'Pandemiyi ziyan etmeyin'

Winston Churchill’in, “İyi bir krizi asla ziyan etmeyin” sözünü hatırlatan psikolog Prof. Dr. Acar Baltaş, “Pandemi gençler için hem tehdit hem de fırsat. Başarısızlığın geçerli mazereti olabileceği gibi, bir başarı hikâyesi yazmanın da doğru zamanı” diyor. Acar, bu krizi fırsata çevirmenin tüyolarını da veriyor...

Haberin Devamı

Psikolog Prof. Dr. Acar Baltaş, yıllarca gençlerle ve ailelerle yakın çalışan ve ülkemizi çok iyi tanıyan bir uzman. “Pandemi gençler için hem tehdit hem de fırsat” diyen Prof. Dr. Baltaş, teknolojinin sunacağı imkanlarla yıldız hocaların vereceği derslere ulaşmanın fırsat olabileceğinin altını çiziyor. Baltaş’a göre pandemi dönemi başarısızlığın geçerli mazereti olabileceği gibi bir başarı hikayesi yazmanın da doğru zamanı. Bilgisayar oyunlarında ya da anlamsız sohbetlerle geçirilen zamanın kayıp olabileceğinin altını çizen Prof. Dr. Acar Baltaş’ın eğitimle ilgili kaygıların arttığı bu dönemde önerileri şöyle:

Pandemiyi ziyan etmeyin

FANTEZİ VE ÜTOPYALAR BİR BİR GERÇEK OLUYOR

Haberin Devamı

“Kriz, Çin alfabesinde iki sembolle ifade edilir. Biri tehlike, diğeri fırsattır. Belki de bunu bilen Winston Churchill, ‘İyi bir krizi asla ziyan etmeyin’ demiştir. Biz gündelik hayatımızda en küçük bir sapmayı kriz olarak görürüz ancak gerçek anlamda kriz, var olan çözümlerin yaşanan sorunu çözmeye imkan vermediği durumlardır. Krizler var olan eğilimleri güçlendirir, gerçekleşmesi uzun yıllar sürecek gelişmelerin hızla hayata geçmesine imkan verirler. Bizim de şu sırada yaşadığımız tam anlamıyla bu. Evden veya uzaktan çalışma, bunu aklından dahi geçirmeyecek kurumlar için martın üçüncü haftasında bir tercih olmaktan çıktı. Daha önemlisi pek çokları için bir fantezi olan uzaktan eğitim tüm Türkiye’de zorunlu oldu. Sanıldığı gibi ‘genç ve dinamik nüfusumuz’ kalkınmanın değil, yakın gelecekte yaşayacağımız sorunların nedeni olma potansiyeline sahip. Teknolojinin sunacağı imkanlarla yıldız hocaların vereceği derslere ulaşmanın mümkün olması bu fırsat adaletsizliğini azaltarak, halk çocuklarına yüksek eğitime dahil olma fırsatı verecektir. Bugün ütopya gibi görülen bu durum üç yıl içinde gerçekleşebilir. Bunun gerçekleşmesi için fiber optik altyapı sorununun çözülmesi ve ihtiyaç duyanlara tabletlerin verilmesi gerekir. Türkiye’nin 600 bin kilometre olan fiber optik altyapısını 20 milyon kilometreye çıkarması gerekir. Stokholm kentinin fiber optik ağının 2 milyon kilometre olduğu düşünülürse, bu konunun taşıdığı öncelik kendiliğinden ortaya çıkar.

