Eski köye yeni adet getireceğiz kafamızı ’farklı’ çalıştıracağız
Paylaş
LinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi
ULUSAL İnovasyon Girişimi Eşbaşkanı Dr. Erdal Karamercan, ’İnovasyon’un rekabette üstünlük getiren bir yenilik’ olduğunu belirterek, Türkiye’nin artık inovatif bir toplum olmayı gündeminin en önemli noktasına yerleştirmesi gerektiğini söyledi. Karamercan, "İnovasyon eski köye yeni adet felsefesidir. Kafamızı farklı çalıştıracağız" dedi.
SON dönemlerde Türkiye’nin gündemine yeni giren ’inovasyon’ kelimesi, aslında tüm dünyanın üzerinde yoğunlaştığı bir süreç. Türkiye’de genelde ’yenilikçilik’ olarak kullanılıyor, ama Ulusal İnovasyon Girişimi Eşbaşkanı Dr. Erdal Karamercan, ’İnovasyon’in rekabette üstünlük getiren bir yenilik’ olarak tanımlıyor. Aynı zamanda TÜSİAD Yönetim Kurulu Üyesi ve Eczacıbaşı Topluluğu CEO’su olan Erdal Karamercan, "Türkiye artık inovatif toplum olma ve inovasyonu gündeminin en önemli noktasına yerleştirmeli. Avrupa Birliği süreci diyorsak bu sadece bir siyasi ve ekonomik süreç olarak görülmemeli" diyor. "Bizde ’Eski köye yeni adet getirme’ derler. Ama inovasyon eski köye yeni adet felsefesidir. Kafamızı farklı çalıştıracağız" diyen Karamercan, Avrupa Birliği tarafından yaptırılan bir araştırmaya göre Türkler’in inovasyona en açık ülkeler arasında yer aldığına dikkat çekiyor. "Kamu kesimi, özel sektör, sivil toplum örgütleri olarak enerjimizi aynı noktaya yönlendirebilirsek Türkiye inovasyonda sınıf atlar. Türkler yenilikleri denemeye hazır" diyen Dr. Erdal Karamercan ile ’inovasyon’u ve Türk iş dünyasının, Türk toplumunun inovasyona yaklaşımını konuştuk.
Son zamanlarda sık kullandığımız ’inovasyon’u nasıl tanımlıyorsunuz?
- Türkiye’de inovasyon genelde yenilikçilik olarak algılanıyor. Halbuki inovasyon yenilikçiliğin tam karşılığı değil. Ticari bir farklılık yaratan, rekabette bir üstünlük getiren yenilik. OECD’nin tanımı ise ’İnovasyon, bir fikri, pazarlanabilir bir ürüne, bir hizmete, bir üretim birimine ya da yeni bir toplumsal hizmete dönüştürebilmektir’. Her yıl yapılan yenilik inovasyon değildir. ’Herhangi bir kuruluşu, rekabette üstün hale getiren yenilik’ olarak tanımlamak en doğrusu. İnovasyon, bir üründe, teknolojide, hizmette, insan kaynaklarında, bilişimde, herşeyde olabilir.
Peki bu kelime birden bire neden hayatımıza giriverdi?
- Aslında inovasyon hayatımızda hep vardı. Ama artık öyle bir noktaya geldi ki, artan iletişim ve aradan kalkan ticari duvarlar nedeniyele bütün dünya tek bir pazar olmaya doğru yöneldi. Korunmuş pazar kalkanı kalktı dünyada. Bunun en iyi örneğini Türkiye’de yaşadık. Teknoloji geliştirmek, know how bulmak artık çok kolay. Bir de inanılmaz boyuta ulaşan fonlar var dünyada. Bunlar tüm dünyada yatırım arayışında.
FARK YARATMA İHTİYACINDAN DOĞUYOR
İnovasyon nerede devreye giriyor?
- Her pazarda inanılmaz bir rekabet artışı var. Kuruluşlar birbirinden nasıl farklılaşacak, işte o zaman inovasyon devreye giriyor. İnovasyon fark yaratma ihtiyacından doğuyor. Fark yaratmam lazım ki rekabet savaşında üstünlük sağlayayım. Farklı bir buluş yapabilmem tek üstünlüğüm. Bunu bir kere yapmak da üstünlük sağlamıyor. Bu farklılığı sürekli hale getirmek lazım. Onun için inovasyon kuruluşların gündemine bomba gibi oturdu.
- İnovatif olan kuruluşlar, daha az inovatif olanların önüne hızla geçmeye başladı. İnovasyonları sadece kuruluşlar için düşünmemek lazım. Bir kuruluşun inovatif olabilmesi için çevrenin, ülkenin, toplumun da buna uygun olması lazım. Yoksa bir kuruluş tek başına inovatif olamıyor. Çin, Tayvan, Kore bugün neden sivriliyor, çünkü hepsinin inovasyon politikaları oluşmuş. Ülkelerin kamuoyu da inovasyon programlarını destekliyor.
Toplumların inovasyona hazır olma durumu nedir?
- Avrupa Birliği için Eurobarometer Araştırma Enstitüsü tarafından her yıl yapılan bir araştırma var. ’Nüfusun İnovasyona Yatkınlığı’ konulu bu araştırma, toplumların inovasyona bakışını araştırıyor. Buna göre Türkiye’de yüzde 25 inovasyona açık ve hazır biçimde bekleyen bir toplum var. AB’ye dahil ya da üye olmaya hazır ülkeler içinde inovasyona en hazır ülkelerden biri Türkiye. İnovasyona karşı olanların en düşük olduğu ülke de yine Türkiye. Türkler, inovasyona Almanlar’dan ve Fransızlar’dan çok daha açık.
Değişimin önündeki en büyük engel insan
İnovasyona direnen yöneticiler oluyor mu?
- Değişim her zaman karşısında bir direnç görür. Direnç olmadan değişim olmaz. Direnç yoksa, zaten değişim yoktur. İnovasyon karşısında da bahane yaratan, ’Zaten biz bunları yapıyorduk’ diyen kitleler yöneticiler çıkacaktır. İnovasyonun karşısındaki en büyük engel insandır.
ERDAL KARAMERCAN
Eczacıbaşı Topluluğu CEO’su Erdal Karamercan, 1950 İstanbul doğumlu. 1973’de Boğaziçi Üniversitesi Kimya Mühendisliği Bölümü’nden mezun oldu. 1977’de ABD’de University of Virginia’da kimya mühendisliği yüksek lisans ve doktora yaptı. Çalışma hayatına Eczacıbaşı Holding’te başladı. İntema ve Artema’da çalıştı. Eczacıbaşı Holding Dış Ticaret Müdürlüğü, Ekom Eczacıbaşı Dış Ticaret ve İpek Kağıt Genel Müdürlüğü, İlaç ve Tüketim Ürünleri Grupları Koordinatörlüğü yaptı. Halen Eczacıbaşı Topluluğu CEO’su. Ulusal İnovasyon Girişimi Eşbaşkanı, TÜSİAD Yönetim Kurulu Üyesi, YASED ve Türkiye Kağıt İşverenleri Sendikası Başkan Yardımcısı, İlaç Endüstrisi İşverenler Sendikası Disiplin Kurulu Üyesi, Reklamverenler Derneği Kurucu Üyesi, İstanbul Erkek Liseliler Eğitim Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi.