Oğlum hızla büyüyor!

Yedi yaşına doğru oğlumdaki değişiklikleri fark etmeye başladım. Gerçekten de altı yaştan sonra çocukların çok değiştiğini iddia edenler yanılmıyormuş.

Bayramda arabayla bir saatlik bir yola çıkmıştık. Annem, babam, eşim, Sinan ve ben. Yolda giderken oğlum sıkılmasın diye "20 soru 20 cevap" oynayalım dedik. Oyunu hatırlamayanlar için hatırlatma: Bir kişi aklından birini tutuyor. Karşı taraf da cevabının evet veya hayır olduğu 20 soru sorarak bu kişinin kim olduğunu bulmaya çalışıyor. Sorular dışında üç tahmin hakkı var.

Başta yakın ve kolay bulunan kişileri tutarken, sonraları biraz zorlaştırmaya karar verdik. Oğlum birini tuttu. Ben sorular soruyorum ama imkan yok, bulamıyorum. Sonunda "tamir işleri falan yapıyor mu, tamirci mi" gibisinden abuk bir soru sordum. "Hayır" diyen oğlum döndü ve "Anne, biz hangi tamirciyi tanıyoruz ki!" dedi.

Haklı! Evet deseydi, aklıma kim gelecekti acaba!!! Ne var ki sonunda tuttuğu kişi benim gençlik, oğlumun ve babamın şimdiki kuaförü Hayri çıktı. Tabii bunda oğlumun uzun saçlarının artık kısacık olmasının da etkisi var. Kendisi o kadar mutlu ki, Hayri’yi çıkaramamış aklından. Kısa saçları karşısında benim üzüldüğümü görünce de "Üzülme anne, yazın senin için uzatırım" dedi.

TİPİK BİR ERKEK OLMA YOLUNDA

Onu seyrediyorum ara ara. Mesela sabahları okul için hazırlanırken... Gerçekten de büyümüş olduğunu görüyorum. Hareketlerinin akışkanlığı, rahatlığı; tuttuğu şeye hakimiyeti var artık. Okul sorumluluğunu taşıyor. Eskiye nazaran çok daha erken kalksa bile, bana sorun çıkarmadan uyanıyor.

Tabii bütün bunların yanı sıra birden bu karizmanın sıfıra indiği ve böğüre böğüre ağlanan anlar da olmuyor değil. Ama olsun, ağırlık ve gelişim belirtileri o kadar ağır basıyor ki, onları affetmeyi tercih ediyorum.

Artık karakterinin oturduğunu, adam olmaya başladığını görebiliyorum.

Ve tabii ki bunların arasında beni gerçekten deli eden noktalar var. Mesela okuldan gelince üstünü değiştirmek bir türlü aklına gelmiyor. İlle de benim elli kere söylemem lazım. Neden o da çoğu erkek gibi bu tip şeyleri kendi kendine beceremiyor. Neden çıkardığı üst başını, oraya buraya fırlatıyor. Ben öyle yapmam ki! Bırak fırlatmayı, ya kirli sepetine atarım ya da dolaba kaldırırım. Ama bizimki öyle değil. Üstelik bu huylarının bazılarının kalıcı olacağını ve benimkinin de böyle bir tip olacağını biliyorum artık.

Peki çocuklar büyüdükçe nerede ne kadar değiştirebileceğiz onları? Sinan şu anda bana çok bağlı ve sevgi gösteren bir tip. Durup dururken gelip sarılır, öper. (Ama sadece beni!!!) Kardeşimi hatırlarım, o da küçükken annemle öyleydi. Şimdi ise yalvarırsınız size bir dokunsun diye! Annem gözünün içine bakar, senede üç öpücük kapabilirse şanslı sayar kendini.

İnsan düşünmeden edemiyor, acaba benimki de bu kadar domuzlaşır mı diye... Biz anneler en iyisi çocuklarımız bu kadar küçükken bol bol sıkıştıralım onları. İlerisi için yedekleyelim...

0-12 aylık bebekler için oyun önerileri

Pek çok kişi, oyunun daha büyük çocuklar için yararlı olduğunu düşünür. Oysa, bir bebeğin gelişimine doğduğu andan itibaren katkıda bulunacak oyunlar da var. Bebeğin birinci yılında, algı ve harekete yönelik, çoğunlukla belirgin amaçlar taşımayan, nesneler ve hareketler üzerinde hakimiyetten kaynaklanan zevk içeren oyunlar ön plandadır. Bebek, kemik ve kasların gelişmesini sağlayan hareketli oyunlarla biriken enerjisini boşaltır, sosyal ilişkiler kurar, kendini tanır, kendi gücünün sınırlarını belirler, duyuları gelişir ve becerileri artar. Anadolu Sağlık Merkezi’nden Çocuk Hastalıkları Uzmanı Dr. Ayşe Sokullu 0-12 aylık bebekler için önerilen oyunlar hakkında bilgi verdi.

İLK AYLARDA VÜCUDUNU OYUNCAK OLARAK GÖRÜR

İlk aylarda bebek, doğuştan geliştirmiş oldukları refleks tepkileri geliştirir, çevresindeki insan ve objelere bakar. El kol hareketleri geliştikçe yakalamaya çalışır, yakalayabildiklerini inceler.

