Paylaş
Önceki gün kaybettiğimiz, 1989-1991 yılları arasında başbakanlık yapan Yıldırım Akbulut’la böyle çakıştı hayatlarımız.
Siyasi muhabir olarak ilk görevim, Yıldırım Akbulut’un, ANAP Genel Başkanı ve Başbakanlığı devraldığı kongreyi izlemekti. O günden sonra kendisini yurtiçi geziler dahil, birçok yerde takip ettim.
Unutmadığım en önemli kare, Erzincan gezisi sırasında aynı masada kahvaltı ettiği başbakanlık muhabirlerine, “Bizim buraların balı tereyağı meşhurdur” diye ekmeklere sürerek, elleriyle ikram etmesiydi. O zamanlar siyasiler ile izleyen muhabirler arasında büyük-derin mesafeler yoktu.
Yıllar sonra aynı sitede komşu olarak, mütevazı hali ve saygın tavrıyla her karşılaşmamızda, güncel siyasi gelişmeleri sorar, yapılan yanlışlarla ilgili değerlendirmelerde bulunurdu.
Ne zaman sitenin önüne eski başbakanlar için tahsis edilen zırhlı siyah makam otosu çıksa, bir devlet törenine katılacağını anlardınız. Onun dışında, özel işlerinde o araca bindiğini gören olmadı. Siyasette aktif olduğu dönemde ne yolsuzluk ne adam kayırma ne hemşehricilik yaptığını duydunuz. Saygın bir Anayasa Mahkemesi üyesi olan eşi Saime Akbulut, üç kızı veya damatlarının ayrıcalıkları hiç olmadı.
Hatta, fazla düşünerek konuştuğu için hakkında üretilen fıkraları, bir TV programında “Ben bir gün böyle yapmışım” diye anlatıp gülen bir siyasetçiden söz ediyoruz.
Yıllar sonra apartman toplantılarında yan yana oturup, işbirliği yaptığımız Akbulut, bir zamanların İçişleri Bakanı, genel başkanı, Meclis Başkanı ve Başbakanıydı.
Olgun, saygın, mütevazı, hoşgörülü bir kişilikten söz ediyoruz.
Siyasette tam da ihtiyaç duyduğumuz gibi.
MAHALLENİN MUHTARI OLMAK
HER konuya karışanlara “Sen mahallenin muhtarı mısın?” diye sormak artık gerçekten anlamlı olacak. Çünkü muhtarlara verilecek yeni görevleri görünce, olup-bitenden haberdar olmak yetmeyecek, ilgililere haber verip, sonuç alınacak.
İçişleri Bakanlığı, Muhtarlık Yasası’nda değişiklik yaparak, hem özlük hakların iyileştirilmesi hem de yetki ve sorumluluklarının arttırılmasını planlıyor. Konu başlıklarına bakılınca, aslında hiç de hafife alınmayacak konular olduğunu gördük. Yani kadına şiddetten tutun da, sokak hayvanlarının ruhsal ve fiziksel bütünlüğünün korunmasından sorumlu olacaklar. Şiddet ve işkenceyi gören muhtar, ilgi kurumlara haber vermezse görevini yapmamış sayılacak. Yasa taslağındaki yeni görev tanımlarına birlikte bakalım;
- Aile içi şiddetin önlenmesine yönelik ilgili kamu kurum ve kuruluşları ile işbirliği yapmak.
- Sahipsiz hayvanların, fiziksel ve ruhsal bütünlüklerinin korunması için önlem almak, gerekli hallerde mahallin mülki amirliğine bildirimde bulunmak.
- Korunmaya muhtaç çocuk, engelli ve yaşlıları tespit edip sosyal hizmet kurumlarına bildirmek.
- Salgın hastalıklarla mücadele kapsamında her türlü katkı ve desteği vermek.
- Afetlerin önlenmesi, müdahale edilmesi, riskin azaltılması için kamu kurumlarıyla işbirliği yapmak.
- Köy sınırları içindeki kültür ve tabiat varlıklarının korunmasını sağlamak, tahribatları ilgili kurumlara bildirmek.
Sıralanan başlıklara bakınca, konunun “sosyal sorumluluk projesinden” daha ciddi olduğu anlaşılıyor. Umarız işe yarar.
Paylaş