Erken kalktığımız, kalabalık doğum günü partisinde eğlendiğimiz, akşamına yakın arkadaşlarımızla evde balık yiyip keyif yaptığımız bir gündü.
Oğlum da kalabalığın etkisi ile günün her anını azarak geçirmiş, uyumak için pes etmemişti. Onu yatay pozisyona geçirmenin yollarını arıyordum. Ertesi gün tatil olduğundan erkenden yatağa da sokamıyordum.
Salonda uzanırken birden İngilizce renklerin olduğu şarkı bulma oyunu oynadık: Pink Cadillac, Yellow Submarine, White Wedding’ gibi. (Tabii şarkıları bulan benim, yanlış anlaşılmasın!) Birden nereden aklıma geldi bilmiyorum, Yeni Türkü’nün Maskeli Balo’sundan bahsettim Sinan’a. Beraber misafir, çalışma ve müzik odası olan odaya gidip yatağa girdik. Ona ‘Yeni Türkü’ dinletmeye başladım. Eski, toplama albümünü...
Dinletirken de ağlamaya başladım. Uzun zaman olmuştu bu şarkıları dinlemeyeli. Doğrusunu isterseniz çok fazla Türkçe şarkı dinleyen, yabancı da olsa yavaş şarkı dinleyen duygusal biri olmamışımdır. Ritmik şarkılar her zaman tercihimdir. Dolayısı ile Yeni Türkü dinlerken aklıma gelen bir erkek arkadaş ya da romantizm yoktu. Ama eski arkadaşlarım ve arkadaşlıklarım dağıttı beni. Lise sonlarım, üniversite yıllarım. Arkadaşlarım ile yaşadığımız heyecanların yanı sıra bunları birbirimizle anlatışımız, oturup saatler süren konuşmalarımız, kikirdemelerimiz, her geçen gün hayattan bir şeyler öğrendiğimizi hissetmemiz ve bunu paylaşmamız.
Ve şimdi aradan yıllar geçti de ben bu şarkıları oğlumla dinliyorum ha! Ağladığımı gördü, ona bunun üzüntü ağlaması olmadığını açıkladım, zaten bunu da biliyor artık. Önünde kocaman bir hayat olduğunu anlatmaya başladım ona, arada ‘Olmasa mektubun’ diye de fısıldarken...
İyi arkadaşları olursa hayatın ne kadar daha güzel geçeceğini anlattım. Birisine aşık olunca bu şarkıların kulağına ne kadar farklı geleceğinden bahsettim. Bunun kendi elinde olduğu, ne kadar düzgün olursa o kadar düzgün insanlarla karşılaşabileceğinden anlattım. Aslında çok eğlenebileceğini, benim gerçekten güzel bir geçmişim olduğundan söz ettim. Tabii detay veremedim.
Arada uyuyup uyumadığını da kontrol ediyordum hani! Uyumuştu. Ben CD’yi kapatmadım. Oturup onun horultuları arasında, unuttuğum şarkıları dinleye dinleye bu yazıyı yazdım.
Türk annelerden baba değerlendirmeleri
14 bin üyesi ve günlük 25 bini aşan ziyaretçisi olan www.anneyiz.biz sitesi 10 bin 500 kadına eşlerinin nasıl bir baba olduğunu sordu. Annelerin yüzde 72’si eşlerinin beklediklerinden de iyi bir baba olduğunu belirtti. Böylece sadece işle ilgilendikleri ve çocuk büyütme sorumluluğunu üzerlerine almadıkları düşünülen erkekler rüştlerini ispat etmiş oldular. Ama eşinin onu hayal kırklığına uğrattığını söyleyen anneler de yok değil. Bu haftaki sayfamızı anketten alıntılara ayırdık. Siteye gönderilen cevapların bazısı isim ve soyadıyla, bazısı ise eşini gizli gizli şikayet edenlerin rumuzlarıyla yer aldı...
