Paylaş
1-Aileler çocuklarını dedektif gibi takip etmeli mi?
- Eskiden çocuklar mahallede, mahallenin çocuğu olarak büyürmüş. Dolayısıyla kontrol de güven de yerli yerindeymiş. Bu koşullar artık yok, bu da ebeveynleri kaygılandırıyor. Kaygı artınca da ‘dedektifçilik oyunu’ başlıyor. Dedektifçilik değil ama çocuğunu takip etmek gerekli. Arkadaşça nereye, kimlerle, ne zaman gittiği ve ne zaman döneceği gibi bilgiler, onları yalana zorlamadan edinilmeli. Çocuğun arkadaşlarını ve ailelerini tanımak, özel ilgi alanlarına saygı duymak ve sosyal medyada ölçülü arkadaşlıklar edinmesine izin vermek doğru bir yöntem.
2-Çocuklara hissettirmeden takip nasıl yapılmalı?
- Çocuğuyla sağlıklı iletişim kurabilen, ihtiyaçlarını anlayan, ona önem veren, yaşına uygun konuşma dili geliştirebilen, doğru bir şekilde sınır koyabilen bir ebeveynin en güzel kontrol ve takip aracı çocuğuyla kurduğu iletişimdir. Zaten olağanüstü bir durum yokken, çocuğun yaşamsal uyumu yerindeyken bir anne ya da baba sürekli cep telefonu ve bilgisayar karıştırıyorsa bu ebeveynle çalışılması gerektiğini düşünürüz.
3-Çocuğunuzun telefonunu, bilgisayarını veya çantasını karıştırıyorsunuz. Peki ya yakalanırsanız, ne yapmalısınız?
- Bir kere özel durumlar dışında karıştırılmamalı. Neyin cevabını arıyorsak çocuğa uygun bir dille sormak, cevabını ondan almak en iyisi. Soramıyor ve doğru cevabı alamayacağımızı biliyorsak da bunun nedenlerini araştırmalı ve destek almalıyız. Diyelim karıştırdınız ve yakalandınız; çocuğa uygun bir şekilde doğruyu söylemeli, bu davranıştan dolayı üzgün olduğunuzu belli edip sorunun çözümüne gitmeniz en doğru yaklaşımdır.
4-Aşırı şüpheci yaklaşımlar çocukta hangi davranışları tetikler?
- Güvensizliği daha da tetikler. Her şey yolundayken yalnızca çevreden duyduğu haberler ve olayların etkisinde kalıp, çocuğuna karşı aşırı şüpheci yaklaşan bir ebeveyn bu yaklaşımına neden olan düşüncelerini çözmelidir her şeyden önce. Aşırı şüpheciliğin çoğu zaman neden olduğu güvensiz, eleştirel ve suçlayıcı yaklaşımlar çocukları ve gençleri yalan söylemeye itebilir.
5-Çocuklar arkadaş seçimi konusunda yönlendirilebilir mi?
- Elbette yönlendirme yapılabilir ama yine yaş ve duruma özgü yaklaşım metodu kullanılmalı. Örneğin bir ergene arkadaşını kötülemek yapılacak en temel hatadır. Çünkü ergen için arkadaşı da tercihleri de vazgeçilmezdir. En doğru yaklaşım; olumsuzlukları uygun bir dille aktarıp, artık kendisinin küçük bir çocuk olmadığı, anne babası olarak onu uyarmak ve yönlendirmek dışında yapabileceklerinin sınırlı olduğu, karar ve sonuçlarının kendisine ait olduğu gibi ifadelerle yaşamının sorumluluğunu almasını sağlamaktır.
6-Çocuk sosyal medya ya da arkadaşlarıyla dışarıda ne kadar zaman geçirmeli?
- Burada yaş önemli. Genellikle günde bir saatten fazla bilgisayar kullanımını ödev gibi özel durumlar dışında onaylamayız. Yine yaşına ve döneme bağlı (okul zamanı, yaz tatili) dışarıda kaldığı saatleri belirlemek ve sınır koymak, uyulmama durumlarına karşı da seçenek sunulmalı.
7-Hangi yaşa ne gibi yasaklar getirilmeli?
- Yasak yerine uygun olmayan davranışlara sınır koymak dersek daha doğru olur. Çocuğa seçenek sunmak gerekir. “Kahvaltıda ne yersin?” demek yerine “Yumurtanı nasıl yersin?” diyerek hem kontrolümüzü hissettirebilir hem de tercih hakkı sunabiliriz.
8-Davranışlarında nasıl değişiklikler olursa uzman yardımı almalı?
- Çocuk her konuda, her ortamda yalan söylüyor, kişilik yapısı ve öğretilerin dışında davranış sergiliyor, hem ev ve hem de okulda uyumu sekteye uğratan sorunlar yaşıyorsa uzman yardımı almak gerek.
9-Çocukların sürekli takip ediliyor hissine kapılmaması için ne yapmalı?
- Öncelikle sürekli takip doğru değildir, aslolan çocuğa güvenebilmektir, doğru davranmayı öğretebilmektir. Çocuğu rahatsız etmeden belli ölçüde kontrol makuldür. İlgi alanları, yapmaktan hoşlandığı şeyler, gitmekten hoşlandığı yerler, arkadaşları bizim için de önemli olmalıdır. Ortak paydalarımızın olması gerekir.
10-Çocuğun bir şey gizlediğinden şüphelendiğimiz zaman nasıl davranmamız gerekir?
- Kendimize “Neyi, neden gizliyor?” diye sorup; sorunun çözümündeki payımızı sorgulamalıyız. “Değerlisin, önemlisin, hata yapabilirsin, hata yapabiliriz, bundan sonraya odaklanalım, biz hep yanındayız, kızabiliriz, kırılabiliriz ama sevgimiz değişmez” mesajlarını içeren iletişim doğru iletişimdir.
Paylaş