Paylaş
Obama kızları, Saşa ve Malia hakkında kendisini en çok neyin endişelendirdiği sorusuna “Facebook” yanıtını verirken, “Şu an beni en çok endişelendiren şey Facebook. Bakın Facebook’un kurucuları internette bir devrim yaptı. Ama Malia herkesin tanıdığı bir genç ve ben onun özel hayatını korumak durumundayım. Yaşı geldiğinde kendi kararlarını verebilir ama şu an güvenlik gerekçeleriyle bir Facebook sayfası yok” dedi.
Sosyal medya sadece ABD Başkanı’nın kızı için değil, tüm dünyadaki çocuklar için aslında bir risk. Ama uzmanlar, bu riski yok saymak ya da onu yasaklamak değil, onunla ve riskleriyle yaşamayı öğretmek gerektiği düşüncesinde. Onlara göre yasaklar koymak çocuğun daha çok riske maruz kalmasına neden olur. Aile de sosyal medyaya girmeli ve öğrenmeli ki çocuğunu korusun. Aynı şey eğitim kurumları ve şirketler için de geçerli. Bugün birçok okulda sosyal medya ciddi şekilde tepki görüyor. Bunun önemini kavrayan kurumlar da başta patronlar olmak üzere sosyal medyayı iyi kullanıyor.
Facebook’un kullanıcı sayısı 700 milyonu aşıyor. Amerika Birleşik Devletleri 155 milyon kullanıcı ile burada birinci sırada yer alıyor. Yaklaşık 35 milyon kullanıcı ile Endonezya ikinci, 30 milyon kullanıcı ile İngiltere üçüncü ve 28 milyon kullanıcı ile Türkiye dördüncü sırada. 6 Mart 2011 - 6 Nisan 2011 tarihleri arasındaki bir aylık süre içerisinde Facebook’a Türkiye’den 1.101.400 yeni üye katıldı. Ekim 2010 – Nisan 2011 arasındaki altı aylık istatistiklere göre Facebook’un Türkiye’deki kullanıcılarının yüzde 37’sini 18-24 yaş aralığındaki gençler oluştururken, yüzde 30’unu 25-34 yaş aralığındaki kullanıcılar, yüzde 10’unu 35-44 yaş aralığındaki kullanıcılar, yüzde 10’unu 13-15 yaş aralığındaki çocuklar ve yüzde 9’unu 16-17 yaş aralığındaki çocuklar oluşturuyor. Twitter’daki rakamların da bundan pek aşağı kalır yanı yok. Yani kurumlar ve okullar istese de, istemese de gençler, çocuklar bu dünyanın içine girmiş durumda. Uzmanların dediği gibi kurum yöneticileri de bu dünyadan uzak durmak yerine, içine girip, onları ve kurumlarını korumak hatta durumu tersine çevirip olumlu izlenimler etmek için eğitim almalı.
“Patronlar, yöneticiler sosyal medyanın içinde olmalı”
İşte bu konunun uzmanlarından biri de Roland Deiser. Deiser, Avrupa Kurumsal Öğrenme Forumu (ECLF)’nun kurucusu. ECLF ise, kurumsal gelişim ve öğrenme uygulamaları konusunda geleceği şekillendirmek ve uygulamaları paylaşmak için biraraya gelen bir oluşum. 13 ülkeden yaklaşık 70 büyük şirketin temsilcileri ECLF üyelerini oluşturuyor. Büyük şirketlerin birarada olduğu forumun kurucusu Deiser, geçtiğimiz hafta TEGEP 2. Eğitim ve Gelişim Zirvesi’nin önemli konuşmacılarından biriydi. İş dünyasına sosyal medya ile ilgili önemli mesajlar verdi. Deiser, “Ağ tabanlı dünyada rekabet için liderlik zorlukları” başlıklı konuşması kurumların sosyal medyaya bakışını değiştirecek düzeydeydi. Sosyal medyanın kurumlardaki algısı ve ne ölçüde kullanıldığına yönelik araştırma sonuçlarını paylaşan Deiser, liderlere de bir çağrıda bulunarak kendi sosyal hesaplarını kullanmalarını isteyerek, “Kendi networklerinizi yönetmek, şirket yönetimi kadar önemli” diyor. Deiser’in bu konuda söylediklerinden dikkatimi çekenler şunlar:
“Günümüzün kurumsal liderleri artık kenarda oturamazlar; sosyal medyanın gelişimi ile birlikte gelen fırsatlar ve riskler ile başa çıkma konusunda derin bir anlayış geliştirmeleri onlar için doğal bir ihtiyaç haline geldi. Doğal olarak, tüm bu gelişmelerin liderlere bu yeni dünyada gerekli olan okur yazarlığı sağlamak sorumluluğunda olan eğitim bölümleri üzerindeki etkisi büyüktür. Bir liderin rolünün tamamlayıcı parçası olan organizasyonel medya okur yazarlığını öğrenmesi gerekiyor. Liderlerin insanların beklentilerini karşılayacak şekilde ilgi uyandıran, çekici ve zengin “multimedya” içeriğinin nasıl oluşturulacağını bilmesi gerekir. Çeşitli sosyal medya araçlarının doğası ve dinamikleri hakkında derin bir anlayışa sahip olmalı. Sosyal medya şimdiye kadar görülmemiş bir bilgi transferini ve yazım filtrelerinin yok oluşunu ifade eder. Dolayısıyla, liderler çoklu iletişim kanallarını güçlendirme ve yönetme yeteneğinin yanı sıra, bilginin ilgi ve gerçekliğini değerlendirme yeterliliğine de sahip olmaları gerekir. Kurum içi ve dışında her düzeyde artan sosyal medya faaliyetleri ile liderlerin öğretici ve sosyal yönetici olmaları ve böyle etkinliklerde kontrolü ellerinde tutmaları gerekir. Liderler, akıllı politikalar ile kurumlarındaki sorumsuz kullanım risklerini hafifleterek, kendi kendine gelişen paylaşımları teşvik ettiklerinden emin olmalıdırlar.”
Paylaş