Paylaş
Mina Başaran’ın annesi Beril Başaran tarafından üç yıl önce Türk Üniversiteli Kadınlar Derneği İstanbul Şubesi (TÜKD) aracılığıyla Mina Bursu’na hak kazanan 11 üniversiteli öğrenci, ilk iki yıl “Mina’nın Çocukları” adını verdikleri proje ile 12 çocuğun hayatına dokundu. Üçüncü yılda da 20 kız öğrenci, 20 çocuğa destek verecek. Beril Başaran, “Mina Başaran bursu kapsamında 11 kız ve 12 çocuk dışında dostlarımızla 100’den fazla öğrenciye burs, staj ve eğitim vererek dokunduk” diyor.
Aslında her şey üç yıl önce Beril Başaran’ın kızının adına verdiği Mina bursiyerlerine armağan ettiği tatilde başladı. Bursiyerler bu tatilde hayatlarına dokunan Beril Başaran’ın büyük acısını görüp, kendilerine sunduğu bu destek karşılığında ona bir şey vermek istedi. Türkiye’nin farklı yerlerinden gelen ve zorluklar yaşayan İstanbul Hukuk Fakültesi’nde eğitim gören üç kız öğrenci kendilerinin de çocukluğunda yaşadığı sıkıntılardan hareketle bölgelerindeki çocuklara dokunarak destek vermek istediklerini Beril Başaran’a söyledi.
ROL MODEL OLDULAR
Gülsen Genç, Rengin Nur Keskin ve Raziye Aytaç düşündükleri projeyi diğer bursiyerlere de aktardı. Herkes kendi bölgesinde ihtiyacı olan çocuğu ailelerinin ve öğretmenlerinin de onayı ile buldu. Ancak, bunun öncesinde Baltaş Grubu’ndan Prof. Dr. Zuhal Baltaş’dan uzun soluklu bir eğitim aldılar. Sonra da “Mina’nın Çocukları” adını verdikleri, “çocuğumuz” dedikleri 11 çocuğun kapısını çaldılar. Ancak, bir evde iki çocuk da bu projeye dahil olmak isteyince 12 çocukla iki yıl geçirdiler. Bursiyerler, TÜKD aracılığıyla aldıkları eğitimlerle sosyokültürel ve ekonomik imkansızlıklarla mücadele eden bu çocuklarla okullarından kalan zamanlarında ailelerinin yanına gittiklerinde buluştular. Onlara zihinsel ve davranışsal gelişim, zeka gelişimi, spor ve sanat gibi alanlarda mentorluk yaptılar. Kimi zaman oyun oynadılar, kimi zaman onları bir spor, sanata yönlendirip derslerine destek verdiler. Okullar başladığında bir eğitim paketi hazırlayıp, ihtiyaçlarını karşıladılar. En önemlisi onların kendilerinin farkına varmalarına, sosyo-ekonomik olarak daha üst seviyeye çıkmalarına destek verdiler. Bütün bunları yaparken de kendi farkındalıkları arttı, empati kurmayı öğrendiler.
KODLAMA ÖĞRENECEKLER
Türkiye’nin farklı illerinde yaşayan 12 dezavantajlı çocuğa rol model olan kızlar, 2 yıllık proje tamamlandığı için farklı çocuklara ablalık yapacak. Ancak, bu çocuklardan da ellerini çekmediler, destek vermeye devam ediyorlar. Yeni gelecek çocuklar için kodlama eğitimi de programa alındı. Bunun için de tablet, bilgisayar desteği verilecek.
PROJENİN 3 MİMARI
KÜÇÜK DOKUNUŞLAR BİLE ÇOK ÖNEMLİ
* Gülsen Genç (Proje yöneticisi, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi yüksek lisans öğrencisi): Kırşehirliyim, ancak İstanbul’da yaşadığım için şehrin pek de gelişmemiş bir semtindeki çocuğa destek veriyorum. Babası tarafından anne karnında terk edilen ve koruma kararı alınan bir anneyle yaşıyordu çocuğum. Tek çocukla İstanbul’da yaşama tutunmaya çalışan anneyle de abla kardeş gibi olduk, iş bulduk. Çocuğun akademik başarısı arttı. Küçücük dokunuşlarımız bile çok anlamlı oldu. Arkadaşlarıyla ilişkisi de güçlendi. Proje iki yıllık ama ilişkimiz onlarla kesilmiyor. Doğaya, hayvanlara saygıyı öğretiyoruz. Çocuk haklarını öğretiyoruz. Kendi haklarını bilerek yetişen çocuklar başkalarının haklarına da saygı duymayı öğreniyor. Raziye ve Rengin ile ortak aldığımız karar doğrultusunda bu projeyi başlattık. Beril Hanım’a sunduk. Çok beğendi. Beril Hanım ile yol arkadaşlığımız çok değerli, kızını da saygı ve sevgi ile anıyorum.
