Paylaş
“Sayın Doğan, dedem vefat ettikten sonra babama mirastan 60 bin lira pay düştü. Bu parayı iki göz bir ev almak için peşinat olarak yatırdı. Kalan 140 bin lira için de 48 ay vadeli kredi aldı. Banka şubesindeki kişi babamın çok yakın tanıdığıydı. Sigorta yaptıralım mı diye sormuş, babam da bin 500 lira sigorta primi ödememek için istememiş.
Sigortasız kredi verilmiş. Babamı 4 ay önce kalp krizinden kaybettik. Kredinin sekizinci taksitini yeni ödemişti. Banka, iki ay müddet tanıdı. Ya krediyi üstlenecekmişiz ya da evi elimizden alacaklarmış. 22 yaşındayım. Okuyorum aynı zamanda çalışıp, harçlığımı çıkarıyorum, babama yük olmuyordum. Kardeşim 8 yaşında. Annem çalışmıyor. Biz bu krediyi ödeyemeyiz. Sordum, bazıları sigorta yapılması zorunlu dedi, bazıları zorunluluk yok dedi. Biz ne yapabiliriz?”
Cevabı herkes okusun. Maalesef, hayat sigortası olmadığından yapacak bir şey yok. Genç dostum, üzülerek söylüyorum, ya borcu üstleneceksiniz ya da banka evi elinizden alacak.
SİGORTA ZORUNLULUĞU KALKTI
Neden bunu yazı konusu yaptım? İki hafta önce, Tüketici Kredisi Sözleşmeleri Yönetmeliği uygulamaya girdi ve tüketicilerin korunması için birçok yeni düzenleme başladı. Bunların başında da sigorta ile ilgili düzenlemeler geliyor.
Peki, neler değişi? Özetle, kredi kullanırken bankalar, başta hayat sigortası olmak üzere hiçbir sigorta ürününü zorunlu olarak yapamayacaklar, ‘sigorta yaptırmak zorundasın’ diyemeyecekler. Ancak tüketici isterse sigorta yapılacak ve sigorta şirketini de tüketici seçecek.
Yani, vatandaş, kredi alırken sigorta istiyorsa, istediği şirketten poliçeyi alıp, bankaya verecek; bankada bu poliçeyi kabul edecek.
Bunlar, tüketici derneklerinin de yıllardır şikayet ettikleri, ‘bu işe el atılsın sigorta, masrafı arttırıyor, zorunlu olmasın’ dedikleri konulardı. Düzenleme yapıldı, şikayetçi olanlar rahatladı. Peki, genç okuyucum gibi olanlar, yani kredi esnasında sigorta yaptırmayan, olası bir riskte de borç ödenmeyip, evine el konanların durumu ne olacak? Var mı buna bir cevabınız? Şimdi eminim birileri, ‘yasaklanmadı ya isteyen yaptırır’ diyecektir.
Öyle olmuyor işte; yaptırmıyorlar. Krediyi alırken, ileriyi düşünmüyorlar, sigortaya bin lira, bin 500 lira ödemek istemiyorlar. Bir şey olduğunda da sıkıntıyı geride kalanlar çekiyor. Yukarıda verdiğim örnekte olduğu gibi.Bu satırları okuyan kimileri de, ‘birkaç münferit olaydan bahsediyorsun’ diyecektir. O da öyle değil işte. Sordum, sigorta şirketleri sadece son bir yılda, kredi borcu sürerken vefat edenlerin yakınlarına 400 milyon (eski parayla 400 trilyon) liraya yakın tazminat ödemiş.
Bunun karşılığında da 80 bin kişinin yakınları kredi borcunu ödemekten kurtulmuş; borç, sigorta şirketleri tarafından bankalara ödenmiş. Şimdi soruyorum; hangi aklıselim insan, böyle bir uygulamaya, ‘tüketici aleyhine’ deyip, karşı çıkar.
Sigorta zorunluluğu kalktı ya, bundan sonra ne olacak, size söyleyeyim. Bilinçli olup da, ‘bana bir şey olursa, geride kalanlar mağdur olmasın’ diyenler, kredi kullanırken sigortayı yaptıracak. Ancak çoğunluk, ‘dünya kadar borcun altına imza attım, fazladan ödeyecek param yok’ deyip, yaptırmayacak.
Sonra da yüzbinlerce kişi mağdur olacak. Açıkça söyleyeyim, bunun vebali de bu uygulama değişsin diyenlerin boynunadır.
Son olarak okuyuculara bir tavsiyede bulunayım. Belki, tüketici kredisi alırken hayat sigortası ya da işsizlik sigortası yaptırmaya gerek olmayabilir.
Ancak uzun vadeli, özellikle de konut ya da araç kredi kullanıyorsanız, geride kalanları düşünüp, hayat sigortasını yaptırın. İlla da kredi kullandığınız bankadan yaptırmak zorunda değilsiniz, başka yerden de yaptırabilirsiniz, ama yaptırın.
Paylaş