Hastanesiz bir sağlık sistemine mi geçiliyor?

Kısa adı OHSAD olan Özel Hastaneler ve Sağlık Kuruluşları Derneği, her sene, başta kamu olmak üzere sağlık sektöründeki tam paydaşların katıldığı ve sorunların masaya yatırılıp, çözüm önerilerinin sıralandığı ‘Sağlıkta Ortak Çözüm’ adı altında kurultay düzenler. Beni de davet ederler ve fırsat buldukça da sağlık alanındaki gelişmeleri takip edebilmek için kurultaylara katılırım.

Haberin Devamı

Geçen sene, pandemi nedeniyle kurultay dijital ortamda yapıldı. Bu sene ise 23-26 Mart tarihleri arasında fiziki olarak, Antalya’da, gerçekleştiriliyor. Toplantıya ben de katılacağım, hatta cuma günü kurultaydaki bir toplantının da moderatörlüğünü yapacağım. Sağlıkta Ortak Çözüm Kurultayı’na bu sene iki önemli konu damgasını vuracağı benziyor. Biri sağlıkta insan gücü, diğeri ise sağlıkta dijitalleşme. Dijitalleşme öyle bir konu ki, yakın gelecekte, hastaneler olacak mı, olmayacak mı tartışmasına kadar gidiyor. Nitekim geçtiğimiz ay sağlık kurumlarının uzun zamandır beklediği uzaktan sağlık hizmeti verebilmelerine imkan tanıyan düzenleme de yapıldı ve uzaktan sağlık hizmetinin sınırları çizildi. Kurultay öncesi, OHSAD Başkanı Dr. Reşat Bahat ile sohbet ettik. Bahat, sağlıkta, dijitalleşme konusunda Türkiye’nin, dünyanın en iyi ülkelerinden biri olduğunu vurguluyor. Sağlık Bakanlığı ile İngiltere arasındaki işbirliği toplantısında bürokratların Türkiye’deki sisteme hayran kaldıklarını hatırlatan Bahat, “Sağlık Bakanlığı’nın sistemine, e-nabız uygulamasına, özel hastanelerle kurulan dijital altyapıya adeta hayran kaldılar. Bir de dijital sisteme çok uyumlu bir personel yapımız var. Bunu daha da ileri götürmek gerekiyor. Uzaktan sağlık hizmetine yönelik düzenleme de bu noktada önemli” diyor.

Haberin Devamı

SAĞLIKTA PLAN BÜYÜK

Reşat Bahat, hastanelerin bugünkü şekliyle olmayacağını, biçim değiştireceğini ve 10 yıl sonra hastanelerin verdikleri hizmetlerin yüzde 40’ını dijital ortamda vereceğini söylüyor. Sağlık hizmetlerinin önemli bir kısmının da yine dijital ortamda yurtdışına verileceğini belirten Bahat, “Biz işimizi iyi yapamazsak, vatandaşımız bu hizmetin yüzde 40’ını yurtdışından alıyor olacak. Şimdiden plan büyük ve şimdiden konuşmamız lazım” diyor. Reşat Bahat, hastanelerin artık bugünkü halinden uzaklaşması gerektiğine de değiniyor ve şunları söylüyor: “Vatandaşlar basit sağlık problemleri için hastanelere gitmek zorunda değil. Hastaneler ve doktorlar birer sosyalleşme aracı da değil. Bunlara ihtiyacı olanların ulaşması lazım. Mesela başka değişiklikler de olacak. Bazı uzmanlık alanları muhtemelen çok evrilecek. Bu kadar patoloğa belki ihtiyacımız kalmayacak. Bu kadar biyokimyacıya, dahiliyeciye ihtiyacımız kalmayacak ama bu arkadaşlarımız da başka alanlarda olacak ya da kendi alanlarında çok daha farklı yetkinlikler geliştirecekler. Her şeyden önce yeni insan kaynağının mutlaka bu sisteme katılması lazım.”

Haberin Devamı

TAZMİNAT SORUNU

Son günlerin en çok tartışılan konusu da sağlıkta insan kaynağı. Reşat Bahat ile bu konuda da sohbet ettik ki, Sağlık Kurultayı’nın ana başlık konularından biri de bu. Tüm sağlık sistemi ve özellikle pandemide oluşan sağlık yükü bir milyon sağlık çalışanı ile yürütüldü ve yürütülmeye devam ediyor. Bahat, bu sayının çok az olduğunu savunuyor ve en az 2.5 milyona çıkması gerektiğini vurgulayarak, “Türkiye sağlıkta problemlerini gayri safi milli hasılanın sadece yüzde 4.2’sini ilaç dahil sağlığa yatırım yaparak çözüyor. Buralarda tehlikeler ve tehditler var” diyor. Konu sağlık çalışanı olunca, Reşat Bahat önemli bir noktaya, belki de bugüne kadar pek de gündeme gelmeyen bir noktaya değiniyor. O da, hekimlerin ödemek durumda oldukları tazminatlar. Hekimlerin ve sağlık çalışanların son dönemde çok büyük tazminatlar ödemeye başladıklarını ifade eden Bahat, şunları söylüyor: “Öyle ki, hekimlerimiz, meslek hayatları boyunca kazandığı paranın çok daha fazlasını bir tek hatayla, hekim hatası bile olmayan konularda tazminat olarak ödemek zorunda kaldı ya da işlerini bu korku ile yapmaya başladı. Bu tazminatlar Avrupa’nın birçok ülkesinde yok, olanlarda da kamu tarafından finanse ediliyor. Türkiye’de de böyle bir model, en azından kamu hastanelerinde tartışılmaya başlandı.”

 

Yazarın Tüm Yazıları