HEM BİZ GELİŞTİK HEM DE ÇOCUKLAR
* Raziye Aytaç (İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi 4’üncü sınıf öğrencisi): Gaziantepliyim. Benim seçtiğim çocuk da memleketimden. 4 kardeşi olan sosyo-kültürel olarak farklı bir ailenin kızını seçtim. Kadın erkek eşitsizliğini hem evde hem okulda hem de mahallesinde yaşayan bir çocuktu. Ataerkil yapının baskınlığını fazla hissediyordu. Çocuğumla bir araya gelirken aileye de dokundum. Mina’nın bursiyeri olmak, sosyal sorumluluk bilincini hayata geçirebilmek başka bir haz. Onun filizlendiğini görmek, toprağa attığı tohum tarif edilemez. Bu proje çocuklara çok şey kattı, aldığımız eğitimler çocuklarla iyi iletişim kurmak için ama benim sosyal ilişkilerime de çok şey kazandırdı. İlk öğrendiklerimden biri de sağlıklı kızgınlık oldu. Çocuklarla iletişimi iyileştirdi, kızgınlığımı sağlıklı yaşamamı, empati becerimi geliştirmemi sağladı. Bana sosyal ilişkilerde çok şey kazandırdı. Şu anda staj yapıyorum, iş ilişkilerimde de bu projeyle çok şey kazandım. Hem biz geliştik hem de çocuklar.
EN ÇOK DA SEVGİYE İHTİYAÇLARI VAR
* Rengin Nur Keskin (İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi 4’üncü sınıf öğrencisi): Vanlıyım. Çocuğum da Van’dan. Ancak evde iki çocuk da isteyince, ben de onlarla iyi bir bağ kurunca, ikisine birden destek verdim. İlk önce çocukların temel ihtiyaçlarını karşıladık. Ama çocukların asıl sevgi ihtiyaçları var. Çocuklarla düzenli aralıklarla buluştuk. Oyunlar oynadık, ödev yapıp, abla kardeş ilişkisi oluşturduk. Aynı zamanda çocuklarımızın kendi kişisel ve sosyal kültürel anlamda bulundukları çevrede fark yaratacak konuma gelmesini çok istiyorduk, onlar da buna çok açıktılar. Birlikte film izledik, kitap okuduk, kutu oyunları oynadık. Çocuklarımızın hepsi bir kursa gitti. Çocuğumla ilk tanıştığımda çok üzülmüştüm, kendi hikayeme benziyordu. Bana yardım edenler vardı, ben de onlar için bir şey yapmalıydım. Bir şeyler yapmak da yüreğime iyi geldi. Gidebildiği kadar gideceğim, daha çok insana projeyi yayacağım.
KIZLARIMIN ARMAĞANI
* Beril Başaran (Mina’nın annesi, Başaran Holding Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı): Minam gittikten sonra 11 kız çocuğuna burs verdim. Ama “Mina’nın Çocukları” kızlarımın bana armağanı oldu. Bana projeyi açıkladıklarında gururlandım, beraber sarıldık, gözyaşları ile bu projeyi kutladık. Gurur duyuyorum bu çocuklarla, hepsi birer anne adayı. Bu eğitimlerle onlar hayata daha farklı bakacaklar. Büyük bir acıdan böyle bir yol buldum, bana bir hediye bu çocuklar. Hayatına dokunulan genç kadınların, ilham aldıkları ışığı daha genç kardeşlerine yansıtmasıyla biz geleceğe daha umutla bakabiliyoruz. 11 kızımızla çıktığımız yolda sayımız artık 20 oldu. Katlanarak devam eden destekler için öncelikle kızlarımıza teşekkür ediyorum. Cinsiyet ve fırsat eşitliğini odağına koyduğumuz bu projede zamanın gerisinde kalmamak, gerçekten bu çocukların gelecek yaşamlarında fark yaratmak istiyoruz. Bugünün özgüvenli genç kızları, yarının güçlü kadınları diyerek çıktığımız yolda 3 yılı geride bıraktık. Daha çok genç kızımıza destek olmak ve onların eliyle daha çok çocuğa ulaşmak gayretimiz her geçen yıl artarak devam ediyor.
Paylaş