100 milyon dolarlık sinema sektörü 4'e katlanabilir

TÜRKİYE'de sinema sektörünün 100 milyon dolarlık bir hacme sahip olduğunu söyleyen AFM Sinemaları Genel Müdürü Mehmet Altıoklar, pazarın üç yıl gibi kısa bir sürede 4 katıdan çıkabileceğini savundu. Altıoklar, Amerika'da insanların yılda ortalama 5, Avrupa'da 3-4 kez sinemaya gittiğini hatırlatarak, ‘‘Türkiye'de ise insanlar üç yılda bir kez sinemaya gidiyor’’ dedi.

TÜRKİYE'de sinema sektörünün halen 100 milyon dolarlık bir büyüklüğe sahip olduğunu belirten AFM Sinemaları Genel Müdürü Mehmet Altıoklar, pazarın üç yılda en az 4 katıdan çıkabileceğini söyledi. Altıoklar, Amerika'da insanların yılda ortalama 5, Avrupa'da 3-4 kez sinemaya gittiğini hatırlatarak, ‘‘Türkiye'de ise insanlar üç yılda bir kez sinemaya gidiyor. Hayalimiz herkesin yılda en az bir kez sinemaya gitmesi’’ dedi.

81 sinema salonuna sahip AFM'ye Haziran 2000'de Amerikan sigorta şirketi AIG'in yüzde 20'nin üzerinde ortak olduğunu söyleyen Mehmet Altıoklar, ekonomik ortamın düzelmesiyle birlikte halka açılmak istediklerini vurguladı. Mehmet Altıoklar ile Türkiye'deki sinema sektörünün yanısıra AFM'nin yeni yapılanmasını ve büyüme planlarını konuştuk.

Türk sinema sektörünün büyüklüğü nedir?

- Bugün sinemaların toplam seyirci sayısı yılda 28 milyon. Çok büyük bir pazardan sözetmiyoruz. Reklam, bilet gibi bütün satışlarla ancak 100 milyon dolar civarında bir pazardan konuşuyoruz. Ama bu pazarın en az 3 yılda dört katına çıkması lazım.

Türkiye'de sinema sektörünün geleceğini nasıl görüyorsunuz?

- Sinema devamlı büyüyen bir sektör. Bugünkü konumundan en az iki üç katına kadar çıkacağını düşünüyorum. Türkiye'de yaşayanların yüzde 46'sı 20 yaşın altında. Çok genç bir nüfus var ve bu nüfus sinemaya gidiyor. Türk sinema pazarı bugün Almanya, Fransa gibi Avrupa ülkelerinden altı kat daha küçük. Sinemaya gitme sıklığı bu ülkelerde yılda ortalama 3-4'ken, Türkiye'de yüzde 0.4. Bu da, Türkiye'de insanlar üç yılda bir sinemaya gidiyor demektir. Bizim hayalimiz Türkiye'de insanların yılda en az bir kez sinemaya gitmesi. Bu da zaten pazarın iki katına çıkması demek.

Türkiye'de neden insanlar sinemaya gitmiyor?

- Avrupa'da sinemaya gitme oranının yüksek olmasını, sadece ekonomik ve kültürel yapıya bağlamak doğru değil. Bu kaçış yoldur, ama böyle değil. Bazı göstergeler var elimizde. Türk filmlerinin pazar payı son yıllarda iyice arttı. Eskiden sıfıra yakın olan Türk filmlerinin pazardaki payı, son yıllarda yüzde 10'ların üzerine çıktı. Doğru Türk filmlerinin yapılması, sinemaya gitme alışkanlığı olmayan İstanbul, Ankara ve İzmir gibi büyük şehirler dışındaki illerdeki insanları da sinemaya çekti. Doğru anahtar burada. İnsanlar Türk filmleriyle sinemaya gitmeye başladıklarında bu alıskanlık devam edecek.

Avrupa ülkelerindeki sinemalarda yerli filmlerin oranı nasıl?

- Örneğin Fransa'da yerli filmlerin oranı yüzde 35-40'larda. Bunun nedeni, devletin ve özel kuruluşların Fransız sinema sektörüne destek vermesidir.

Türkiye'de bu yapılamaz mı?

- Biz buna çoktan razıyız. Doğru bir kontrol mekanizmasıyla tüm bilet gelirlerinden distribötür ve isletmecinin ayıracağı bir fonla yerli yapımların desteklenmesi gerekiyor. Ama aslında desteklenmesi gereken bölüm, rüsum. Bir eğlence vergisi olarak ödeniyor, yüksek oranlı bir vergidir. Ama bunun nereye gittiğin tam olarak bilmiyoruz. Doğru toplandığı konusunda da çok büyük kuşkular var. Rüsum doğru toplansa ve sektöre kaynak olarak aktarılsa sinema sektöründe büyüme adına bir patlama olabilir.

Sektörde rekabet nasıl? ABD'deki gibi sorunlar yaşanıyor mu?

- Türkiye'de sinema sektöründe bilinçli bir rekabetin olduğunu düşünüyorum. ABD'de bilinçsiz rekabet sektörde büyük bunalımlara yol açtı. Orada sinemaya gitme oranı ve pazarın büyüklüğü herkese parmak ısırtacak büyüklükte. Amerikalı'nın sinemaya gitme oranı yılda 5'tir. Ancak ABD'de sinemaların büyümesi, pazarın büyümesinden daha hızlı oldu. Pazarın büyükme hızından daha büyük yatırımlar yapılınca bir noktada sektör sıkıntıya girdi. Türkiye'de böyle bir risk yok, pazar ve yatırımlar paralel büyüyor. Uzun vadede daha kaliteli sinemaların ayakta kalacağını, kalitesiz olanların oyundan çıkacağını düsünüyor mu.