Birinci ve dördüncü aylar arasındaki bebek beşiğine asılan bir oyuncağın bazen sallanıp, bazen hareketsiz durduğunu fark edebilir. Oyunlarında keşfetmek ön plandadır. Hoşuna giden hareketleri tekrarlar. Oyuncağı, eşyayı çekerek, etrafa çarparak tanımaya çalışır. Vücudu da oyuncak niteliğindedir; parmaklarını, ayaklarını inceler-oynar.

DÖRT-SEKİZ AY DİKKATİ ARTIYOR

Dört-sekiz ay arasında neden sonuç ilişkilerini ayırt etme becerisi başlar. Hareketlerinin yarattığı sonuçları görmek ister. Örneğin; beşiğin kenarındaki ipe tesadüfen dokunduğunda ipin sallandığını ve ses çıkardığını fark ederse bir kez denemeden sonra ses duyabilmek için ipi çekmeye başlar.

SEKİZ-ON İKİ AY YÜRÜMEK DE OYUN

Sekiz ila 12. aylar arasında bebeğin bedensel gelişime paralel olarak hareketlerinde de artış ve farklılaşma gözlenir. Neden-sonuçları daha iyi ayırt etmeye başlar. Hedeflediği sonuçla arasına engel girerse bu engeli ortadan kaldırır. Örneğin; oyuncağı sakladığınızda onu arar (örtünün altına saklanan oyuncağı örtüyü kaldırarak bulur). Ayakta durma, yürüme, tırmanma gibi hareketleri başarır. Bu hareketler mükemmel olana kadar oyun niteliğindedir ve sürekli tekrarlar.

SUYLA OYNAMASINA İZİN VERİN

Su, eğitimsel değeri her yaş için büyük olan bir oyun malzemesidir. Dokunma duyusuna yönelik, çocuğa haz veren, deneyim ve keşif olanağı sağlayan, çocuğun dikkatini toplamasına yardım eden, içe kapanık çocuğu uyaran, saldırgan çocuğu sakinleştiren bir malzemedir. Suyun banyo yapmak ve temizlik amaçları dışında da oyun malzemesi olarak kullanılması önerilmektedir.

OYUNCAKLARI AVCUNA SIĞSIN

Oyuncaklar, gelişim basamaklarına uygun olarak çocuğun hareketlerine düzen getirir; bedensel, zihinsel, psiko-sosyal gelişmesine yardımcı olur, hayal gücünü ve yaratıcılığını, yeteneklerini geliştirir. Bebek, doğumdan itibaren ses-şekil ve renklere karşı hassastır. İlk oyuncakları öncelikle görme ve işitme duyularına yönelik oyuncaklardır. Renkli çıngıraklar, dönenceler gibi.

Oturmayı başardıktan sonra çevresi genişleyen bebeğin oyuncakları arasında küpler, çıngıraklar öne çıkar. Bu dönemde objeleri avuç ile kavradığı göz önüne alınarak avcuna sığacak büyüklükte parçaları olan oyuncaklar seçilmelidir.

Yürümeye başlama ile birlikte oyuncaklarından çok ev eşyaları ilgi çeker. Bu aylarda bebek için ulaşabildiği alanları keşfetmek daha önemlidir. Küplerle kule yapmak, oyuncak parçalarını bir yerden bir yere taşımak haz verir. Hareketin amacından çok, yapılmasından doğan haz ön plana çıkar. Parmakların gelişimi de arttığından büyük parçalı, takılıp-çıkarılabilecek lego gibi oyuncaklar yararlı olur. Yürüme davranışını destekleyecek; çekebileceği, itebileceği tekerlekli oyuncaklar ilgi çeker. Top oynama başarılı olmasa da hareket gelişimine yardımcı olur.

OYUNCAK ALIRKEN... 

0-12 aylık bebeklere oyuncak alırken; cinsiyet ayırımı yapmaya gerek yok. Örneğin erkek çocuğa bebek, kız çocuğa araba alınabilir. Oyuncak alımında aşırıya kaçmayın. Özellikle bebeklik döneminde alacaklarınızın kırılmayan, yumuşak, emniyetli, yıkanabilir cinsten olmasına özen gösterin.

 Bebeğiniz küçükken parçaları büyük, büyüdükçe de parçaları küçük oyuncaklar seçin. Çünkü parmak kasları geliştikçe, avuçla kavrama, yerini üç parmakla, daha sonra iki parmakla kavramaya bırakır. 

Evdeki artık malzemelerden de oyuncak yapılabileceğini unutmayın; ipe dizilmiş boş makaralar gibi. 

Bebeğin öğrenmesinde görsel malzeme önemli bir yer tutar. Oyunlarda resim ve kitaplardan yararlanabilirsiniz. Canlı renklerde, büyük boy ve ayrıntısız resimleri olan kitapların anne-baba tarafından okunması, kısa masallar anlatılması, resimlerin birlikte incelenmesi bu yaşlarda bebeğin dil gelişimini hızlandırır, kelime bilgisini artırır, konuşması için fırsat yaratır ve destekler, çevresini tanımasına yardımcı olur ve anne-baba-bebek ilişkisini artırır. Üstelik hayal gücünü geliştirir.

Yazarın Tüm Yazıları