Zeynep Kasımlıoğlu ve ben bugün sat 13.00-14.00 arasında Lütfi Kırdar'da düzenlenen Çocuk Fuarı'nda olacağız ve meraklı annelerle söyleşimiz olacak. Saat 15.00'te de kitabımı imzalayacağım. Beklerim...
Şimdi, bu aralar çözmem gereken bir durum var. Sinan efendi benim burnumdan getirmeye bayılıyor. Tam sakinleşti, artık büyüdü, her şey daha kolay olacak derken, inanılmaz küçük detaylardan çıkan ciddi prensip çatışmalarına giriyoruz.
Geçen sabah... Ben 03.00 gibi uyumuş, düzeni bozulmasın diye saati 08.00'e kurmuş ve oğlanı her zamanki gibi kaldırmışım. Kahvaltı ediyoruz. Huyunu bildiğim için sordum, 'Yumurtanı kırayım mı'
Evet der gibi yaptı ve hayıra çevirene kadar ben yumurtayı kırdım.
'Ama ben kıracaktım,' diye başlayan kriz benim eski yumurtayı yeniymiş gibi tekrar haşlamama kadar gitti. Onu da başka türlü kıracakmış, olmadı. Baba uyandı, ben salona kaçtım.
Sonra yavaş yavaş sakinleşmeye başladı. Bir süre geçmişti ki 'Yumurtayı ben kıracaktım,' diye yeniden böğürmeye başlayacak gibi oldu.
Kafasını (aklını yani, yanlış anlamayın!) dağıtmak için anam ağladı.
Yine bir gün odasında oynuyoruz. O geç kaldı diye oyuncağın düğmesine ben bastım ve yine kıyamet...
O basacakmış, onun oyuncağıymış, bilerek yapmışım.
Odasında bırakıp gidiyorum, 'Sakinleşince beni çağır, oynamaya devam edelim çünkü bu kadar ağlayan bir çocukla oynayamam,' diyorum. Bu sefer de 'Beni yalnız bıraktın' diye ağlamaya başlıyor.
Yanına gidiyorum, 'Ama ben basacaktım!!!'
Biri beni sakinleştirmeli...
Peki niye benim yanımda bu kadar uzatıyor ya...
Açıkçası bir kapris uğruna birincisi taze taze dururken ikinci yumurtayı haşlamak istemiyorum.
O benim bilgisayarımdaki her düğmeye basabiliyorsa, benim de onun oyuncağının düğmesine basabileceğimi artık anlasın istiyorum.
Sakinleşince anlatmaya da çalışıyorum uzun uzun.
Ama bunları en çok bana yapıyor. Dikkat ettim çam ağacını süslerken babasının peşinde de çok koştu, süsleme malzemelerine çok sardı. Ben içimden 'Şerif, boşuna...' derken baba galip geldi. Evet, Sinan pes etti.
Ve en son olay, televizyon uydu aletinin kartını saklaması...
O kadar tepem attı ki hayatında ilk defa beni bu kadar ciddi kızmış gördü. Daha önce de elli kere yapmamasını tembih ettiğim bir şeyi yapmış, üstelik kartı yok etmişti. Başta ben yapmadım ayaklarına yatsa da yemediğimi anladı ve 'Hatırlamıyorum'a çevirdi. Ben ararken de 'Hatırladım' diye yanıma geldi. DVD player'ı açtı ve içinden kartı çıkardı.
Sinirim o kadar kalkmıştı ki ona çaktırmadan gülmeye başladım. Gelip özür diledi. Ben de hatırladığı için ona teşekkür ettim.
Bana gelen e-postalardan pek çok annenin de aynı sorunu yaşadığını anlıyorum. 16 aylık oğlu olan bir anne de aynı şeyi bana sordu. 'İnadına mı yapıyor?' dedi, özetle.
İnadına ya da değil, bilemiyorum ama yapıyorlar işte.
Hayatımız boyunca bütün kaprisler analara mıdır yoksa sevgilisi olunca işim biraz kolaylaşacak mı acaba...
Çocukla alışveriş kabusunu keyfe çevirmenin yolları
Yılbaşının yaklaştığı ve alışverişin kaçınılmaz olduğu bu haftalarda market olsun, mağaza, butik olsun pek çok yere çocuğunuzla girmek durumunda kalabilirsiniz. Peki neleri bilmek yararınıza olur? İşte size bazı öneriler.
Öncelikle çocuğunuzu alışverişe hazırlayın. Her şeye dokunmaması, karıştırmaması gerektiğini söyleyebilirsiniz. Alışverişin amacını anlatıp amaç dışında şeylere paranızın ve zamanınızın olmadığını ekleyebilirsiniz.
Onu giydirirken mağazaların ısı değişikliğini göz önüne alarak yanınıza bir yelek ya da yedek bir bluz almanızda fayda var. Sevdiği ve oyalandığı minik bir oyuncağını da atın çantanıza... Ayrıca çocuğunuz aç olmasın. Sonra yiyecek reyonunda, simitçi, kestaneci yanında çok sıkıntı çekersiniz.
ONU ALIŞVERİŞE DAHİL EDİN
Diyelim market işiniz var. İşte o bölge çocuklar için cennetten daha caziptir. Renkler, şekiller, sesler, desenler, kokular... Ve her şeye el atan, bakıp karıştıran, sepetine atan insanlar... O da bunu yapmak isteyecektir. Çocuğunuzu en başından market arabasına oturtmaya alıştırırsanız işiniz daha kolay olur.
