Ne kadar değişiyoruz

Geçen haftam epey bir koşturmaca ile geçti. Bütün iş hayatımı bu kadar hareketli yaşamak istemem ama ara ara hızlanması hoşuma gidiyor. Kendimi önemli hissediyorum!

Çarşamba günü günübirlik Antalya’ya, Chicco Türkiye’nin toplantısına gittim. Bu aslında bayi toplantısıydı, ama kendime bir yer açarak son birkaç senede Türkiye’de neler olup bittiğini dinlemek istedim. Bilgilerin çoğu marka ile ilgili olsa bile ülkemizin geneli hakkında bir takım öngörüler, bilgiler edinebildim.

Mesela son iki yılda Türkiye’de markanın satışı en çok artan ürünleri, oto koltuğu ile oyun parkı (ki aynı zamanda taşınabilir yatak da oluyor). Bu demektir ki, insanlar çocuklarıyla birlikte yola gidiyor. Ve otomobil güvenlik koltuğu kullanılmalı diye bas bas bağırmamız etki etmeye başlamış.

Bu iyi bir durum.

Geçen sene 190 bin güneş ürünü satmışlar. Yani güneşten koruyucu krem. Milyonlarca çocuğun yazın güneşle yakın temasta olduğunu düşünürsek 190 bin çok yüksek bir rakam değil. Evet, başka markaların satışlarını da hesaba katsak bile ülkemizde çocukların güneşten yeterli ve doğru korunduğunu söyleyemeyeceğiz.

Bu iyi bir durum değil.

Bu arada çocuklar için güneş gözlükleri de yazları ilgi görmeye başlayan ürünlerden. Yani, güneşten korunmak demek sadece cildin korunması demek değil, gözler de önemli.

Antalya’daki toplantıda İtalya’da yapılan bir araştırmadan bahsedildi. Biliyorsunuz emzirmek artık en önemli şey. Ama emzirmenin anne için bazı sıkıntıları da var. Mesela meme uçları tahriş olabiliyor ya da çok ciddi temizlik gerektiriyor ki, çocuğa mikrop bulaşmasın. Bazen süt fazla gelir, taşar; anneler bluzlarından sızan lekelerden rahatsız olur. Annelerin yüzde 77’si temizlik endişesinde olduklarından "anti bakteriyel" kavramı onların ilgisini çekmiş. Bu durumda anneler için göğüs pedleri konusunda neyin önemli olduğu ortaya çıkmış. Havayı geçiren ama sıvıyı geçirmeyen, ince, bakteri, mantar ve küfleri engelleyen bir ürün ihtiyacı ortaya çıkmış.

Evet, insan gelişmeleri izlerken "daha ne olabilir" diye düşünüyor. Bir puset için, bir bebek bezi için "Daha iyisi ne? Ne yapılabilir, ne bulunabilir. Zaten bu çok iyi!" diye düşünüyorsunuz. Ama o kadar araştırma ve çalışmalar yapılıyor ki bir adım ilerisi bulunuyor. Bu bazen minicik bir detay olabiliyor, bazen bütün ürünün anlamını değiştirecek bir şey. Ve bunlar benim gerçekten ilgimi çekiyor.

Farklı bir uygulama daha

Bostancı Club Sporium Spor Okulları, Mini Spor Akademisi ile 3-6 yaş gurubuna hafta içi tam gün okul öncesi spor eğitimi veriyor. Bu yaş gurubu öğrencilerle yüzme, jimnastik, mini basketbol, mini voleybol, mini futbol, mini hentbol, mini tenis, satranç, modern dans, halk oyunları ve daha da fazlasını vaad eden Sporiumini, her çocuğun mutlaka sağlıklı gelişimi için egzersiz yapması gerekliliğinden hareket ediyor. Sabah 9.00’da gelişim jimnastiği başlayan gün 17.00’ye kadar sürüyor. Spora ağırlık veren ama diğer etkinliklere de zaman ayıran, farklı bir program bu. Özellikle erkek çocuğu annelerine müjdelerim. Bilgi için http://www.clubsporium.com


