Tam Gün Yasası ve üniversite hastanelerinin durumu

GEÇENLERDE, İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yunus Söylet ile hem sağlık alanında yaşanan son gelişmeler, hem de üniversite hastanelerinin sorunları üzerine uzun uzun sohbet ettik.

Şunu belirteyim, her iki sektörün yani, sağlık ve sigorta sektörünün - ki, bu iki sektör de birbiriyle iç içedir- çok ciddi sorunları var. Önce sağlık sektöründen bahsedeyim? Aynı zamanda Üniversite Hastaneleri Birliği Başkanı olan Yunus Söylet ile sohbetimizin bir kısmını da sizlerle paylaşayım. Doktorlara tam gün çalışma zorunluluğu getiren ‘Tam Gün Yasası’ üzerinde özellikle duran Söylet, bu konuda ciddi bir belirsizlik olduğunu belirterek, “Doktorlara artık tam gün çalışma var. Sabah 8’den akşam 5’e kadar hastanede mesai yapacaklar. Akşam 5’ten sonrası ise tamamen belirsiz. Buna yönelik bir düzenlemenin yapılması gerekiyor” diyor.

Yunus Söylet, üniversite hastanelerinde ciddi eğitim-öğretim faaliyeti olduğunu, doktor yetiştirildiğini ifade ederek, şunları söylüyor: “Hocalarımızda, ‘bütün gün, 15 dakikada bir hasta mı bakacağız, öğrencilerimizle ilgilenemeyecek miyiz?’ endişesi var. Esas görevi, nitelikli hasta bakımı ve karmaşık sorunların çözüm yeri olan üniversite hastaneleri; nezle, grip gibi basit hastalıklarla uğraşmamalı. Şunu da belirteyim, eğer hocalarımız tam gün hastanede olacaklarsa, geçim baskısı da yaşamamaları gerekiyor. Halk arasında bir tabir vardır, ‘hoca farkı’ denir. Ben ise buna akademik katkı payı diyorum. Üniversiteye bir hasta gelip de ‘şu hocaya tedavi olacağım’ dediği zaman, fark alınırdı. Bu farkın da yüzde 25’i hocaya ödenir, geri kalanı hastaneye kalırdı. Bu durum hem hastaneye hem de hocalarımıza ciddi katkı sağlardı. Bu girdi kaldırıldı ama yerine bir şey konmadı.”

Yunus Söylet’in önerileri

Sohbetimiz sırasında Yunus Söylet, Tam Gün Yasası’nın yarattığı sorunlara karşın Üniversite Hastaneleri Birliği olarak dört çözüm önerisini ortaya koyduklarını vurguluyor ve önerileri şöyle sıralıyor:
- Hoca farkı olarak bilinen fark, Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) üzerinden ödenmeli. Böylece hocaların geçim sıkıntısı hafifleyecek.
- Eğitim-öğretim adı altında yine hocalara genel bütçeden bir pay aktarılmalı. Çünkü, tüm hocalarımız hasta bakmıyor. Bir kısmı sadece eğitim ile uğraşıyor.
Katkı payı bunun için önemli.

- Bir başka konu da, Döner Sermaye’den araştırma için bizlere yüzde 5 pay ayrılır. Bu payın Maliye Bakanlığı tarafından özel üniversite bütçesine konmasını talep ediyoruz. Bu rakam bize ciddi ferahlık sağlayacak.
- Son olarak tüm bu sıkıntıların vakit kaybetmeden biran önce gündeme alınmasını istiyoruz.
Yunus Söylet, ilginç bir tespitte de bulunuyor. Üniversite hastaneleri olarak istedikleri bu desteklerin ciddi bir yük olmadığını belirterek, “Başka sektörlere sağlanan miktarları hükümetimiz gözden geçirirse, bu isteklerimizin çok olmadığı görülür. Tam Gün Yasası’nın başarısı için bir miktar bütçe fedakarlığı gerekiyor” diyor.

Özel sigorta devreye alınmalı

Gelelim konunun sigorta boyutuna. Son dönemde sağlık alanında alınan kararların, başlatılan uygulamaların hiçbir noktasında özel sigortaya yer verilmedi. Şu bir gerçek ki, Sağlık Bakanlığı olsun, SGK olsun; kamunun, sağlıkta hem karar verip hem kuralları koyup hem de hizmet sunması sürdürülebilir bir durum olmadığı gibi doğru da değil. Devletin böyle ağır bir yükü kaldırması imkansız. O nedenle de tamamlayıcı olarak, özel sigortanın bir şekilde devreye sokulması gerekiyor. Nitekim, Yunus Söylet de, bu konuda şu tespiti yapıyor: “Sadece SGK fiyatı yerine, üniversite hastanelerinde gerekirse üst sınır belirlenerek, ödeme gücü olanlardan mutlaka fark alınmalı, böylece tamamlayıcı olarak özel sigorta ile kaynak çeşitliliği oluşturulmalı.”
Yazarın Tüm Yazıları