Bu köşede biz anneler, daha çok birbirimizle ilgilenir durumdayız. Çocuklarımızla ilgili bir şeyler paylaşmaya çalışıyoruz. Arada bir anneanneleri, babaanneleri, dedeleri de karıştırıyoruz ama babaları biraz ihmal ediyoruz sanırım.
Türkiye’de yeni bir dergi çıkmaya başladı: Adı Men’s Health. Erkekler için sağlık ve yaşam dergisi olarak özetleyebiliriz. Biz dergi işinde olan insanlar, bu derginin önemini bilir. Ama ben, siz annelere de evlerine bu dergiyi almalarını öneririm. Çünkü yakışıklı erkek resimlerinin yanı sıra, ciddi bilgiler var dergide.
Mesela, çocuk sahibi olduktan sonra hayatımızda ciddi anlamda değişikliğe uğrayan konulardan birisi de uyku. Biz anneler uykusuzluktan yakınırız; koltuklarda sızar kalırız. Ama sabahları dimdik ayaktayızdır. Peki ya babalar? Hemen bilgi vermeye başlayalım: Ortalama bir erkek, ömrünün 25 yılını uyuyarak harcıyor. Ortalama yetişkin bir erkeğin her gün ihtiyacı olan uyku süresi ise 7-8 saat.
Konuya girelim... Bebekleri ağladığında uyanmayan babaların oranı yüzde 66, asla yardım için kalkmayanların oranı ise yüzde 20. İşte olayımız! Evet devam edelim...
Uykusunu almak için erkeklerin yaptıkları: Hafta sonları geç saatlere kadar yatakta kalmak, yani çok uyumak. Oysa kadınlar hafta boyunca erken yatarak bunu hallediyor. Zaten biz anneler için koltukta sızmanın kibarcası bu cümle oluyor sanırım. Ve evet, bu da önemli: Ortalama bir erkek her gün 8.4 saat uyuyor. Eğer erkeğin 5 yaş altında çocukları varsa günde ortalama 7.9, altı ve on yaş arasında çocukları varsa 8, on bir ve on beş yaş arası çocukları varsa 8.1 saat uyuyormuş.
Türkiye’de 35 yaşını aşmış erkeklerin horlama oranı yüzde 35, 60 yaşındakilerde ise yüzde 60.
Demek ki çocuklar büyüdükçe rahatlıyoruz.
Peki, uykusuzluğa ne sebep oluyor dersiniz? Erkekleri geceleri uykusundan eden sorunların başında iş endişesi geliyor. Diğer nedenler ise: Para endişesi, çocukları için endişelenmek, sağlık problemleri ve kişisel ilişkileri için endişelenmek.
Bunlar da ekstralar: Konumuzla hiç alakası yok ama bilginiz olsun dedim! Yazları çıplak uyuyan erkeklerin oranı yüzde 51, kışın yüzde 29. Bir erkeğin akşamları partneri tarafından uyutulmamasındaki temel neden, partnerinin huzursuz olması. Diğer nedenler ise partnerinin horlaması, yorganı kendine çekmesi, çok ateşli ve cezbedici olması.
Yeni yeni yerler anneleri mutlu eder
Özellikle bebeği veya küçük yaşta çocuğu olan annelere haberlerim var. Geçtiğimiz aylarda yeni bir yer açıldı. Burası çocukları ve bebekleri sporla tanıştıran bir yer. My Gym’de, 6 haftalık bebekten 13 yaşına kadar farklı yaş grubundaki çocuklar için hazırlanan fitness programları var. Küçük yaştan itibaren çocuklara, sporu sevdirmeyi ve sporu yaşam biçimi olarak benimsetmeyi hedefliyor. Oyun, jimnastik, kardio, dans, müzik ve kuklalar ile birlikte sporu eğlenceye dönüştüren My Gym ile çocuklar, oyun oynadıklarını düşünürken sporla tanışıp, sporu sevmeye başlıyorlar. Streching, jimnastik ve diğer aktiviteler ile de tüm kas gruplarını ve hareket yeteneklerini geliştiriyorlar. Denge ve esneklik kazanıyorlar. Rekabetin olmadığı bir ortamda birlikte başarmak için tasarlanan programlar, çocukların diğer çocuklarla etkili bir iletişim kurmasını sağlıyor. Doktorlar, çocuk gelişimi ve spor uzmanları ve eğitmenleri ile her yaşa uygun şekilde hazırlanan dersler, güvenli ortamı ve özel ekipmanları sayesinde çocukların güven içerisinde eğitilmesine imk n veriyor. Bilgi için 212 347 65 40’ı arayabilirsiniz.
