MARET Genel Müdürü Ali Güler, ‘‘Türkiye'de hijyenik koşullarda modern et üreten Maret gibi 40 tesis daha olması gerekiyor’’ dedi.
Türkiye'de kişi başına kırmızı et tüketiminin yılda ortalama 12 kilogram olduğunu söyleyen Ali Güler, bu rakamın Avrupa ülkelerinde 36 kilogram civarında bulunduğuna dikkat çekti.
TÜRKİYE'de kişi başına et tüketiminin gelişmiş ülkeler ortamasının çok altında olduğunu hatırlatan Maret Genel Müdürü Ali Güler, ‘‘Türkiye'de hijyenik koşullarda modern et üreten Maret gibi 40 tesis daha olması gerekiyor’’ dedi. Türkiye'de kişi başına yılda ortalama 12 kilogram kırmızı et tüketildiğini belirten Ali Güler, bu rakamın Avrupa ülkelerinde 36 kilogram civarında olduğuna işaret etti.
Aynı zamanda Süt ve Et Sanayicileri Birliği (SETBİR) Yönetim Kurulu Başkanlığı görevini de sürdüren Ali Güler, Türkiye'deki tarım ve hayvancılık politikalarını da eleştirdi. ‘‘Türkiye'de bir tarım politikasızlığı var’’ diyen Ali Güler ile hayvancılığın sorunlarından, et üretiminde hijyenin önemine uzanan bir konuşma yaptık.
Tarım politikalarında nerede yanlış yapılıyor?
- Türkiye'de tarımın GSMH içindeki payı çok düşük, Türkiye bana göre sanayi ülkesi. Hava, su, toprak iklim hepsi var ama bu kaynakları dengeleyici ve doğru bir şekilde tarımda kullanamıyoruz. Türkiye'de tarım politikasızlığı var. Sadece kırsal kesimde oturan nüfus çok büyük, fakat çalışan yok. Bitkisel üretim yapan bir toplumuz. Pazarlama örgütsüz bir tarımdan sözediyoruz. Şimdiye kadar bu örgütlemeleri çiftçiler yerine devlet bir şekilde yapmış. Çiftçiyi örgütleme kısmını boş bırakmış. Hayvancılığı sistem içinde yıllardır ihmal ediyoruz. Hayvancılık 365 gün emek isteyen bir iş, bitkisel üretim öyle değil. Türkiye doğru bir biçimde yem bitkileri üretebilse, çevre ülkelerin bile protein deposu haline gelebilir. İyi bir organizasyon ve altyapı ile bunu yapmak mümkün.
Türkiye'deki tarım işletmelerinin ne kadarı haşvancılıkla uğraşıyor?
- Tarım Bakanlığı rakamlarına göre Türkiye'de 4 milyon tarım işletmesi var. Köylü Mehmet Ağa da bir tarım işletmesi, Urfa'da büyük bir yatırımla kurulan Koç-Ata da bir tarım işletmesi... Bunun sadece yüzde 2.5'i hayvancılıkla doğrudan uğraşıyor. Tarım işletmelerinin yüzde 70'i ise hayvan bulunduruyor. Yani ortalamada hayvan varlığımızı tarım işletmelerine bölersek işletme başına 3-5 hayvan düşüyor. Böyle bir ortamda hayvancılıkta verimlilikten hiç bahsedilemez. 1000-1500, 3 bin hayvanı olan modern besi tesisleri de var ama bunların sayısı Türkiye'yi doyuracak yeterlilikte değil. Buralarda bir karkas 350 kilolara varırken, 3-5 hayvanla uğraşan besicinin hayvanı ise 180-200 kiloda kalıyor. Aradaki bu 150 kilo etin bedelini kim ödüyor, biz ödüyoruz, yemeyerek, yiyemeyerek... Pahalı olduğu için yiyemiyoruz gibi görünüyor ama zaten yemek istesek de o kadar eti bulamayız. Bugün 10-12 kilogram olan yıllık tüketim 20 kiloya çıksa üretimimiz yetmez.
Hayvancılıktaki yetersiz üretim neden kaynaklanıyor?
- Tarımın dengesizliği, dengeli beslenmeyi dengesizleştiriyor. Kıt, istikrarsız, verimsiz bir hammaddeden başlıyor hayvancılıktaki sorun. Hayvanın ete dönüştürüleecği bir transformasyondan geçmesi gerek. Türkiye, 2 milyon ton hayvan kesebilecek kapasiteye sahip. Ama Türkiye'nin yıllık üretimi 800 bin ton civarında. Hayvan kesimi yapan 900 mezbahanın 800'ü belediye mezbahaları. 96 civarında özel sektör tesisi, 9 da EBK kesimhanesi var. Peki piyasada tüketilen diğer etler nerede kesiliyor? Çok büyük bir kısmı hijyenden uzak bir ortamda kesiliyor. Sırt, gövde vs. kasaplara naklediliyor. Son derece faydalı bir ürünü kirletme politikasıyla son derece zararlı hale getiriyoruz.
8.5 MİLYON HAYVAN
Peki Türkiye'de modern et tesislerinin sayısı niçin artmıyor?
