Kemal Kılıçdaroğlu, Antalya’da zarar gören seralar hakkında yanlış bilgilendirilmiş
Paylaş
LinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun, geçen salı, Meclis’teki Grup Toplantısı’nda yaptığı konuşmayı televizyondan dinledim.
Kılıçdaroğlu, konuşmasında, Antalya’daki sel baskınından bahsederken, önemli bir noktaya değindi. Aynen sizlerle de paylaşayım: “Aksu’da sel felaketi sonrası seralara gittik. İncelemelerde bulunduk. Tarım sigortası yaptıran kaç kişi vardır dedim, yüzde 20 dediler. Neden yaptırmadınız diye sorduğumda, ek koşullar var onları yerine getiremediklerini söylediler. Onlara söz verdiğim için buradan dile getiriyorum. Tarım sigortasını getireceğiz.”
Kemal Kılıçdaroğlu’nun söyledikleri dikkatimi çekti. Küçük bir araştırma yaptım. Onu da sizlerle paylaşacağım. Ama önce bir noktanın altını çizeyim.
Kemal Kılıçdaroğlu’nu, SSK Genel Müdürlüğü döneminden tanırım. Açıkça söyleyebilirim ki Kılıçdaroğlu, bu ülkede özel sigortacılığı bilen sayılı isimlerden biridir. O nedenle, Grup Toplantısı’ndaki söylemini garipsedim. Neden diyecek olursanız. Konuyu, seçim malzemesi haline getirmesini ve bunun üzerinden popülizm yapmasını garipsedim. Garipsediğim bir husus daha var. O da, Kemal Kılıçdaroğlu’nun, konuyu sormadan, soruşturmadan gündeme getirmesi. Bu seralar neden sigortalanmamış? Kim sigortalamamış? Gerçekten de sigortaları yok mu?
Orman arazisine sera yapmışlar
İşin doğrusunu anlatayım. Antalya’nın Aksu ilçesinde -ki, burası sera bölgesi- şiddetli yağış ve dolu nedeniyle, hemen hemen tüm seralar zarar gördü.
Anlayacağınız üretici perişan halde.
Doğrudur, bu seraların büyük bir kısmı sigortalı değil. Niye, değil? Kemal Kılıçdaroğlu, konuşmasında ‘gerekli koşullar yerine getirilemediği için’ diyor ya. O koşulun ne olduğunu ben söyleyeyim. Seraların büyük bir çoğunluğu orman arazisine yapılmış da ondan. Yani, tapusu kişiye ait değil. Orman arazisi olunca ne oluyor? O serayı, oraya yasal olmadan kuran üretici ‘çiftçi kayıt sistemine’ üye olamıyor. Üye olamayınca da kısa adı TARSİM olan, devlet destekli tarım sigortasından yararlanamıyor. Daha açık bir anlatımla, primin yarısını çiftçinin yarısını da devletin ödediği sigortayı yaptıramıyor. Aksu ilçesindeki seraların büyük kısmının sigortasız olmasının nedeni budur. Oysa tapusu ve kaydı olan sigortasını yaptırmış. Şu sıralarda da TARSİM’den hasarını almayı bekliyor. Öğrendiğime göre, bu şekilde 200 seradan TARSİM’e hasar ihbarı gelmiş. Yaptığım araştırmadan şunu da öğrendim. Aksu ilçesinde orman arazisine sera kuranlar, devlet destekli tarım sigortasını yaptıramamış ama başta Ziraat Sigorta olmak üzere birkaç sigorta şirketinden farklı bir tarım sigortası satın almışlar. Nitekim, serası zarar gören iki bine yakın üretici bu şirketlere hasar ihbarında bulunmuş.
Sigorta mı, devlet yardımı mı?
Demek ki, neymiş. Kendi arazisine sera kuran, kayıt altına giren devlet destekli tarım sigortasını yaptırmış. Orman arazisine konuşlananlardan bir kısmı ise özel sigorta satın almış. İşte, Aksu’da yaşanan ve CHP’nin Grup Toplantısı’na da konu olan olayın gerçeği böyle.
Hazır yeri gelmişken devlet destekli tarım sigortası ile ilgili bir-iki söz söyleyeyim. Bana göre kimse, ‘şöyle yapacağız, böyle edeceğiz’, ‘çiftçi için kolaylaştıracağız’ falan demesin. Çünkü, son dönemde; kimi ürünlerde sigorta priminin üçte ikisini devletin karşılaması, çiçeklenmenin bile sigorta kapsamına alınması gibi devlet destekli tarım sigortasına öyle uygulamalar getirildi ki, bana göre bu iş sigorta olmaktan çıktı. Devletin çiftçiye yardımına döndü. Bir anlamda tarım sigortası ile çiftçi sübvanse edilir hale geldi. Bundan daha fazla esnetilmeye kalkılırsa bir yerde sistem tıkanır.