Paylaş
LYS'ler 5 oturumda yapılacak. Sonuçların ise temmuz ayı ortasında açıklanması bekleniyor. Ancak, adaylar her girdiği sınavdan sonra tahmini netleri ile hurriyetegitim.com'da yer alan 'LYS Puan Hesaplama Sihirbazı' ile tahmini puanlarını hesaplayabilir. 2011 verilerine göre hangi üniversitelerin kapısını araladıklarını öğrenebilirler.
Puan hesaplamalarının dışında LYS'ler ile ilgili öğrencilerin merak ettiklerini ise rehber öğretmenlerden oluşan uzmanlar yanıtlayacak.. Öğrenciler hurriyetegitim.com'a girdikten sonra ana sayfada bulunan LYS butonunu tıklayacak. Sisteme giriş yaptıktan sonra daha önceden başkaları tarafından merak edilen soruları ve cevapları görecek. Kendisi ile ilgili merak ettiklerini online olarak gönderip anında cevabını alacak. Eğer aday, uzmana özel bir soru sormak istiyorsa direkt uzmanla iletişime geçerek. Uzmandan gelen cevaba göre isterse tekrar soru sorabilecek.
**
Galatasaray İlköğretim 4+4+4'ten etkilenmiyor
4+4+4 eğitim sisteminin ardından en çok merak edilenlerden biri de "Galatasaray İlkokulu ne olacak?" Özellikle burada çocuğu olanlar ilk 4'ten sonra çocuklarının nereye gideceği endişesini taşırken sonunda karar verildi. Sistemde değişiklik olmayacak. Yani kurada kazanıp, okuyan öğrenciler, eski sistemdeki gibi okullarına devam edebilecek. Sadece Galatasaray ilkokul, ortaokul, lise ve üniversite olarak dörde ayrılmış olacak.
Galatasaray İlköğretim Okulu aslında 70'li yılların öncesinde vardı, ama sonra kapandı. 1992'de Fransız ve Türkiye Cumhurbaşkanları Mitterand ve Özal'ın yaptığı anlaşma ile yeniden kuruldu. Uluslararası anlaşma ile kurulan bu ilkokulun özel hakları bulunuyor. Bilindiği üzere ilkokulu, ortaokulu, lise ve üniversitesi devlete ait. Öğrencileri de eşitlik adına kur'ayla alınıyor. Galatasaray Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ethem Tolga'ya son durumu sordum:
"Kur'ayla aldığımız öğrencileri yetiştirip liseye geçiriyoruz. Liseye geçerken öğrenciler Fransızca sınavına giriyor. Başarılı olanlar hazırlık görmeden, başarısızlar ise hazırlık görerek liseye devam ediyor. Üniversiteye girerken de sınavlarda ilk 25 bine girenler bizim özel sınavımıza girerek devam ediyor. Aslında biz bu sistemle topluma bir mesaj veriyoruz. Sınavsız aldığımız öğrenciyi üniversiteye kadar yetiştiriyoruz. Sistemi değiştirmedik. Yine ilk aşamada kur'ayla 50 öğrenci alarak, üniversiteden mezun etmeyi planlıyoruz"
**
Rektörlük seçimleri
Geçen hafta Türkiye'nin önemli ve etkin üniversitelerinde Rektörlük seçimleri oldu. Boğaziçi, ODTÜ, İTÜ ve Yıldız Teknik Üniversitesi'ndeki seçimlerde rektör adayları bir hayli yoruldu. ODTÜ'de şu an Rektörlük koltuğunda oturan Prof.Dr. Ahmet Acar en yüksek oyu aldı. Onu 108 oyla Prof. Zülfü Aşık takip etti. Prof. Dr. Acar, seçim boyunca büyük bir kampanya yapmadı. Adaylarla birebir temas ve üniversite içinde bazı konuşmalar dışında dış kaynakları pek kullanmadı. Bu taktiği de işe yaradı va başarılı da oldu.
İTÜ'de seçim daha rekabet ortamında geçti. Prof. Dr. Muhammed Şahin, görev süresi boyunca üniversitenin kapılarını dışa açıp, birçok akreditasyonu kazandırırken yani işlere boğulmuşken rakiplerini göz ardı etti. Karşısına 2 yıl rektör yardımcısı olarak görev yapan Prof. Dr. Mehmet Karaca çıktı. Prof. Dr. Şahin, görsel ve yazılı medyayı bu seçim sürecinde iyi kullandı. Karşılığını da aldı ki, birinci sırada seçimi sonuçlandırdı.
Yıldız Teknik Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. İsmail Yüksek kuşkusuz en rahat olan adaylardan oldu. Prof. Dr. Yüksek'in üniversite içindeki yatırımları ve iletişimi onu en yakın adayla açık ara önde bitirmesine neden oldu. Sosyal medyayı en iyi kullananması da bu seçimde işe yaradı.
Kuşkusuz büyük üniversiteler arasında işi en zor olanlardan biri de Boğaziçi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Kadri Özçaldıran oldu. Göreve geldiği andan itibaren zaman zaman iletişim sorunu yaşayan Prof. Dr. Özçaldıran seçimde birincilik sırasını kamuoyunda Kandilli Rasathanesi Müdürü olarak tanınan Prof. Dr. Gülay Barbarosoğlu'na kaptırdı. Rektör Özçaldıran, bu sonucu görür görmez de "İkinci olursam çekilirim" diyerek açıklama yaptı.
Bütün bu seçimlere YÖK'ün bakış açısı ise farklı. Geçen hafta 6 aylık bir sürecin ardından ilk kez basın karşısına geçen YÖK Başkanı Prof. Dr. Gökhan Çetinsaya ise rektörlük seçimlerine pek sıcak bakmadığı mesajını verdi. Çetinsaya, rektörlük koltuğuna oturacakların seçimle değil, başka bir yöntemle gelmesi gerektiğini düşünerek, alternatifler üzerinde çalıştığını belirtiyor:
"Ben yetiştiğim akademik gelenek itibarıyla öğretim üyelerinin kendi tercihleriyle ve yaptıkları serbest seçimlerle rektör seçmelerinin akademik özgürlüğün, bilimsel hayatın bir parçası olduğuna inanarak yetiştim. Ama gerek üniversitelerde yaşadığım seçim süreçleri ve bunların üinversitelere verdikleri zararlar gerekse dünyadaki üniversite sistemleri üzerinde yaptığımız incelemeler başka bir resmi de ortaya çıkarıyor. Kore, Slovenya, Yunanistan ve bir iki üniversite dışında öğretim üyelerinin kamüpslerde seçim yaparak farklı gruplara bölünerek seçim yaptıkları örnekleri var. Dünya farklı modellere gidiyor, bu mümkün. Biz de bunun üzerinde çalışacağız.”
Paylaş