Paylaş
Bir yıl sonra da Darüşşafaka’nın Urla’daki rezidansında yaşamaya başladı. 2017-2018’de ise mal varlıklarının öldükten sonra değil, yaşarken kullanılması kararı alarak tümünü eğitim için verdi.
65 mülkünü “Çocuklar okusun” diye Darüşşafaka’ya bağışlayan Kandemir’in yaşam hikâyesi aslında zorluklarla dolu. 1938’de İzmir’de doğan, 2 yaşında anne ve babası ayrılan Kandemir’i terzi annesi dikiş dikerek büyüttü. Babasının görevi nedeniyle önce Aydın’da daha sonra da İzmir’de yaşayan Kandemir’in yaşamı boyunca en büyük destekçisi annesi oldu. Küçük, mütevazı evlerde annesiyle kirada yaşadı. 1957’de İstanbul Teknik Üniversitesi İnşaat Mühendisliği’ni kazandı. İstanbul’da 4-5 arkadaş ev tutarak kendi yemeklerini yaptı, annesinden aldığı harçlıklarla okudu. 1962’de mezun olur olmaz İzmir’e gitti. 10 ay karayollarında çalıştı. 1965’te İzmir’deki NATO Karargâhı’nda kontrol mühendisi olarak işe başladığında ise hayatının yönü değişti. Bu işi 30 yıl sürdürdü. Hayatı boyunca bir kez yurtdışına çıktı. Şimdi en büyük hayali Karadeniz’i gezmek.
BİRİKİMİNİ GAYRİMENKULE YATIRDI
NATO’da çalışırken birikimleriyle arsa, ev aldı. Emekli olduktan sonra aldığı tazminat ve biriktirdiği parayla inşaata başladı, işyerleri, ofisler yaptı. Kendisine de 12 dairelik bir apartman inşa etti. Hayatı boyunca ne ehliyeti ne arabası oldu. Mecbur kalmadıkça taksiye binmedi. Bütün yolculuklarını otobüslerle gerçekleştirdi. Hiç kimse onun mal varlığını ne bildi ne de anladı. Yıllarca annesiyle sıradan bir apartman dairesinde yaşadı. Annesini 1988’de kaybettikten sonra yalnız yaşamayı sürdürdü. 2015’te İzmir’de bulunan Darüşşafaka Urla Rezidansı’nın kapısını çaldı. Buraya bir miktar bağışta bulunarak orada bir dairede yaşamaya devam etti. Ancak kurumu tanıdıktan sonra vasiyet bağışını yaşarken yapma kararı aldı. Elindeki 65 arsa, dükkân, daire ve ofisin tapusunu eğitim adına Darüşşafaka’ya bağışladı.
PARA İSTEYEN OLMADI
LÜKS yaşamadığım için sürekli benden bir şeyler isteyen insanlar etrafımda olmadı. Bol para harcayan tiplere insanlar yanaşır. Biz yaşantımızda hiç dikkat çekmedik. Kimse neyim olduğunu bilmedi. Şık restoranlar yerine sıradan lokantalarda yemek yedim. Müteahhitken de otobüsle şantiyelere gittim. Kendime az bir para ayırdım, yaşlı insansınız, Darüşşafaka’ya gidip ‘Bana para ver’ diyemem. 80 yaşından sonra mal varlığı bir şey ifade etmiyor. Barış Manço’nun bir şarkısı var ‘Kimse gitmez bu dünyadan mal ile’ diye...
GÖNÜL RAHATLIĞIYLA VERDİM
ORHAN Kandemir, yaptığı bağışla huzur dolduğunu söylüyor: “Apartman dairleri, işyerleri yaptım, sattım. Sağlığımda her şeyi bilinçli olarak Darüşşafaka’ya bağışladım. Vefatımdan sonra mirasçılarla kimse uğraşmasın istedim. Dayımın çocukları, üvey kardeşim, akrabalarım var. Onlara mal varlığımı verebilirdim. Ama kimse bir şey diyemez. Çocuklarım olsaydı belki onların bir söz hakkı olurdu. Bütün mal varlığımı eğitime katkı olarak verdiğim için kendimi huzurlu hissediyorum. Eğitime yapılacak katkı çok önemli. Zor durumda, anne babası olmayan çocukların eğitilmesi her şeyden daha değerli. Ben de gönül rahatlığıyla tercihimi o yönde kullandım. Arkadan mirasçım olmadığı için hiç düşünmedim, çok çabuk karar verdim. 156 yıllık bu kurumda bugüne kadar edindiğim tüm birikimlerin iyi değerlendirileceğine inanıyorum. İyi idare edilmeseydi bu kadar uzun süre ayakta kalmazdı. Daha çok çocuk eğitimden yararlansın. Doğu’da kız çocukları genç yaşta evlendiriliyor, eğitim imkânı bulamıyor. Akşam yastığa kafamı koyduğumda huzurlu uyuyorum. Hiç tanımadığım çocukların daha rahat şartlarda eğitim alması için destek olmaktan mutluyum. Dünyayı bu parayla gezseydim, bu kadar huzura kavuşmazdım. Türkiye’nin kalkınması ancak eğitim sayesinde olur. Arkadaşlarım uzak ülkelere gidip gez dediler. Halbuki Türkiye’de ne kadar güzel yerler var. Hiç uzak yerlere gidip gezmeye gerek yok, eğitime yapılacak katkı daha faydalı olur. Darüşşafaka’nın yerinde kalıyorum. Bakımımız, yememiz içmemiz gayet iyi. Yaşlı insanlarız. Doktorumuz, hemşiremiz var. Hastaneye giderken bile yanımızda hemşire oluyor.”
