanın bir ya da iki defada bitirilmesi gerekiyordu.
Koç artık mali sektörde ağırlığını hissettirecek
* Kriz dönemini Koçbank nasıl geçiriyor?
En büyük avantajımız Koç ismi ve Koç Grubu'nun bir parçası olmamızdı. Özellikle kriz döneminde bize önemli bir likit girişi oldu. Ama bunun da bir maliyeti vardı. Bu kaynakları yüksek getirili bir şekilde kullanamadık.
* Kriz, Koçbank'ın mali piyasalara dönük yeni projelerini etkiledi mi?
Mali piyasalar için hazırladığımız ve krizler yüzünden yavaşlattığımız programımıza, Nisan'da başlayacağız. Ticari ve bireysel piyasalarda, bundan sonra çok etkin ve hareketli bir Koçbank ve iştirakleri olacak. Koç'un sanayi ve ticaretteki rolü neyse, mali sektörde de o noktalara gelmeyi hedefliyoruz.
* İkinci bir banka hálá gündemde mi?
Evet, fondaki bankaların ikisine biz de müracat etmiştik. Ama bugünkü koşullarda yükleri çok ağır. Artık çok ilgili değiliz. Zaten sağlıklı değildiler, daha kötüleştiler. Verilen teşvikler artırılmazsa, fondaki bankaların satılmasının çok zor olduğunu düşünüyorum.
Burhan Karaçam
Koçbank Yönetim Kurulu Başkanı Burhan Karaçam, 1949 İstanbul doğumlu. 1972 yılında Boğaziçi Üniversitesi İş İdaresi Bölümü'nden mezun oldu. 1972-1981 yılları arasında Arthur Andersen'in Londra ve İstanbul ofislerinde görev alan Karaçam, Arthur Andersen'in İstanbul Ofisi Kurucu Ortaklarındandı. 1981 yılında Pamukbank'da Genel Müdür Yardımcısı olarak bankacılık sektörüne girdi. 1984-1987 yılları arasında Egebank Genel Müdürlüğü görevini sürdürdü. Ağustos 1987'de Yapı Kredi Bankası Genel Müdürlüğü'ne getirildi. Bu görevinin yanısıra Çukurova Holding'de Yönetim Kurulu ve İcra Komitesi Üyeliklerini yürüttü. Mart 1999'da Çukurova Grubu ve Yapı Kredi'den ayrılarak, kendi ismi ve başkanlığı altında Stratejik İş Geliştirme ve Değer Kazandırma şirketini kurdu. Nisan 2000'den bugüne de Koç Grubu bünyesindeki Koçbank'ın Yönetim Kurulu Başkanı. Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD), ESİAD, Türk Yunan İş Konseyi, Türkiye Eğitim Gönüllüleri Vakfı (TEGV), TEMA Vakfı, Fenerbahçe Kulubü ve 1907 üyesi ve Boğaziçi Üniversitesi Vakfı Kurucu üyesi.
Paylaş