Paylaş
Suç oranlarının tavan yaptığı, hırsızlığın bir ‘aile mesleği’ olduğu bu semt, son yıllarda epey değişti. İlginç kentsel dönüşüm hikayesi TBMM’de konu oldu.
TOKİ Ankara Büyükşehir Belediyesi Proje AŞ (TOBAŞ) Genel Müdürü Ferhat Ertürk’ün, Deprem Araştırma Komisyonu’nda anlattıkları, “Ankara’nın Harlemi” olarak bilinen Çinçin Mahallesi’nde suç oranının yarıya indiğini gösterdi.
Bülent Sarıoğlu’nun aktardığına göre, bu sonuç emniyet kayıtlarıyla da ispatlanmış. Ertürk’ün anlattıklarının sosyolojik açıdan da karşılığı var;
“Yani bu bataklığı kurutmak gibi bir şey. Meşhur Çinçin suç örgütlerinin, hırsızlık şebekelerinin olduğu bir yerdi. Çinçin Projesi’nde niye suç oranları düştü? Onu da analiz ettik. Kat mülkiyetine geçtiğinde hani ‘Allah’tan korkmaz, kuldan utanır’ şeyi devreye giriyor, rehabilite oluyor efendim.
Önceden adam ayakkabısını kapının önünde çıkarıyor, hesap vereceği kimse yok. Çöpünü istediği saatte çıkarıyor, istediği yere atıyor hesap vereceği, bunu kınayacak kimse yok. Ama bir toplum içerisinde yaşamanın getirdiği kuralları orada öğreniyor. Belki suça meyilli bir yapı olmadığı için artık o eski alışkanlıklarından vazgeçiyor.”
Şimdi Çinçin’de gecekondular yerine bloklar yükseliyor. Oturulan evler değişince, alışkanlıklar da değişiyor. Ancak ev kadar önemli olan alt yapı. Kültür merkezleri, parklar ve spor alanları.
Gençleri suç çetelerinin eline düşmesini önlemek için spor ve hobi merkezlerine yöneltmek gerekiyor.
Birinci adım tamamlanmış, sıra ikincisinde.
50 YILDA 36 GÖL BUHAR OLDU
MECLİS, kuraklık ve iklim değişikliğini araştırmaya karar verdi. Tüm partilerin uzlaşmasıyla kurulan komisyon, su kaynakları, kuraklık ve iklim değişikliğini araştırarak önlemlerle ilgili öneriler hazırlayacak.
Konuşmalar gösterdi ki; NASA tarafından paylaşılan haritalarda ülkemizde toprak nemi ve yer altı su seviyelerindeki azalmalar net görülüyor. Kuraklık, tarım ve gıda başta olmak üzere sağlık, ekonomi gibi alanlarda da telafisi zor sorunlara yol açmasından endişe ediliyor. Türkiye’de son 50 yılda 36 gölün kuruduğu, yeterince yağış olmaması durumunda 2021 yılının 2020 yılından daha kurak geçeceğini belirtiliyor.
Yeryüzündeki içilebilir tatlı su miktarı dünyanın toplam su miktarının yüzde 1’inden bile daha az. Dünya nüfusunun en az dörtte 1’i aşırı derecede susuzluk çekiyor. Türkiye olarak, coğrafya itibarıyla iklim değişikliğinin en ağır etkilerinin hissedileceği ülke olduğumuzda raporlarda net olarak görülüyor. Çevre politikalarını merkeze almak ve “yeşil büyüme stratejisi” geliştirmek gerektiği uzun uzun anlatıldı.
Şimdi, bu komisyonun tozlu raflara konulan diğer raporlardan farklı bir çalışma yaparak, tüm partileri harekete geçirmesini istemek hakkımız.
Paylaş