Paylaş
Kadınlar bakım sorunu gibi problemler nedeniyle pandemi sürecinde işten ayrılmak zorunda kaldılar. İşten çıkarılanlar arasında çoğunluk kadınlarda.
Çalışma hayatında kadınların iş ve aile yaşam uyumunu sağlayacak düzenlemeler yok. İşveren, işe alırken direkt, ‘Evli misin, evlenmeyi düşünüyor musun, çocuk yapmayı düşünüyor musun?’ diye sorabiliyor. Daha işe girişte ayrımcılık yaşanıyor.
Türkiye’de kadın istihdamı 80’li yılların öncesine göre düşük seyrediyor. Türkiye’de erkekler istihdama yüzde 66 oranında katılırken, kadınlar yüzde 26.9 ve cinsiyet açığımız yüzde 39.1’dir.
Türkiye’de yaklaşık 1.5 milyon kadın yarı zamanlı, part-time çalışıyor ve bunların 1 milyon 122 bini kayıt dışıdır. Bu da daha çok ev içi hizmetlerinde ve tarımda çalışan kadınlardır.
Ücretli çalışan babalarla, ücretli çalışan anneler arasında ciddi bir ücret farkı vardır. Çocuğu olan ve olmayan çalışan kadınlar arasındaki kadınlar ücret farkı da yüzde 11’dir.
Gidilecek daha çok yol olduğunun raporudur...
CEZA, KAMYONUN BOYUNU AŞINCA...
YASA çalışması yapan komisyonlarda ortaya konulan tartışmalar, yaşanan sorunların masaya yatırılmasını da sağlar. Geçtiğimiz günlerde, otoyol geçiş ücretlerine uygulanan kademeli cezanın sonuçları ele alındı. İktidar ve muhalefet milletvekilleri, sorunun çözümü için ortak hareket etti.
Konu, yap-işlet devret modeli köprü ve otobanlardan HGS’siz geçişlerde uygulanan cezaların yüksekliği ve ödeme için konulan sürenin yetersizliği oldu. Bu cezaların 4 kat yerine, 2 kat olarak ödenmesi, Tüketici Hakları Yasası değişiklik görüşmelerinde gündeme geldi. Cezalar, 15 gün içerisinde ödenmezse katlanıyor.
Muhalefet milletvekilleri bu cezaların, özellikle taşımacılık yapan kamyon, tır, otobüs şoförleri için ciddi rakamlara ulaştığını, 100 liralık ödemenin bin 500 liraya ulaştığını dile getirdiler. Kamyon sahiplerinin ‘Bu cezalar kamyonumuzun boyunu aşıyor’ diye serzenişte bulunduğunu aktardılar.
Bu konuda çok sayıda itiraz olunca, TBMM Sanayi Komisyonu Başkanı Ziya Altunyaldız, “Gerçekten söylemiş olduğunuz kaygıları anlıyorum. Bu sorunu çözmek için ilgilileriyle görüşelim. Yasanın genel kurul görüşmelerinde önerge ile buna bir çözüm bulmak için çalışacağım” dedi.
Bakalım, verilen söz yerine getirilecek mi?
KALDIRIN O VARİLLERİ
İZMİR Gaziemir’de 2007 yılında ortaya çıkartılan ve nereden geldiği tartışmalı olan radyoaktif variller ciddi bir tartışma konusu. Orada toplumsal bir muhalefet oluşmuş durumda ve seslerini duyurmaya çalışıyorlar. Son ölçümler, Gaziemir’deki nükleer atık alanında radyasyonun normalin 7 bin 291 katı fazla olduğunu ortaya koydu.
Topraktan zaman zaman gaz bulutlarının yükseldiği bölgedeki atıklar, tam bir muamma. Europium 152 izotoplarının gömülü olduğu tespit edildi. Nükleer santralı olmayan bir ülkenin üçüncü büyük kentinde nükleer atık var. Atıkların, Aliağa’da kaçak yollarla sökülen gemi veya denizaltılardan geldiği de iddia ediliyor.
Konu, TBMM’de Nükleer Enerji Yasa teklifi görüşmelerinde de tartışıldı. Yasada “Türkiye’nin egemenlik alanı dışında yürütülen bir faaliyet sırasında ortaya çıkan radyoaktif atıklar, Türkiye sınırları içine sokulamayacak” hükmü bulunuyor. Şimdi, hem Gaziemir muammasını çözmenin, hem de hazır yasa hükümleri varken, sorumlularını bulup ortaya çıkarma zamanı. Artık bahane de yok.
Paylaş