TUTUMLU SAYILIRIM
“TUTUMLU sayılırım. İnsan alıştığı hayat tarzından vazgeçemiyor. Hep annemle oturdum, aşırı şatafatlı yaşamdan uzak durdum, meraklı da değildim zaten. Ben gidip 5 yıldızlı otel yerine normal yerlerde kalmayı tercih ettim. Gösterişli yerde yaşamak, iyi ve markalı giyinmek bana göre değil. Darüşşafaka’nın da her parayı hesaplı kullandığını düşünüyorum. Herkes bu kadar hesaplı yaşar mı bilemiyorum. Gençler kazancının kıymetini bilsinler. Gençlikte aşırı yaşayıp, yaşlılıkta zor duruma düşenler oluyor. NATO Karargâhı’nda sözleşmeli çalışıyordum, her an işime son verilebilirdi. İşsiz kalırım diye hep tasarruflu yaşadım. Bir kenarda birikimim oldu. Burada çalışırken çok dikkatli paramı harcadım, yatırımlarımı iyi yaptım. Tek başıma paramı biriktirdim. Hayatım boyunca hiç kredi kartım olmadı, bankalar vermek için çok uğraştı. Hep nakdim vardı. İyi giyinmek, iyi yaşamak üstünlük değil. Ancak bilgili insan başkalarından daha üstündür.”
BABAMI GÖRMEDİM
“BEN 2 yaşındayken anne-babam ayrılıyor, babam tekrar evleniyor. Babam beni hiç aramadı. Onu hiç görmedim. Yıllar sonra kardeşimle görüştüm. Onun çocukları var. Fedakâr annem dikiş dikerek beni okuttu. Kısıtlı koşullarda çok sade yaşadık. Annem çok çalıştı, elinden geleni yaptı. Kirada yaşadık, sonradan küçük bir evimiz oldu. Üniversitede 4-5 arkadaş birleşip ev tuttuk. Dışarıda yemek yiyemez, kendimiz yapardık. Tek lüksümüz arada sırada sinemaya gitmekti. Bir an önce mezun olup, hayata atılıp, iş bulup rahat yaşamanın özlemini çekerdik. Sene kaybetmeden mezun olduk.”
MÜTEAHHİTKEN DE OTOBÜSE BİNDİM
“BİRKAÇ kez ehliyet sınavına girdim ama alamadım. Sonra da uğraşmadım. Hayatım boyunca hep toplu taşıma araçlarına bindim. Çok acil bir şey olursa taksi kullandım. Hiç arabam olmadı. Sonradan para kazanınca da şoför de tutmadım, yaşantımı hiç bozmadım. İnşaatlarıma giderken de düzenim yine toplu taşıma ile devam etti. Hayatımda hiç beş yıldızlı otelde kalmadım, hep sade yaşadım. Tatile gittiğimde de sıradan yerlerde kaldım.”
TEK HAYALİM EVLENMEKTİ
“TEK hayalim vardı, evlenip çocuk sahibi olmak. O da olmadı, başaramadık. Birkaç teşebbüsüm oldu, kız tarafı vazgeçti. Annemi düşündüm, gelecek hanımla annem mutlu olmasaydı zor olurdu. Ben de çekimser davrandım. Kısmet olmadı. Hayatımın en büyük eksik tarafı evlenip çoluk çocuğa karışamamaktı. Belki çoluk çocuğu olanlar mallarını bağışlarken daha fazla düşünür, ben hiç düşünmedim bağış yaparken. İmkânı olanlar eğitime katkı yapsın, hayır kurumlarına destek versin.”
Paylaş