İkinci yer ise bir çeşit gelişim merkezi sayılabilir. Birkaç senedir ülkemizde de şubeler açan, 1976’da Amerika’da doğan ve bugün 30 ülkede 550’yi aşkın merkeziyle faaliyet gösteren Gymboree Play & Music, Kemerburgaz-Göktürk’te açıldı. 0-5 yaş çocuklarının ebeveynleri ile birlikte kendi yaş grubuna uygun derslere katıldıkları, müzik, resim programları ile anne-çocuk jimnastiği, yoga, kardeşli ailelere çözüm ve doğum günü partileri sunuyor. Burası, çocuğun problem çözme, yaratıcı düşünme, özgüven kazanma ve bağımsız olma becerilerini zenginleştirirken, denge, vücut farkındalığı, dokunma, görüş, dil ve dinleme yeteneklerine de katkıda bulunuyor. Ayrıca, erken sosyalleşme ve güvenli, rekabet içermeyen bir ortamda kaliteli oyun zamanı geçirme fırsatı bulan çocuğun, ebeveyni ile de sevgi dolu, keyifli bir birliktelik paylaşması desteklenmiş oluyor. Daha çok bilgi almak isteyenler için: www.gymboreeturkey.com.
Bebeğim sağ olsun ama nasıl?
Sağlık Bakanlığı, AB desteği ile anne ve yenidoğan bebek ölümlerinin azaltılması amacıyla "Bebeğim Sağ Olsun" kampanyasını başlattı. 3 Ekim’de başlayan ve 1.5 ay sürecek "Bebeğim Sağ Olsun" kampanyasında 15-49 yaş grubu kadınlara, eşlerine, aile ve yakın çevrelerine anne ve yenidoğan ölümlerinin azaltılmasına yönelik farkındalık yaratılması hedefleniyor. 2005 yılı Ulusal Anne Ölümleri Çalışması’ndaki sonuçlara göre; Türkiye’de anne ölüm oranı yüz binde 28,5.Yani her yıl 387 anneyi kaybediyoruz.İşin acı kısmı, bu ölümlerin yüzde 62’si önlenebilir nedenlerden meydana geliyor.
Kampanya kapsamında, Sağlık Bakanlığı’nın özel önem atfettiği İstanbul, İzmir, Ankara, Kayseri, Mersin, Şanlıurfa, Diyarbakır, Siirt, Van, Ağrı, Kars, Artvin, Erzurum, Muş, Elazığ’a gezici araç ile gidilecek.
Zeynep Kamil Hastanesi Kadın Doğum Klinik Şefi Opt. Dr. Sadiye Eren, gebeliği süresince hiç sağlık kontrolüne gitmeyen kadınların yarısının evde doğum yaptığını söylüyor, "Her yıl yaşamını yitiren 387 annenin, 140’ı, anne ve ailenin sorunu fark etmemesi nedeniyle ölüyor" diyor. Ankara Numune Hastanesi Kadın Doğum Klinik Şefi Doç. Dr Ferit Saraçoğlu ise doğum öncesi yeterli bakım alma oranının kentlerde yüzde 56, kırsal kesimde yüzde 25,4 olduğunu söylüyor.
GÜVENLİ ANNELİKYAKLAŞIMI NE DEMEK?
Anne ölümleri Güvenli Annelik Yaklaşımı ile önlenebilir. Güvenli Annelik anne ve bebek ölümlerinin ve komplikasyonlarının azaltılmasına yönelik bütüncül bir yaklaşım. Anneye gebelik öncesi, anne ve bebeğe doğum öncesi, doğum ve doğum sonrası bakım ve tedavi hizmetlerinin verilmesi; istenmeyen ve yüksek riskli gebeliklerin önlenmesi; gebelik, doğum ve doğum sonrası komplikasyonların tanımlanması, önlenmesi ve yönetimini kapsıyor. Ayrıca, hem anneye manevi destek olmak hem de erkek katılımını sağlamak için babanın bebek bakımında anneye destek olması sağlanıyor.
