Paylaş
Z kuşağının özel yapısı, onu takip eden alfa kuşağının da artık okul çağına gelmiş olması ve pandemi koşullarının neden olduğu sosyal kayıplar ebeveyn ve öğretmenlerin işini epey zorlaştırıyor. Çocuğun otoriterleşmesi karşısında neler yapılması gerektiğini Boğaziçi Üniversitesi Eğitim Bilimleri Bölümü öğretim üyesi, eğitim psikoloğu Prof. Dr. Zeynep Kızıltepe’ye sordum. Asıl merak ettiğim soru ise şuydu: “Acaba hem anne baba hem de öğretmenler olarak çağımızın koşulları gereği çocuğun giderek belirginleşen otoritesi karşısında onun eğitim öğretimi sürecinde bazen kantarın topuzunu kaçırıyor muyuz?” Bakın Prof. Dr. Zeynep Kızıltepe neler anlattı:
SINIRLARI İYİ ÇİZİN
“Artık ailede herkes çalışıyor. Evden sabah çıkılıp, akşam dönülüyor. Ancak, anne babalar biraz da suçluluk duygusundan olsa gerek, ‘Zaten çocuğu bırakıp gidiyorum’ diye düşünerek çocukları fazlaca özgür bırakıp, şımartabiliyorlar. Ne kadar yoğun olursanız olun çocuklara zaman ayırın. Ancak bunun kaliteli bir zaman olması gerekiyor. Çocuğunuzla zaman geçirirken bir gözünüz telefonda olmasın. Günümüz çocuklarının algıları çok açık ve akıllılar da. ‘Nasılsa anne babam ne istersem yapar’ diye düşünebiliyorlar. Tabii ki çocuğun istediği ufak tefek şeylerde onlara fırsat tanımalı, fakat bunun sınırını iyi çizmek gerekiyor. Hiçbir anne baba ‘Çocuğumu şımartayım’ diye yola çıkmıyor. Ancak vakitleri olmuyor, büyük koşturma içindeler, çocuğun o nedenle her dediğini yapabiliyorlar. Oysa çocuğun her istediğini yapmak başka bir açıdan da istenen bir davranış değil çünkü bu durum onu bir birey olarak yetiştirmeye mani oluyor. Özgüvenli yetişmeleri için çocukların isteklerinin bir süzgeçten geçirilmesi, yapılıyorsa da yapılmıyorsa da nedeninin niçininin anlatılması doğrudur.
EVDE DEMOKRASİ ŞART
Evde mutlak otorite hiç kimseye verilmemeli. Babanın otoriter olduğu ailelerde de çocuklar mutlu yetişmiyor. Evde herkesin eşit söz hakkı olduğu gibi çocuğun da olmalı. Mutlaka onları dinlemeli, fikirlerini sormalı. Hiçbir zaman cesaretleri kırılmamalı. Ailede demokrasi olursa, sınıfta da memlekette de demokrasi olur. Her çocuğun mutlaka değeri var, herhangi bir karar alınırken ona fikrini sormalı, o da özgürce fikrini söylemeli. Ama bilmeli ki annesinin, babasının ve varsa kardeşinin de fikirleri var. Ve o fikirlerden bir ya da birkaçı seçilecek ya da çoğunluğun fikri kabul edilecek. Anne babaya güvenmeleri gerekiyor. Örneğin, küçük yaşta elbise seçimini çocuğa bırakabilirsiniz, ama kış günü yazlık elbise seçiyorsa, onun ince olabileceğini ve üşütebileceğini de anlatmak gerekiyor. Yani istediği şeyin neden yapılmadığı çocuğa net şekilde anlatılmalı. Ama sadece istiyor diye çocuğun her istediği yapılıyorsa, o zaman çok fazla ‘haddini bilmeyen insan’ yetiştiriliyor demektir.”
BÜYÜYÜNCE KORUNAKSIZ YETİŞKİNLER OLACAKLAR
Prof. Dr. Kızıltepe ‘otoriter çocuklar’ın yetişkinlerinde de korunaksız hale geldiğine dikkat çekiyor: “Çocuk odaklı ailelerin sayısı çok artmaya başladı. Bu da korunaksız yetişkinler kuşağı demek. Evde her istediği yapılan, bir dediği iki edilmeyen çocuklar iş hayatına atılınca burada da her istediğinin yapılmasını bekliyor. Bu olmayınca da mutsuz oluyor. Oysa kimse için her istediğinin gerçekleştiği bir dünya yok. O yüzden her istediğinin yapıldığı bir çocukluk geçirmiş bireyler gelecekte hem kendileri mutsuz oluyor hem de etrafı mutsuz ediyorlar.
İSTENEN OLMAYINCA...
Evde ve okulda her istediği yapılan çocuklar iş hayatında büyük sorunlarla karşılaşıyorlar. Ekip çalışması yapamıyorlar. Başkasının sözünü ve fikrini önemsemiyorlar. Yani dürtüleriyle hareket ediyorlar. Sonuç olarak her istediğini yaptığımızda aslında gelecekte mutsuz olma ihtimali yüksek bir birey yetiştirdiğimizi unutmayalım. Okullarda her şeye kafa tutan, haddini bilmez bireyler görülmeye başlandı. Biz belki de ‘Sorgulayan çocuklar yetiştirelim’ derken, ne demek istediğimizi tam olarak anlatamadık. Halbuki sorgulamak; araştırmak, merak etmek ve bilgiye ulaşmaktır. Aile ve öğretmenler çocuğu tabii ki dinlemeli, rehberlik etmeli, ancak sorgulamadan, her istediğini yapıp haddini bilmez ve otoriter çocuklar yetiştirmede pay sahibi olmamalılar.”
Paylaş