Paylaş
Kamu yönetimi elinden gelen gayreti kendi çapında gösteriyor. Önemli olan bizlerin bu konuda ne kadar bilinçli olduğu. Bana göre, Marmara depreminden sonra başlatılan en önemli çalışma, deprem sigortası uygulaması. Neden önemli? Depreme dayanıklı bina, kentsel dönüşüm hepsi tamam da toplam 16 milyon konutun 10 milyona yakını 1999’dan önce yapılmış. Bizim 10 milyonluk bir konut stoğumuz var ve bunun ne kadarının depreme dayanıklı olduğu bilinmiyor.
Bugüne baktığımızda 16 milyon konutun yüzde 37’si depreme karşı sigortalandı. Bana göre bu da başarı. ‘Nesi başarı’ derseniz; Marmara depreminden önce 300 bin konutun sigortalı olduğunu düşünürseniz, 6,5 milyon konutun sigortalanması gerçekten büyük başarı.
Eminim birileri, ‘kardeşim tapu, elektrik, su ve kredi işlemlerinde zorunlu tutarsan elbette bu kadar sigortalı olur’ diyecektir. Temel sorun da burada. Bu yanlış zihniyetten dolayı sigorta yaptıranların bir kısmı sigortasını yenilemiyor. Zorunluluğu, elektriği, suyu, tapuyu bir kenara koydum, özellikle de konutunun güvenliğinden şüphe duyan 10 milyon konut sahibi için söylüyorum; olası büyük bir depremde, zorunlu deprem sigortasından başka konutun yıkılma riskine karşı, yerine yenisini koyabilecek başka bir sistem ya da alternatif bir uygulama var mı? Tek uygulama deprem sigortası.
ZORUNLU DEPREM SİGORTASI
‘Benim on tane evim var, bir-iki tanesi yıkılsa fark etmez’ ya da ‘param çok yenisini alırım’ diyorsanız, o başka. ‘Devlet nasılsa yardım eder, konut yapar’ diyorsanız; işte, orada durun. İstanbul’da beklenen büyük deprem için üretilen senaryo, 50 bin binanın tamamen yıkılacağı, 150 bin konutun da ağır hasar göreceği. Devlet, 150 bin konutu biranda nasıl yapar o tarafını bilemem. Velev ki yaptı, bu konutları bedava dağıtmıyor, uzun vadeli kredi ile veriyor. Evsiz kalıp da 40-50 yaşından sonra, 10 sene, 15 sene daha konut kredisi ödemeye razıysanız, diyecek sözüm yok.
Yine birileri, ‘iyi söylüyorsun da benim evin değeri 300 bin, sigorta ödüyor 130 bin, nasıl yerine yenisi konuyormuş?’ diyecektir. ‘Arkadaş arsa senin ya da hissen var, pahalı olan arsa, sigorta ise sadece evin yeniden inşa bedelini ödüyor’ u geçtim ve bunu da bilmediğini varsaydım. Velev ki, sigorta 130 bin lira ödüyor; var mı depremden sonra sana 130 bin lira verecek başka bir sistem? O da yoksa 300 bin liralık evin gitti. Varsa, hiç olmazsa 130 bin lira cebine koydun, eksiğin 170 bin lira, daha ne istiyorsun.
DEVLET BABA ZİHNİYETİ BİTTİ
Kimse alınmasın ama bence bunların hepsi boş lakırdı ve bahane. Eğer konu deprem ve deprem sigortası ise asıl sorulması gereken soru, beklenen İstanbul depreminde bu kadar büyüklükteki bir hasar sigortadan karşılanabilir mi?
Küçük bir araştırma yaptım. Durum şu: Doğal Afet Sigortaları Kurumu’nun (DASK), bir depremde toplam hasar ödeme gücü, 11 milyar TL’nin üzerinde. Peki, bu ne anlama geliyor? DASK’ın bugüne kadar irili ufaklı depremlerde toplam 158 milyon TL hasar ödediği ve bunun da 121 milyonunu Van depreminde ödediğini hesaba katarsanız, 11 milyar TL’nin ne anlama geldiğini varın siz hesaplayın. Ayrıca, bu rakam, tek bir depremde ödenecek hasar; ikinci bir deprem olursa yine aynı rakamı ödeyebilecek şekilde bir sistem kurgulanmış.
Son olarak şunu da belirteyim. Artık, devlet kapısında el açma, ‘nerede bu devlet’ diye ağlayıp inleme devri kapandı. Politikacılar da oy toplama uğruna afetlerde, ‘devlet baba yanınızda, yaralarınızı saracak’ tarzı politikanın yarar değil, aksine zarar getirdiğini; ekonomide oluşan deliğin kapanabilmesi için yıllarca konan vergilerin halkı bezdirdiğini gördü ve popülist politikadan çark etti. Devir artık, vatandaşın bilinçlenip, kendi malını kendi koruması gerektiği ve bunun için de devletin bazı sistemleri uygulamaya soktuğu devir. Daha açık bir anlatımla, yarın büyük bir deprem olur ve ‘devlet baba yardım etsin’ dediğinizde, ‘sigorta uygulaması çıkardık, yaptırmadınız mı?’ cevabını alırsanız, dizinizi dövmeyin.
Paylaş