- 2 milyon ton üretim kapasiteli Türkiye'nin hijyen ortamda kesim yapan, işleyen, saklayan ve satışa sunan Maret gibi en az 40 entegre ve modern üretim tesisine ihtiyacı var. Ama önce hammadde sağlanmalı. Her yıl 8.5 milyon kesimlik hayvan gerekiyor. 15 milyon dişi hayvanımızın olması lazım. olmayan hammadde için tesis kurulmaz. Üstelik, tüketici beni haksız rekabete karşı yıkılmaya mahkum bırakıyor. Çünkü bizim gibi tesislerin her aşamasında veteriner kontrolünde ve hijyenik ortamda üretip, paketleyip satışa sunduğu ürünleri, rastgele kesilmiş, parçalanmıs ve hijyenik olmayan ortamda satılan ürüne tercih ediyor. Bu kısır döngü, genel tarım ve sanayi politikasının, devletin denetimsizliğinin ayrı bir parçası. Bir malı alırken sadece fiyatın önemli olmadığı, fiyat kadar o ürünün fiyatını etkileyen üretim koşullarının da olduğu konusunda halkı bilinçlendirmek gerek. Biz bir iki üretici bütün tüketicileri bilinçlendiremeyiz. Et pazarında sistemin yüzde 85'i orman kanunu içinde çalışıyor. Yüzde 15'lik kesim olarak elimizden birşey gelmiyor.
Modern besi çiftlikleri, hayvancılığın geliştirilmesi için umut olabilecek mi?
- Türkiye'nin hayvan varlığı son on yıldır azaldığı gibi, verimlilik de artmadı. Bizim gibi modern ve entegre tesisler için hammadde ihtiyacının düzenli karşılanabileceği yeterli modern besiciler yok. Çünkü bu hayvanları besleyecek yem bitkisi de yok. Buğdaya dünya fiyatının iki mislini verirseniz, kimse yem bitkisi üretmez. Koç-Ata'nın fizibilitesi yapılırken ortalama karkas fiyatı 3.5-4 dolardı. Tesis üretime başladığında 1.5 dolardan mal satmak zorunda kaldı. Önemli yatırımlarla kurulan modern besi tesislerinin önünü görebilmesi lazım.
Kişi başına yıllık et tüketimi 12 kilo
Türkiye'de et tüketimi hangi seviyede?
- Genelde kırmızı etin Türk toplumu için ne ifade ettiği ya da etmediği önemli. Aslında Türkler kırmızı eti sever gibi görünüyor. Ama rakamlar böyle demiyor. Türkiye'de kişi başına yıllık kırmızı et tüketimi 10-12 kilogram civarında. Kişibaşına yıllık 8-9 kilogram da beyaz et tüketiliyor. Minimum olması gereken ise 36 kilogram. Gelişme çağındaki bir insanın günde ortalama 80 gram et yemesi gerekiyor. Nüfusun yüzde 60'ını 25 yaşın altındakiler oluşturuyor. Gelişmekte olan bir fizik ve beyin yapısı için protein alınması son derece önemli. Ama rakamlara baktığınızda ot yiyen bir toplum haline dönüştüğümüzü görüyoruz. Çağdaş ülkeler düzeyine ulaşma göstergeleri sadece otomobil, konut sayısı değildir. İnsanların ne yiyip ne içtikleri, nasıl beslendikleri de çok önemli. Ancak Türkiye'de hayvan sayısı da, hayvanı beslemek için gereken yem bitkisi üretimi de yetersiz.
Fiyatlar nasıl seyrediyor?
- Son beş yılda Türkiye'de karkas et (işlenmemiş) 6 dolarla 1.5 dolar arasında değişen fiyatlar gördü. Tarım ülkesi olsaydık böyle bir dengesizlik olmazdı. Üretimdeki belirsizlik yüzünden Türkiye'de zaman zaman nisbi bir pahalılık oluyor. Ama bu her zaman etin tüketimini azaltan bir neden değil. 2001'de nisbi bir ucuzluk vardı ama tüketim artmadı. Etin fiyatı düştü bari bu dönemde protein alayım demiyoruz.
ALİ GÜLER
Maret Genel Müdürü Ali Güler, 1948 yılında Erdek'te doğdu. Galatasaray Lisesi'nden sonra A.Ü. Siyasal Bilgiler Fakültesi Maliye ve Ekonomi Bölümü'nden mezun oldu. Maliye Bakanlığı Hazine Genel Müdürlüğü ve Milletlerarası İktisadi İşbirliği Genel Sekreterliği'nde çeşitli kademelerde çalıştı. 1977-1980 yılları arasında OECD nezdinde Türkiye Daimi Temsilciliği Maliye ve Ekonomi Müşaviri olarak görev yaptı. 1983 yılında kamudaki görevlerinden ayrılarak Koç Topluluğu'na geçti. 1984'ten itibaren Koç Topluluğu bünyesindeki Maret Marmara Besicilik ve Et Sanayi'nde görev aldı. 1997'den beri Maret'in Genel Müdürlüğü'nü yürüten Ali Güler, aynı zamanda Süt ve Et Sanayicileri Birliği (SETBİR) Yönetim Kurulu Başkanı.