Paylaş
Bu öğretmenlerin 829 bin 77’si resmi okullarda, 90 bin 316’sı ise kolejlerde görev yapıyor. 24 Kasım’da ‘Öğretmenler Günü’ kutlanacak. Türkiye’de öğretmen olmak hem kolay, hem de zor. Kolay, çünkü pek yüksek sayılmayan bir puanla eğitim fakültesi ya da fen edebiyat fakültelerinden mezun olup pedagojik formasyon alınca KPSS’de de puanı tutturunca bir devlet okuluna atanıp, devlet güvencesinde çalışabiliyorsunuz. Ayrıca ek bir ölçüt yok. Öğretmen eğitim programları YÖK tarafından hazırlanıyor. İşin tek zor yanı devlet tarafından branşınızda öğretmen alınmasını beklemek, istemediğiniz bir bölgeye atanıp, düşük maaşla çalışmayı göze almak.
Ülkemizdeki öğretmenlere Milli Eğitim Bakanlığı tarafından her ne kadar her öğretim dönemi öncesi eğitim verildiği iddia edilse de bu konuda pek gerçekçi eğitim aldıkları söylenemez. Oysa, her meslekte olduğu gibi bir nesli değiştirebilecek güce sahip olan bu meslek grubunun, çağın teknoloji ve donanıma uygun olarak önce kendilerini değiştirip, geliştirmesi gerekiyor. Çoğunlukla da geçim sıkıntısı içinde kendilerini geliştirmek maalesef arka planda kalıyor. Fen edebiyat ve eğitim fakültesi mezunları da daha garantili gördükleri devlette iş bulabilmek için atanamayan öğretmenler olarak yıllarca devlet kapısında bekliyorlar.Peki dünyada öğretmen olmanın yolu nerelerden geçiyor? Dünyada öğretmen yetiştirmede ve alımında farklı yöntemler var. Bazı ülkeler lisans, bazıları yüksek lisans düzeyinde eğitim alıyor. Bazı ülkelerde üniversiteler kendi sınavlarını yapıyor. Öğretmenlik başvurularında her ülke farklı yöntem uyguluyor.
Örneğin Amerika’da her eyaletin öğretmen eğitimi farklı olmakla birlikte üniversitelerin kabul şartları da farklılık gösteriyor. Atama için her eyaletin açtığı giriş sınavını kazanmak şart. Öğretmenlerden parmak izi istendiğini de hatırlatmakta yarar var. Eğitim araştırmalarında ön sıralarda yer alan ve başarısının sırrı araştırılan Finlandiya’da listenin üst sıralarında yer almanın en önemli nedeninin öğretmenler olduğu sık sık vurgulanıyor. Bu ülkede en prestijli mesleklerin başında öğretmenlik gelirken, daha eğitim hayatının başında sıkı eleme göze çarpıyor. Eğitim fakültesine başvuran her 10 kişiden biri bu programlara kabul ediliyor. Eğitim fakültelerine öğrenci kabul edilirken lise bitirmelerinde başarı şartının dışında yazılı giriş sınavı ve mülakata girmek gerekiyor. Finlandiya’da öğretmenlerin yüksek lisans derecesine sahip olmaları zorunlu, doktora derecesi almaları da hedefleniyor. Yani öğretmenler bir yandan eğitim verirken, diğer yandan da kendilerini eğitmeleri gerekiyor.
Japonya’ da ulusal sınavlar dışında iki yıllık sertifikalı eğitim şartı aranıyor. Lise öğretmenliği için yüksek lisans derecesi isteniyor. Almanya’da atanabilmek için farklı zamanlarda iki aşamalı bir sınav yapılıyor. İngiltere ise adaylara, öğretmenliğe uygunluğunu belirlemek amacıyla programa başlamadan önce mesleki beceriler testi de uyguluyor. Nitelikli öğretmen statüsüne sahip olabilmek için adayların özel bir eğitimden geçmeleri ve ardından bir standart sınavı vermeleri gerekiyor.Ez cümle, bu örnekleri görünce ülkemizde de nitelikli öğretmen yetiştirmek için baştan itibaren eleme yapılmalı, ihtiyaca göre öğretmen yetiştirilmeli ve en önemlisi yaşam boyu öğretmen sürekli kendini yenilemeli, eğitim almalı. Nesiller geliştikçe, teknoloji de, meslekler de değiştikçe öğretmenler de buna ayak uydurmalı. Tabii bütün bunların karşılığında da tıpkı Finlandiya’da olduğu gibi hem iyi bir maaş almalı, hem de hak ettiği prestij sağlanmalı. Bir nesle şekil veren ve dünyanın en zor işini yapan öğretmenlerimizin şimdiden günü kutlu olsun.
Paylaş