Padişahım çok yaşa!

BİR AKP’li "Padişah I. Tayyip Erdoğan" diye, kendince bir "şirinlik", Bahçeli’nin deyimi ile "dalkavukluk" yapmak istemiş, pankart açmış, bir haftadır gündemden düşmüyor.

Bir zihniyet göstergesi olarak önemsemiyor değilim, bu tür özlemler asabımı bozmuyor değil.

Ama bu olay, beni hiç şaşırtmadı.

Biz "Cumhuriyet fazilettir" fikrini özümsemiş bir toplum değiliz. Bizim cumhuriyetçilerin çoğu, sorun çıktığında, lafa "Atatürk yaşasaydı" ile başlayan, "keşke mümkün olsa da dirilse" diye düşünen, tek adam bize çekidüzen versin kafasındadır.

SALTANAT ÖZLEMİ

Buna karşın, bırakın İslamcıları, AKP’yi, sağ-muhafazakár çizgide olanlar, cumhuriyet fikrine hemen hiç ısınamamışlardır. Evet, doğrudan monarşist olan yoktur, ama yasak olduğu için yoktur. Yoksa, saltanat fikrine uzak oldukları için değil.

Tarihimizle barışmak işin biraz da bahanesidir, Osmanlı saltanatı özlemi binbir yerden karşımıza çıkar. Cumhuriyetçiler Osmanlı geçmişini toptan reddi miras ederken, muhafazakár kesim bu geçmişi yüceltirde yüceltir.

Ben üniversite talebelerine bile, "Osmanlı iyi güzel de, hiyerarşik, ayrıcalıklar üzerine kurulu bir geleneksel toplum düzenidir" meselesini bile zor anlatırım.

"Yok öyle şey, Osmanlı’da aristokrasi yoktu" diye başlayan, Keleoğlan’ın padişahın kızıyla evlenebildiği halk hikayesi-peri masalı kıvamlı anlatılarla boğuşmak zorunda kalırım. "Yok evladım öyle şey, illa Avrupa tipi aristokrasi olmasına gerek yok, modern toplumlar dışındaki tüm toplumlar doğuştan ayrıcalık fikrine dayalı sistemlerdir" diye başlar, çarpıcı örneklerle derdimi anlatmaya çalışırım.

Bu kesimde, Milli Mücadele dönemi bile, "Vahdettin Atatürk’ü görevlendirdi, Anadolu’ya gönderdi" diye başlayan bir tarih okuması içinden algılanır.

Dahası cumhuriyet, bizde eski rejime karşı bir mücadeleden doğmuş değildir. O nedenle, savaş sonrası imparatorluğun çözülmesi sonucu olan bir varoluş mücadelesinin cumhuriyet ile sonuçlanması birçokları için, bir tür talihsizlik olarak görülebilmiştir.

Burada, konu saltanat değil, onunla özdeşleşen halifeliğin kaldırılması ve ardından gelen Cumhuriyet’in Batılı/seküler kültür devrimidir.

Cumhuriyet dine karşı bir ihanetler serisi olarak algılanmıştır. Demokrasi de, bu "yanlış"tan dönmenin yolu olduğu ölçüde benimsenmiştir.

İKİ GÜN YAŞAYAMAZ

Hal böyle diye, vay, sağ seçmen veya AKP’li seçmene toptan "padişahçı" demek, bunlar saltanatı geri getirecek diye telaşlanmak da doğru değil. Toplumlar, zihin haritaları zamanında nasıl şekillenmiş olursa olsun değişiyorlar, mümkün olsa da, en Osmanlıcı adamı Osmanlı dönemine ışınlasanız, iki gün yaşayamaz.

Ama fazla şaşırmayalım, padişah değilse bile, padişah gibi davranan bir siyasi otoriteyi yadırgayacak çok az adam çıkacak bir toplumda yaşıyoruz.

İçinde padişah lafı geçmesi şart değil, siyasi sloganların çoğu, "Padişahım çok yaşa!"dan farklı değil.

Vahim olan, bunca yıl sonra cumhuriyet rejiminin papağan gibi cumhuriyete övgü düzen bir kesimin dışında, toplumun geniş kesimlerine, cumhuriyet neden fazilettir diye anlatamaması, benimsetememiş olmasıdır.
Yazarın Tüm Yazıları