Paylaş
Ama bu seferki farklı. Beyazıt’ta kazada 3 kişi yaralandı, 16 araç da hasar gördü. Araçlardaki hasar büyük, çoğu da pert durumda. Zarar gören araçların çoğu da lüks araç. Eminim, birileri diyecektir ki, ‘sigorta zararı karşılar, bu olayın nesi farklı?’. Maalesef öyle değil. Peşin peşin söyleyeyim, bu kaza, sigortanın limitlerini çok aşıyor. Bu bir. İkincisi, bu kazanın, özel halk otobüsünün sahibine ya da işletenine faturası çok ağır olacak. Üçüncüsü, kazada zarar gören araçlar, zararının tamamını maalesef sigortadan karşılamayacak. Belki de hiç karşılayamayacak. Nasıl mı? Anlatayım.
BEYAZIT’TAKİ OTOBÜS KAZASI
Özel halk otobüsünün trafik sigortası var. Öğrendiğime göre kaskosu yok, kaldı ki, özel halk otobüslerinin neredeyse tamamında kasko zaten yok. Trafik sigortasının da bir limiti var. Otobüsler için araç başına 36 bin lira, kaza başına 72 bin lira. Sakatlanma ve ölüm teminatı ise kişi başına 360 bin lira. Beyazıt’taki kazada 16 araç büyük zarar gördü. Eminim bu araçların bazılarının kasko sigortası vardır. Olacakları özetleyeyim. Kaskosu olanlar, zararlarını kendi sigorta şirketlerinde alacak. Sigorta şirketleri ödedikleri hasarı, kazaya neden olan halk otobüsünün trafik sigortasını yapan şirkete rücu edecek, yani sigorta şirketinden talep edecek. Kaskosu olmayanlar da aynı şekilde zararlarını otobüsün trafiği yapan şirketten isteyecek. Sorun da burada başlıyor. Trafik sigortası, bu kazada toplam 72 bin lira öder. 16 hasarlı araç; ödenecek toplam tutar 72 bin lira! Sigortacılarla konuştum, kaza görüntülerine bakarak maddi zararın 700-800 bin liranın üzerinde olduğunu söylediler.
SİGORTA TAMAMINI KARŞILAMAZ
Peki, ne olacak? En basit anlatımıyla; bu kaza için bir masa oluşturulacak, araçları zarar görenler bu masaya başvuracak, trafik sigortası 72 bin lirayı eşit dağıtacak. Üzeri mi? Araçları zarar görenler otobüsün sahibinden zararlarını talep edecek. Kaba bir hesapla otobüsün sahibi ya da işleteni bu kazadan dolayı cebinden 700 bin lira ödemek zorunda kalacak. Bu rakam bir milyon liraya bile çıkabilir. Tahmin edeceğiniz üzere otobüsün sahibi ödemek istemeyecektir ya da ‘param yok’ diyecektir; olay hukuka yansıyacaktır. Geçmiş deneyimlerime istinaden de dava bir-iki yıl sürer, araçları zarar görenler de davanın sonucunu bekler.
Şimdi anladınız mı, ‘nasıl olsa sigorta var, karşılar’ deyip, sigortanın arkasına sığınmak, her kaza için geçerli değil. O yüzden hep söylüyorum, bir kere daha söylüyorum, otobüs, kamyon gibi ağır araçların işletenlerinin şoför seçerken dikkat etmeleri ve araçlarındaki bakımı ihmal etmemeleri gerekiyor. Yoksa bedeli ağır oluyor.
Şimdi diyeceksiniz ki, ‘bu kazalar her zaman olabilir, yok mu bunun çözümü?’. Var aslında. İhtiyari mali mesuliyet adı altında bir sigorta var. Genellikle kasko sigortası ile birlikte veriliyor ve sigortanın limitlerini aşan kazalarda aşan tutarı ve maddi, manevi, hukuki tüm zararları karşılıyor. Bazı şirketler, bu sigortayı, kaskodan bağımsız olarak da verebiliyor. Öğrendim; fiyatı ise, 150-200 lira arasında. Eğer Beyazıt’taki kazada, halk otobüsünün bu sigortası olsaydı, tüm zararı karşılayacaktı.
Paylaş