Paylaş
Orman yangınları nedeniyle yoğun gündemde pek yer bulmayan bu çalışmanın ayrıntıları oldukça ilginç. Daha önce bazı başlıklarını paylaştığımız yeni taslağın, bu kez Anayasa’nın parti kapatmalarını düzenleyen 68’inci maddesinden söz edeceğiz. Öğrendiğimize göre, oluşturulan bilim kurulu tarafından bölüm bölüm masaya yatırılan taslak metinle, “Siyasi partilerin tüzük ve programları ile eylemleri, devletin bağımsızlığına, ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne, insan haklarına, eşitlik ve hukuk devleti ilkelerine, millet egemenliğine, demokratik ve laik Cumhuriyet ilkelerine aykırı olamaz; sınıf veya zümre diktatörlüğünü veya herhangi bir tür diktatörlüğü savunmayı ve yerleştirmeyi amaçlayamaz; suç işlenmesini teşvik edemez” hükmü yeniden kaleme alınıyor.
Çalışmada, “milli egemenliğe ve laik cumhuriyet ilkelerine aykırı hareket etmeleri” kapatma gerekçeleri arasından çıkartılıyor. Bunun yerine siyasi partilerin terör ve terör örgütleriyle ilişkileri kapatma gerekçesi olarak tanımlanıyor. Bu aşamada, terör nedeniyle kapatılmasına ilişkin yargı süreçlerinin tamamlanması ve kapatma karanının TBMM’nin onayına sunulması gibi ayrıntılar tartışılıyor.
Bütün bu çalışmanın bir de MHP ayağı var. MHP, AK Parti’nin kendi çalışmasının bazı maddelerini olduğu gibi kabul etmeyecek. Ortak bir çalışma aşamasına gelindiğinde bu önerilerin nereye evrildiğini birlikte göreceğiz. Bilenen tek şey, bu çalışmanın daha çok su kaldıracağı.
DOĞA, 2040’I BEKLEMEDİ
SIRA DIŞI iklim olaylarının “yeni normal” olacağı, yağışlar betonu aşamadığı için şehir sellerinin yaşanacağı, 2040 yılına gelindiğinde kontrolsüz yangınlar, seller ve aşırı sıcaklar yaşanacağına dair rapor, gerçek oldu. Hem de 20 yıl beklemeden.
Bülent Sarıoğlu’nun aktardığına göre, TBMM Küresel İklim Değişikliğini Araştırma Komisyonu’nun hazırladığı rapor, tam da bugün yaşadıklarımızı anlatıyor. Bir kez daha dikkat çekmekte fayda var;
“2040 yılına kadar Türkiye genelinde sıcaklıklar artacak. Sıcaklık artışı, 2071-2099 arasında Güneydoğu Anadolu’da 5 dereceye, diğer bölgelerde 2 ila 3 dereceye yaklaşacak. Türkiye’nin yağış rejimi değişecek. Sonbahar yağışlarındaki azalma yüzde 30’ları bulacak. Marmara, Batı Karadeniz ve Meriç-Ergene dışında tüm havzalarda yağışlar yüzde 40 azalacak. Betonlaşmanın yoğun olduğu şehir merkezlerinde, şehir selleri artacak. 20 yıl sonra sulamada su kıtlığı çekilecek. 20 yıl boyunca, şiddeti, süresi ve frekansında tırmanış olan hava olayları ve meteorolojik afetler artacak. Kum ve toz fırtınalarının etki alanları artacak.”
Tablo vahim. Sadece yaşanacak sorunların sıralamasıyla kalınmadı. Neler yapılması gerektiği de çok net ortaya konuldu: “Su yönetimi için kanun çıkartılmalı. Atık suların yeniden kullanımı sağlanmalı. Yeraltı sularının kullanım anlayışı değişmeli. Taşkın Kanunu yenilenerek riskler azaltılmalı. Yasalar, iklim değişikliğine göre revize edilmeli. İklim Değişikliği Kanunu çıkarılmalı. Merkeze yakın yerlerde yeraltı mağaralarında yağmur hasadı yapılmalı. Pasif enerji sistemleri, yeşil çatılar kurulmalı. Kurak ve yarı kurak iklime uyumlu bitki türlerine geçilmeli. Toprak kaybı azaltılmalı.”
Lütfen bunlar, okuyup bir sonraki felakete kadar unuttuğumuz öneriler olarak kalmasınlar.
BU KEZ AYNI TARAFTALAR
ÇALIŞMA hayatının temel taşı olan sendikaların birbiriyle ilişkisinde, son dönemde dikkat çekici bir değişim yaşanıyor. Rekabetleri ve çekişmeleriyle tanınan sendikalar, özellikle salgın döneminde ortak hareket ettiler.
Hacer Boyacıoğlu’nun bilgisine göre, aslında bu işbirliğinin tohumları, TİSK’in öncülüğünde düzenlenen ‘ortak paylaşım forumlarında’ atıldı. Salgın dönemi de bu sürecin gelişmesine katkıda bulundu. TİSK, Türk-İş ve Hak-İş, çalışma hayatında atılabilecek adımlar için bir araya geldi ve aldıkları kararları da kamuoyuna ortak açıklamayla duyurdu. Üçlü yapı, kısa çalışma ödeneğinden, sendikalı işyerlerinde alınacak önlemlere kadar birçok konuda ortak bir duruş sergiledi.
Şimdi konfederasyonlar, Türkiye’nin en önemli gündemi olan orman yangınlarında da “ortak fidan dikimi” seferberliği başlattı. Üç konfederasyonun ortak açıklamasında, “Tohum Eğitim, Kültür ve Doğa Derneği ile yürütülen proje kapsamında bu yıl ağaçlandırma çalışmalarına 2 milyon fidanla destek vereceğiz. Ülkemizin dört bir yanında çıkan orman yangınları sebebiyle zarar gören bölgeler başta olmak üzere her yıl 2 milyon olmak üzere 5 yılda 10 milyon fidanın dikilmesi hedefleniyor” denildi.
Toplumsal sorunların çözümünde güç birliği yapılması örnek bir tutum. Aynı uzlaşma kültürünün işçilerin sendikal hakları, iş güvencesi ve ekonomik düzeylerinin iyileştirilmesi konusunda da gösterilmesi dileğiyle...
Paylaş