ANNE VE BEBEK ÖLÜMLERİ HANGİ DURUMDA ÇOĞALIYOR
20 yaş altı, 35 yaş üstü gebelerde
Doğumlar arasındaki süre 2 yılın altında olursa
Doğum sayısının 4’ü aştığı durumlarda
YÜKSEK RİSKALTINDAKİ GEBELER
Yüksek tansiyonu, kalp, şeker, tiroid, kan hastalığı gibi sistemik hastalıkları olanlar
Çoğul gebelikleri, tekrarlayan düşükleri, erken doğumları olanlar
Kan uyuşmazlığı olanlar
Daha önce sakat bebek doğuranlar
Karnında bebeği ölen gebeler
MUTLAKA BAŞVURUN
Normal gebelik takipleri sırasında şişlik, baş ağrısı, tansiyon yükselmesi, aşırı bulantı, kusma, görme bulanıklığı, karın ağrısı, suyun boşalması, kanama gibi durumlarda derhal bir sağlık kuruluşuna başvurun.
SEZARYENLE DOĞUMDA
AVRUPA’YI ÜÇE KATLIYORUZ
Araştırmalar gebelerin hastaneye gitmemesinin altında sezaryen olma ve kötü muamele korkusunun yattığını göstermekte. Günümüzde doğumların yüzde 48.5’i sezaryenle gerçekleşiyor. Bu gelişmiş ülkelerdeki oranın (yüzde 12-15) çok üzerinde. Dünya Sağlık Örgütü’nün hedefi ise sezaryen oranını yüzde 5-15 arasında tutmak.
SAĞLIKLI GEBELİK İÇİN 4 ADIM
Doğum öncesi kaliteli bakım
Kaliteli gebelik
Kaliteli doğum
Doğum sonrası dönemde kaliteli bakım
Rakamlarla gelen gerçekler
Kampanya için Infakto Research Workshop tarafından bir dizi kamuoyu araştırması yapıldı. Kampanyanın yürütüleceği 15 ilde yapılan araştırmanın örneklemi 15-49 yaş arası 1524 kadını kapsıyor. Görüşmelerin yüzde 66,7’si seçilen illerin il ve ilçe merkezlerindeki mahallelerden oluşan kentsel yerleşimlerde, geri kalan kısmı bu illere bağlı köylerden oluşan kırsal kesimlerde yapılmış:
Kadınların yüzde 8,4’ü çocuk ölümü deneyimi yaşamış. Bu oran Muş’ta yüzde 32, Siirt’te ve Van’da yüzde 25.
Görüşülen 1524 kadından 1084’ü en az bir kere doğum yapmış. Yüzde 20’sinin en son doğum aralıkları iki yıldan az. Bu oran Siirt, Muş, Van ve Şanlıurfa’da yüzde 30’ların üzerinde. Mersin, Ankara, İzmir, İstanbul gibi illerde en son doğum aralığı 2 yıldan az olan kadınların oranının yüzde 10’larda olması gelişmişlik düzeyinin etkisini gösteriyor. Bu oranlar okuma yazma bilmeyenler arasında yüzde 38, ilköğretim mezunlarında yüzde 11, lise mezunlarında ise yüzde 10.
Kırsal kesimlerde ebe ve hemşirelere başvuranlar daha çok (yüzde 31), kentsel alanlarda az (yüzde 17). Yani eğitim düzeyi yükseldikçe ebe veya hemşirelere değil, doktora başvuranların sayısı artıyor.
Çalışmaya katılan kadınların yüzde 35’i devlet hastanesinde, yüzde 17’si ise özel hastanelerde doğum yaptıklarını belirtmişler.
Kırsal kesimlerde evde doğum yaptığını belirtenlerin oranı yüzde 23.
Görüşülen kadınların üçte biri gebelik süresince düzenli sağlık kontrolü yaptırmış. Ancak oranlar şehirlere göre çok değişiyor. İzmir’de üç kadından ikisi gebelik süresince düzenli sağlık kontrolü yaptırırken, bu oran Kars’ta yüzde 3, Şanlıurfa’da yüzde 4 ve Diyarbakır’da yüzde 7.
Düzenli olarak sağlık kontrolüne giden kadınların yüzde 32’si sağlık ocağını, yüzde 27’si devlet ve numune hastanelerini, yüzde 24’ü ise özel hastaneleri tercih ediyor.
Görüşülen kadınların yüzde 25’i AÇSAP merkezlerinden, yüzde 28’i sağlık ocağı görevlilerinden, yüzde 19’u ise devlet hastanelerinden bilgi almışlar.
Görüşülen kişilere göre sağlık kontrolleri sırasında mutlaka yapılması gereken uygulamaların başında bebeğin kalbinin dinlenmesi ve tansiyon kontrolü geliyor.
Katılanların yüzde 70’i gebelerin düzenli aralıklarla bir sağlık görevlisi tarafından kontrol edilmesi gerektiğini düşünmüş.