Paylaş
Vatandaş, 100 lira ya da 150 liralık küçük tasarruflarını değerlendirip, ikinci bir emekliliğe hak kazansın diye, 13 yıl önce doğru bir sistem kurgulandı. Üç yıl önce de devlet, ülkenin tasarrufları artsın diye sisteme katkı yapma kararı aldı. Devlet katkısı rüzgarını da arkasına alan emeklilik şirketleri, daha çok vatandaşı sisteme dahil edebilmek için gaza bastı ve bugün 6 milyondan fazla kişi sisteme girdi.Buraya kadar güzel. Peki, sorun nerede? Aslını isterseniz bireysel emeklilik, kişilerin birikimlerini, kendilerinin seçtiği fonlarda değerlendirdiği tasarruf sistemi. Sorun da burada.
VATANDAŞ YATIRIM UZMANI MI?
Daha açık şöyle anlatayım: Emeklilik şirketleri, içinde faiz, döviz, hisse senedi, eurobond, kıymetli maden gibi yatırım araçlarından oluşan onlarca fonu; bireysel emekliliğe girecek vatandaşın önüne koyup, ‘bu birikimler senin paran, sen yöneteceksin, bu fonlardan birini seç’ diyor. Amacı tasarruf olan ve eurobon, kıymetli maden nedir bilmeyen vatandaş da haliyle, ‘ben bunlardan anlamam hangi fonu seçeyim’ diye sorduğunda; aldığı cevap, ‘siz seçeceksiniz’ oluyor. Çünkü emeklilik şirketlerinin, ‘şu fona yatırın’ demesi, kanunen yasak. Hal böyle olunca, yatırım deyince hayatı boyunca tek bilgisi faiz ve altın olan vatandaş da, ‘aman birikimim kaybolmasın, hangisi faiz içeriyorsa o fondan bana veriver’ deyip, tercihini yapıyor. Hiçbir tercih yapamayan da otomatik standart fona bağlanıyor.Nitekim bireysel emekliliğe girenlerin yüzde 90’a yakının seçtiği fonlar; esnek, kamu borçlanma, likit, standart fonlardan; yani, TL’ye yatırım yapan, faiz getirisi içeren, biraz da içinde hisse senedi barındıran risksiz, sabit getirili fonlardan oluşuyor. Ne mi demek istiyorum? Enflasyon, faiz, döviz gibi faktörlere göre TL’nin değeri artarsa emeklilik fonlarının getirisi artıyor, düşerse birikimler eriyor demek istiyorum. Peki, sorumlu kim? Emeklilik mi, fon yönetim şirketleri mi? Hayır, vatandaş hangi fonu seçmişse onlar da onu yönetiyor. Hiçbirinin elinde sihirli değnek yok. Vatandaş mı? Hayır, nereye, nasıl yatırım yapacağını, hatta yatırım enstrümanlarının ne olduğunu bile bilmiyor. Kamu mu? Hayır, vatandaşın birikimlerini koruyan bir sistem kurmuş.
DEVLET KATKISI NEDEN ERİYOR?
Bir de yine son dönemde devlet katkısının değerlendirildiği fonların bile değer kaybettiği tartışması var. Ona da değineyim. Devlet katkısının hangi yatırım araçlarında değerlendirileceği, devlet tarafından belirlenmiş. TL cinsinden borçlanma araçlarında, TL cinsinden mevduatta ve biraz da hisse senetlerinde. Anlayacağınız yine aynı sorun. İşin ilginci, yatırım araçlarını devlet belirleyip, sınırlıyor ama getiri olmayınca kızıyor.Diyeceğim o ki, istediğiniz kadar kızın, istediğiniz kadar fon giderlerini aşağıya çekin sistemin getiri sarmalından çıkması zor. Oysa bugün yapılan, devlet katkısı argümanını kullanıp, sisteme çok sayıda kişiyi katmak. Önemli olan ise bence kişileri sistemde tutmak. Bu da getiriler ile olur.Çözüm yok mu? Birincisi; sisteme giren kişilere, nereye, nasıl yatırım yapacakları konusunda danışmanlık hizmetinin önünün açılması gerekiyor. Yani, uzman emeklilik satışçıları, vatandaşı hem bilgilendirecek hem yönlendirecek. Eminim birileri, ‘ya yanlış yönlendirme olup da kişilerin birikimleri zarar görürse’ diyecektir. Bugünkü durum çok mu farklı? İkincisi, fonlara performans kriteri getirilecek. Yani, fonu iyi yönetip, yüksek getiri sağlayan daha yüksek kesinti yapacak, düşük getiri sağlayan daha az kesinti yapacak, belki de hiç yapmayacak. Üçüncü ve en önemlisi, vatandaş bilgilendirilecek.
Paylaş