Ben çalışmaya başlayınca değişti
Benim eşim çok iyi bir baba oldu. Oğlumuzun her şeyiyle ilgilendi. Oğlum doğduğunda 3 yıl çalışmadım, belki o yüzden geceleri kalkmazdı. Şimdi çalışıyorum ve anladım ki çalışan kadına kocasının saygısı daha bir fazla oluyor. Geç vakit eve geliyorum, bakıyorum sofra hazır, çocuğumuz yemeğini yemiş, eşim beni bekliyor. * Kalbim
Eşim benden daha sabırlı
Benim aşkım müthiş bir baba. Eve geldiğimde hem beynen hem de bedenen çok yorgun oluyor, yine de oğlumuzla azar kudurur, onun nazını çeker, oynar ve inanır mısınız, benden daha sabırlı. Oğlum gece çok sık uyanıyor, eşim hem beni hem de oğlumuzu yatıştırır yani kısacası. * Derem Erdoğdu
En azından kızıyla vakit geçiriyor
Kocam öyle herkes gibi eğlenmesini bilmez. Kızımızla oynadıkları oyunlar da farklı, eğlenmeleri de. Kızımızı seviyor ve kendi çaplarında oynuyorlar. En azından vakit geçiriyorlar, arkadaşımın eşi daha bir gün çocuğu ile 1 saat oynamamış. Onu görünce şükrediyorum. * Delikız
Eşimin tembelliğinden ikinci çocuğu istemiyorum
Kızım doğduğundan beri ninesi ve dedesi bizimle yaşıyor. Onlar kızımın etrafında pervane olduğu için eşime fazla iş düşmedi, kızım büyürken ne gece uykusuz kaldı, ne mama yedirdi, ne de altını değiştirdi. Onunla oyun oynamayı da beceremiyor ve öğrenmek gibi bir kaygı da taşımıyor. Ve ben ikinci çocuğu taşıyacak kadar kendimi güçlü hissetmiyorum. Eşimin yaklaşımı beni korkutuyor. Çocukları ile oynayabilen, döke saça yemek yedirip, eğri büğrü de olsa bezini değiştirebilen bir baba olmasını isterdim. * Redemma
Ben söylemeden her şeyi yapar
Her şeyimiz ile yakından ilgilenir. Onat altını kirlettiyse bana söylemeden kendi kendine banyoya girip altını yıkadığı çok olmuştur. Ya da akşam ben yorgunluktan sızıp kaldıysam, önce mama hazırlar, binbir kılığa girerek ona yedirmeyi becerir ve sonra da yatırır. Beni uyandırmaz bile. Bu sadece iki örnek. Çok mutluyum hayatı onunla paylaştığım için. *Nihal Kayışoğlu
Geceleri benimle birlikte kalkar
Annelik içgüdüsü başka bir şey, bunu erkeklerin anlaması ve hissetmesi beklenemez ama eşimin hakkını yiyemem. Oğlumuz gece bir şey istese eşim bana yardımcı olmaya çalışır, mutlaka o da kalkar. Süt hazırlanacaksa ben hazırlarken o Berent ile ilgilenir. Ama ne yaprlarsa yapsınlar, biz kadınlara yetmez, o başka. Hep daha çok isteriz. Napalım, anneyiz biz. *Pınar Yücel
Baba-kız öyle mutlular ki
Eşim beklediğimden daha iyi baba oldu. Nil’in evdeki ilk gecelerinde benimle beraber uyumadı. Kırk günlük olduktan sonra da Nil’i hafta sonları ona bırakıp gitmediğim yer kalmadı. Mamasını yedirir, altını değiştirir, üstünü giydirir. Zaten kızımız da babasını görünce çıldırıyor. * Elif Arslan
Ona kalsa her şeyi benden iyi biliyor
Eşimin yardımlarını ve desteklerini inkar edemem. Besleme ve alt değiştirme hariç her şeyi ile ilgilendi. Üstelik oğlumuz için deli oluyor. Tek sıkıntım işime biraz fazla karışması. Sanki 10 tane doğurmuş da büyütmüş gibi davranıyor. *Çiğdem Levent
Canı isteyince yardım ediyor
Eşimin çocuklarla arası iyiydi ama gene de sabahlara kadar bebek sallayacağını hayal bile edemezdim. Ezgi ile çok eğleniyorlar ama bana yardımcı olması için mutlaka canının istemesi lazım, yoksa yalvarsam mümkün değil bir sey yaptırmak. * Berna
Ben de televizyon seyretmek istiyorum
Eşim berbat bir baba oldu. Çok yorulduğum için bana üzülüyor ama yetmiyor işte. Sadece sevsin, oynasın istiyor; en korkunç kavgalarımızı kızımız hasta olduğunda ediyoruz. Ben de televizyon izlemek istiyorum, ben de kuruyemiş yiyerek yatmak istiyorum. *Holimoli
Kızımıza bakmak için işini bıraktı
Farklı annelik tarzları olduğu gibi farklı babalık tarzları var. Sevecen, kızgın, otoriter, yardımcı, paylaşımcı, fedakar vb... Eşim Murat’ta bu tarzların sentezi var. Selin 4.5 yaşında ve biz sık seyahat eden bir aileyiz. Eşimin yardımları olmasa benim bu seyahatleri göze almama imkan yoktu. Aramızda tarifi yapılmış bir görev dağılımı olmamasına rağmen bir süre sonra bazı işler bir ebeveynin tekeline giriyor. Mesela ben hiç Selin’in tırnaklarını kesmedim. Banyosunu da babası yaptırır. Murat bir dönem İstanbul dışında bir işte çalışıyordu ve Selin buna alışma sürecinde çok rahatsız ve huysuz oldu. Bu şekilde devam edemeyeceği için eşim işi bıraktı ve 3 ay boyunca kızımıza o baktı. İkisi de çok mutluydular. Çocuk dünyaya getirme kararı birlikte veriliyor. Sonrasında da birlikte olmak çok önemli. * Esra Madran
Çikolata kampanyası
Ramazan boyunca İstanbul Nişantaşı’ndaki Swarovski mağazasında toplanan çikolatalar, Küçükyalı Çocuk Esirgeme Kurumu’ndaki çocuklara armağan edilecek. Ramazan boyunca Swarovski’ye çikolata getiren müşterilere alışverişlerinde %10 indirim uygulanıyor.