Haberin Devamı

HAKKÂRİ’DE OTURUP HARVARD’DA OKUMAK

Önemli olan eğitimin taşıdığı önem oranında öncelik almasıdır. Böyle olursa üretken olmayan bazı kurumların bütçelerinden yapılacak tasarruf, bir milli seferberliğin başlamasına zemin hazırlayabilir. Belki üç yıl içinde Elon Mask’ın çılgın projesi ‘Mash Network’ hayata geçebilir ve Dünya çevresindeki uydularla her an çevrimiçi olma imkanı gerçekleşir. Bu noktaya varıldığı zaman ülkemizin işinsanları, öğrencilerin ihtiyacı olan tabletleri onlara sağlamak için gönüllü olacaklardır. İşte o zaman Ege Cansen’in dediği gibi ‘Hakkâri’de oturup Harvard’da okumak mümkün olacaktır. Pandemi gençler için de hem ciddi bir tehdit hem de önemli bir fırsat olabilir. Öğrenciler üzerlerinde eğitime katılmak, ödev yapmak, sınava hazırlanmak gibi baskıların son derece hafiflediği bir dönemde zamanlarını sosyal medyada, bilgisayar oyunlarında ve anlamsız sohbetlerde geçirebilir ve eksiklik hissetmeyebilir. Bir başka seçenek yabancı dilini geliştirmek, açık kaynaklardan sertifika almak, çevrimiçi projelere katılmak, sosyal sorumluluk projelerinde yer alarak ihtiyacı olanlara yardımcı olmak olabilir. Bu iki farklı etkinlik içinde olan gençler arasındaki fark pandemi sonrasında ve hayatlarında bir basamak sonrasında ortaya çıkacaktır. Bir başka ifadeyle her genç hak ettiğini elde edecek, neyi hak edeceğine de her gencin kendisi karar verecektir.”

Haberin Devamı

BUNLARI MUTLAKA YAPIN!

- Bu dönem sorunların nasıl önlenebileceği konusu her ailenin kendi dinamiği ve çocukların yaşı ile ilgilidir. Bu nedenle herkese uygun bir reçete vermek anlamlı olmaz. Türk ailelerinin çoğunluğunda disiplin sorunu var. Bu nedenle sürdürülebilir düzen kurmak çok zor. Ancak genel önerilerim şunlar:

- PROGRAM YAPIN: Güne program yaparak başlayın ve bu programı bir gün önce yapın. Böylece uyku zamanı da belirlenmiş olur. Güne programla başlamak hayatı ve zamanı kontrol duygusu verir ve başarılan işlerin üzerini çizmek başarı duygusu yaşatır.

- EKRANSIZ MEKÂN BELİRLEYİN: Evin belirli bölgelerini ekransız mekanlar olarak belirleyin. Örneğin yemek odası ve masasında ekran sınırlaması getirin.

Haberin Devamı

- EKRANSIZ ZAMAN BELİRLEYİN: Belirli saatleri ekransız zaman olarak belirleyin ve ekranla hiç ilişki kurmayın. Ancak bütün bunların taraflar arasında yapılacak anlaşmalarla geçerli olacağını unutmamalı. Tek taraflı uygulanacak yasaklar, ev içinde çatışmaya ve ilişkilerin bozulmasına yol açar.

ÖĞRETMENLER BU HİKÂYENİN KAHRAMANI OLABİLİR

“Benzer durum öğretmenler için de geçerli. Şikayet etmek ve kurban rolü oynamak geçici bir rahatlık sağlar ancak hayat içinde bir şey kazandırmaz. Bu sürecin sonunda başarısız ve yetersiz olmak için herkesin haklı nedenleri olacak, ancak önemli olan bu koşullarda çocuklarına ve torunlarına anlatacak bir hikayenin kahramanı olacak şekilde davranmaktır. Pandemi döneminde yaşanan sorunlar çocukların yaşına göre farklılık gösterir. Küçük çocuklar açısından sosyalleşme sorunları yaşanır. Orta ve üst gelir düzeyinde on yaşından itibaren sosyal medya ve bilgisayar oyunlarında geçen zamanın artması ve anne babaların bunu kontrol etmek konusunda çaresiz kalması, gençlerin geleceği açısından önemli bir sorun. Düşük gelir gurubunda ise eğitime ulaşma zorluğu en yaşamsal sorun. Bence de en büyük sorun budur. Çünkü yaşıtlarıyla aralarındaki farklar kapatılması güç şekilde açılıyor.”

 

Yazarın Tüm Yazıları