Onu alışverişe dahil edin ve sorumluluk verin. Örneğin almayı planladığınız birkaç şeyi ona söyleyin ve görünce size hatırlatmasını isteyin. Ayrıca yoğurt gibi kendi tükettiği ürünlerin takibini de çaktırmadan ona bırakın. Böylece önemli bir iş yaptıklarını düşünerek ilgilerini sürdürebilirler. Aldığınız şeyleri sepete koyması için ona verebilirsiniz. Bu da onları oyalayan iyi bir yöntemdir.
Oturmaktan sıkıldıysa yanınızdan asla ayrılmaması şartı ile onu yere indirebileceğinizi söyleyin. Hatta size arabayı itme konusunda yardımcı olmasını isteyebilirsiniz.
OYUNCAK BÖLÜMÜTEHLİKELİ, DİKKAT
Çok tehlikeli olan oyuncak bölümünü mümkünse es geçin! Ama yakalandıysanız ona sadece bir tek şey alabileceğinizi ve bu şeyin fiyatının önemli olduğunu belirtin. Çocuklarda para bilinci yavaş geliştiği için küçük ucuzdur, büyük pahalı diye düşünerek çok pahalı şeyler talep edebilirler. Cebinizdeki paranın buna yetmeyeceğini söylemek onun gelişimi için yanlış değildir.
İstediği bir şeyi almanıza rağmen başka şeyler isterse, ki isteyecektir, listenizde bunun olmadığını sakin sakin izah edin. Yaygara koparırsa onu orada terbiye etmeye kalkmayın, böyle devam ederse eve gitmek zorunda kalacağınızı söyleyin. Ama devam ederse eve dönün, yoksa bu sözü söylemeyin.
Sıkılmaya başladığında onun için yanınıza aldığınız bir şeyi ya da yeni aldığınızı verebilir, biraz oyalanmasını sağlayabilirsiniz. Bir de zamanınızı bir kalıba sokmaya çalışmayın. Çocukla alışverişe çıkıldığında daha geniş zamana ihtiyacınız olacaktır.
KENDİ SÜTÜNÜ KENDİ TAŞISIN
En zor kısımlardan biri de kasa kısmıdır. Mümkünse bir görevliden size yardım etmesini isteyin. Ayrıca çocuğunuza kendi malzemelerini (yoğurt, süt, çiklet gibi) ayırıp kendi taşıyacağı bir torba edinmesini de söyleyebilirsiniz.
Alışveriş merkezleri bu havalarda cazip. Yürüyen merdivenlere karşı çocuğunuzu önceden uyarmayı ihmal etmeyin. Elinizi asla bırakmaması gerektiğini elli kere söylemeniz gerekse de inanın ki sonunda öğreneceklerdir.
Mağazalara girecekseniz mümkünse çok kalabalık olmayanları tercih edin. Kıyafet deneyecekseniz en geniş soyunma kabinini seçin ve çocuğunuzu da yanınıza alın. Hatta giydikten sonra ona fikrini sormayı da unutmayın.
Hediyelik eşya mağazalarına girecekseniz Allah yardımcınız olsun! Kısa bir süre içinse onu kucağınıza almayı önerebiliriz. Çocuğunuza oradaki eşyaların çok kolay kırılabileceğini o zaman da içerideki abla veya abilerin çok üzülebileceklerini söylemek en iyisi. Baktınız ki çok karıştırıyor ve sizin bakınmanıza fırsat vermiyor, kırılacak eşya bölümünden uzaklaşmanız daha iyi olabilir.
Ne olursa olsun çocuğunuzdan her yerde aynı sabrı, heyecanı ve kibarlığı beklemeyin. Zamanla alışacak ve alışverişiniz her seferinde bir öncekinden daha kolay olacaktır. Kısa zamanda 'Anneciğim dokunmayacağım, almayacağım, sadece bakıyorum' laflarını duyacağınızdan emin olabilirsiniz. Yeter ki siz sabırlı olun...
YA ALIŞVERİŞ SIRASINDA KAYBOLURSA
Aksilik bu ya çocuğunuz kaybolursa tek başınıza aramaya kalkmayın ve hemen yetkililere haber verin. Hatta montunun cebine isim adres gibi bilgilerin yazılı olduğu bir kağıt koyarsanız daha da temkinli davranmış olursunuz.
ANNEMİN KÖŞESİ
Benim bir de babam var
Hep anne, hep anne. Sıkıldım. Doğal olarak insanın 7 senedir hakkında yazı yazacak bir anası varsa, bu kadının onun kafasına uygun bir de kocası var demektir. Evet, benim bir de babam var. Ve bazı şeyleri onunla yapmak, ya da bazı şeyleri ondan saklamak inanın annemle azıtmamız kadar eğlenceli. (Gerçi annem sayesinde ondan bir şey gizlemek mümkün olmuyor, çünkü her şeyi fitneliyor!)
Şimdi, annem çok iyi yemek yapar ama doğrusu babamla yemek yemek çok daha zevkli. Bir kere iştahlı ve bilgili. Ben hep yanlış seçim yaparım, o hep doğru! Sonuçta da onun tabağından otlanırım.
Sonra, annemle kıyafet alışverişine çıkılabilir ama babamla markete dalmak seyahate gitmek kadar doyurucudur. Hele ki kasadaki hanıma 'Hesabı beraber tutun' derse...
Annemle bir olup babamı kızdırma konusunda pek başarılı değiliz, çünkü kendisi işine gelmeyen esprileri pek kaldıramaz. Ama babamla bir olup annemi ve hatta daha ileri giderek anneannemi sinirden ağlatabiliyoruz.
Annemle babamın arasındaki en büyük fark ne biliyor musunuz? Biri teoride daha başarılı, biri de pratikte!!!