Paylaş
Doğru bir tespit, çünkü yıllardır bu şirketler, bankalar gibi reel sektörü fonlayıp, aynı hizmeti sunmalarına karşın aynı vergi uygulamasına tabi değiller. Evet, bu bir sorun ve çözülmeli ama bana göre leasing ve faktoring şirketlerinin, özellikle de faktoringin çok daha büyük bir sorunu var.
Lafı fazla uzatmadan bir okuyucumdan gelen elektronik postayı sizlerle paylaşayım ki, durumun vahametini anlayın. Okuyucum, hem üretim hem de ihracat yapan bir işletmenin sahibi, yani KOBİ. Özetle şöyle yazıyor: “Yıllardır bankalarla çalışırım. Sorun yaşamadım, yaşatmadım. Son dönemde bankaların yanında, ihracatta faktoring sistemini kullanmaya başladım, faydasını da gördüm. Sonrasında ihracatın dışında da çalışmaya devam etmek istedim ama hem şirket danışmanları hem de muhasebecim, beni uyardılar. Neden diye sordum. Meğer bir şirket faktoring ile çalışmaya başlamışsa, zora düşmüş demekmiş ve bankalar da artık o şirketle çalışmıyor anlamına geliyormuş. Piyasada böyle bir algı varmış. Bunu belirleyen de Bankalar Birliği’ne bağlı Risk Merkezi’ymiş. Faktoring ile çalışsam mı, çalışmasam mı, ne yapacağımı bilemedim, biraz da korktum.”
RİSK MERKEZİ’NİN YANLIŞI MI?
Açıkçası okuyucudan duyana kadar ben de piyasalarda böyle bir algı olduğunun bilmiyordum. Biraz araştırdım, gerçekten de ortada bir algı sorunu var. Şöyle anlatayım: İster bankalardan kredi kullansın, ister faktoring sisteminden yararlansın, ister leasing ile makine-ekipman kiralasın; tüm şirketlerin finansal hareketleri, Bankalar Birliği bünyesindeki Risk Merkezi’nde toplanıyor. Hangi şirketin ne kadar kredi limiti var, o ay içinde ne kadar kredi kullandı, borcunu ödüyor mu, bu bilgiler Merkez’e geliyor ve bu merkezden, finans kurumlarının kullanımına sunuluyor. Ve bir şirketin kredi durumunu da tüm finans şirketleri görüyor. Buraya kadar sorun yok.
Sorun, Risk Merkezi’nin, şirketlerin o ayki finansal durumunu göstermek için bazı kodlar kullanması. Biraz teknik bir konu olacak ama en basit haliyle anlatayım. Örneğin, bankadan kredi kullanan KOBİ’nin kodu, Risk Merkezi’nde 100 olarak geçiyor. Borcunu ödemeyen işletmeye ise 300 kodu verilmiş. Faktoring şirketiyle çalışan, daha doğrusu faktoringden kredi kullanımının kodu ise 700 ve faktoring işlemleri, Merkez’in sıralamasında en altta yer alıyor. İşte, sorun da burada. Bunlar sadece yapılan işlemlerin koduyken, maalesef piyasada kredi notu gibi algılanıyor ya da birileri tarafından böyle lanse ediliyor. Hal böyle olunca da faktoring ile çalışan şirket; sanki bankalardan ümidi kesmiş, sıkıntı yaşayan, borcunu ödeyemeyen, son çare faktoringe sarılmış imajı verilmeye çalışılıyor. Adeta kara liste sopası gösteriliyor. Hele ki, Anadolu’da; bir şirket faktoring ile çalışıyorsa kesin zora düşmüştür havası yaratılıyor.
BDDK, MÜDAHALE ETMELİ
Peki, böyle mi? Bu vesile ile okuyucumun sorduğu soruya da cevap vereyim. Belki bundan 15 sene önce, yasa yokken ve faktoring şirketleri Bankacılık Düzenleme Denetleme Kurumu’na (BDDK) bağlanmamışken, bazı yanlışlar yapıldı ama bugün böyle bir şey yok.
Kısa bir bilgi vereyim ki, daha net anlaşılsın. Bugün 100 binin üzerinde şirket, faktoring ile çalışıyor ve kredi hacminin yüzde 20’si ihracatçılara gidiyor. İhracatın finansmanının yüzde 8.3’ünü de faktoring sektörü finanse ediyor. Ne mi demek istiyorum? Eğer yaratılmaya çalışılan algı doğru olsaydı 100 şirket ve ihracat yapanlar zor durumda demekti. Şunu da söyleyeyim. İsimlerini veremeyeceğim binlerce koca koca şirketler, faktoring ile çalışıyor ve bankalar da bu şirketlerle çalışabilmek için kıyasıya rekabet ediyor.
Bence asıl haksız rekabet budur ve BDDK da bu duruma biran önce müdahale etmelidir. Yani, Risk Merkezi’nin, bazı kodlar koyarak kafa karıştırmasının ve bu yöntemle spekülasyon yaratılmasının önüne geçilmesi gerekiyor. Bir işletme bankadan kredi de kullanabilir, faktoringten de yararlanabilir, makine alımını kredi ile değil leasing ile de yapabilir. Bu işlemleri bir takım kodlarla kategorize etmeye gerek yok.
Paylaş