Sektör kride neler yaşadı?

- Bu kadar uzun süren ekonomik krizin sektörü etkilememesi mümkün değildi, ama en az etkilenen sektörlerden biriyiz. En azından sektör küçülmedi. Sinema, restoran, bar gibi yerlere göre nisbeten ucuz bir eğlence, o yüzden ilgi sürüyor. Üstelik şubat ayında kriz patladığında insanlar seyahatlerini bile iptal edip İstanbul'da kaldılar. O dönemde sinemalara akın ettiler ve bayram doluluğunun üzerinde bir doluluk yaşadık.

Türkler drama seviyor

En çok hangi filmler izleniyor?

- Ülke olarak drama seviyoruz, maceraya da meraklıyız. Korku ve romantik filmler daha geride. Romantik filmlere ise genelde 30-35 yaş üstü seyirciler gidiyor. Gençler macera ve komedi seviyor.

Seyirci profili nasıl?

- Türkiye'deki yaklaşık 600 sinema salonunda 120 bin koltuk var. Sinemalara yılda 28 milyon izleyici gidiyor. Toplam seyircinin yüzde 61'i 18'le 39 yaş arası. Yüzde 42'si kadın, yüzde 58'i erkek. Yüzde 66'sı üniversite öğrencisi ya da üniversite mezunu. Sinemaya gidenlerin de yüzde 30'i İstanbul'da yaşıyor.

Sporcu yöneticilerde takım ruhu oluyor

Geçmişteki basketbol yaşamınızın, yöneticiliğinize katkıları oluyor mu?

- Sporda klasik olarak takım oyunu, takım ruhu, paylaşma, seyirci, çabuk karar verebilmek önemli. Seyirci yani müşteri memnun olmadığı zaman mutlaka bir sorun vardır. Sinemaya insanlar eğlenmek için geliyor ve önemli bir zamanını ayırıyor. Böyle olunca da insanların toleransları daha az oluyor. Daha az hata yapmak zorundasınız, spordan farkı bu. İnsiyatif kullanmayı öğreniyorsunuz. Sorumluluk almak kadar sorumlluk paylaşmayı da öğreniyorsunuz sporda. Çok da hızlı karar almak zorundasınız. Yöneticilikte bunlar çok önemli. Sporda top kimdeyse, seçim şansı onda. İş hayatında da böyle, gece yarısı sinemada bir sorun çıktığında onu oradaki arkadaşınız çözmek zorunda. Bizim bir lidere değil, liderlere ihtiyacımız var. AFM gibi 20 ilde, 20 ayrı komplekste 81 salonu olan bir yeri idare etmek için başka şansımız yok.


AFM Sinemaları 2003'te yüzde 50 büyüyecek


AFM'nin yeni yatırımları olacak mı?

- Öncelikle büyük şehirlerde yoğunlaşacağız. 7 ayrı ilde sinema salonlarımız var ama büyük şehirler henüz doyma noktasına gelmedi. Büyüme trendimiz sürecek. Geçen yıl krizden dolayı büyük bir yatırım yapmadık, ama önümüzdeki yıl yüzde 40-50 civarında büyüme planımız var. Bu yıl 7 milyon dolarlık yatırım yapmayı planlıyoruz. Halen 81 salonumuz var. Bu yıl 30 yeni salon, önümüzdeki yıl da 40-50 yeni salon açarak, üç yıl içinde 200'lere ulaşmak istiyoruz. Bu arada, daha önce 90-100-120 kişilik salonlar yapıyorduk. Artık ortalama 180'lere çıkarıyoruz. Bugüne kadar bütün sinemalarımızı kendimiz açtık, 2003'ten sonra franchise sistemiyle büyümeyi düşünüyoruz.

Halka açılmayı düşünüyor musunuz?

- AFM olarak halka açılma planımız var. Şu anda alt yapı ve raporlamalar bakımından hazır durumdayız, ancak ekonominin durumunu izliyoruz. Uygun zamanda halka açılmayı gerçekleştireceğiz.

MEHMET ALTIOKLAR

AFM Sinemaları Genel Müdürü Mehmet Altıoklar, 1962 Ordu doğumlu. Galatasaray Lisesi'nden mezun olduktan sonra İTÜ Bilgisayar Mühendisliği'ni bitirdi. Koç Üniversitesi'nde MBA yaptı. 1987'de, İnternak Transtürk'te Dış Ticaret Müdür Yardımcısı olarak çalışma hayatına atıldı. 1988-1989 yılları arasında Transtürk Holding'de Bilgi İşlem Müdürü, 1991-1993 arasında Plastaş Transtürk'te Sistem Ar-Ge Müdürü, 1993-1996 arasında Kalite Güvence Müdürü olarak çalıştı. 1996'da Transtürk Holding Toplam Kalite Koordinatörlüğü'nü üstlendi. 1998-2001 arasında Transtürk Holding bünyesindeki Kültür ve österi Merkezleri İşletmecilik Yönetim Kurulu Üyeliği Yaptı. 13 yıl Galatasaray Basketbol Kulübü'nde profesyonel olarak basket oynayan Altıoklar, 10 kez de milli takım da yer aldı.
Yazarın Tüm Yazıları