Ayrılma korkusuyla nasıl

başedeceksiniz



Pek çoğunuz zorlu bir ebeveynlik dönemi olan "ayrılma süreci"nden çekmiştir. Sizin de kızınız ya da oğlunuz, anaokuluna bırakışınızın hemen ikinci gününde eteklerinize yapışıp, "Anne, lütfen beni bırakma, lütfeeeeen!" diye yalvarmış mıydı? Onu bırakıp, oradan uzaklaşınca kendinizi çok kötü hissettiniz öyle değil mi? Fakat, ondan ayrılmaya çalıştığınızda bu şekilde ağlaması, hep bu şekilde davranacağı anlamına gelmiyor. Ayrılık endişesi, her çocuğun gelişim döneminde karşılaşılan normal bir durum. Uzmanlar, bu durumun çoğu zaman olumlu olduğunu düşünüyor; çünkü çocuğunuzun size bağlılığının bir kanıtı. Bu yazıda, ayrılma korkusunu yatıştırmak için aileler tarafından denenmiş yöntemleri bulacaksınız.

6-9 AY: Annen hep geri döner

Şu an bebeğiniz gözünün önünde olmayan bir şeyin var olduğunu anlayamaz. Örneğin, oyuncağını bir battaniyenin altına saklarsanız, ona bakmaz bile. Çünkü onun temelli gitmiş olduğunu sanacaktır. Bu nedenle, sadece buzdolabına bir şeyler almaya gittiğinizde bile nasıl hissedeceğini siz tahmin edin. Altı ay bile bebeğinizin sizden ayrı bir kişilik olduğunu anlaması için yeterli bir zaman. Onun dünyası size bağlı ve bu bağlantıda ne zaman bir kopukluk olduğunu hissederse, ürkebilir.

Bebeğinizin düşüncesi: "Annem kısa bir süre önce benimle oynuyordu, ama şimdi oynamıyor. Korkuyorum. Annem beni karyolamda yalnız bıraktı. Uyumak istemiyorum, beni kucağına alsın."

Sakinleştirme yöntemleri: Her gün küçük küçük ayrılma alıştırmaları yapın ki, bebeğiniz daha büyük ayrılıklara hazır olsun. Telefonda konuşmanız ya da çamaşır yıkamanız gerekiyorsa, bebeğinizin bir süre yalnız kalarak geri döneceğinizi fark etmesini sağlayın. Ayrılırken, "hoşça kal" diyerek onu sakinleştirin. Bebeğiniz ne dediğinizi anlamasa bile, sesinizin ritmini sakinleştirici bulacaktır. Ona şöyle deyin: "Annen odadan ayrılacak. Birazdan sana bakmak için geri döneceğim. Annen hep geri döner." Bu aynı zamanda bebeğinizi bakıcıya alıştırmak için iyi bir yöntem. Böylece diğer yetişkinlerin yanında da kendini rahat hisseder. Eğer siz ayrılırken ağlayıp sızlanmaya başlarsa, bırakın ağlasın. Pek çok çocuk on dakika sonra kendiliğinden susar.

1-2 YAŞ: Hoşçakalderken komiklik yapın

Artık bebeğiniz tıpış tıpış yürüyüp etrafı keşfettiği için, özgürlüğün tadını çıkarıyor. Bazen biraz fazla olsa da sizden uzaklaşabilir (gerçek ve mecazi anlamda). Örneğin, arka bahçede gördüğü bir kediyi takip edebilir ve sizden uzaklaştığını fark ettiğinde korkabilir. Bu tür şeyler, onun yaşıyla alakalı sıradan örnekler. Çocuklar kendi başlarına gezinebilmek için deli olurlar, fakat istedikleri her an size ulaşabileceklerini de bilmek isterler.

Çocuğunuzun düşüncesi: "Şimdi çocuk parkında gezinebilirim, fakat ya anneme ihtiyacım olursa ve annem yanımda olmazsa? Burada beni bakıcıyla bırakırlarsa, annem ve babam beni unutur mu?"

Sakinleştirme yöntemleri: Nereye giderse gitsin, bir battaniye ya da oyuncak ayı, kendisini güvende ve size bağlı hissetmesine yetecektir. Ayrılıkları kolaylaştırmak için bu alışkanlığı özendirmek iyidir. Uzmanlar, bunun sağlıklı bir yöntem olduğunu vurguluyor. Evdeyken, çocuğunuzdan ayrı birkaç dakika zaman geçirin. Örneğin, siz yemek hazırlarken mutfağın yanındaki odada oyun oynaması için onu yüreklendirin. Uzun süreli ayrılıklardan ciddiyeti kaldırmak işe yarayabilir. Mesela çocuğunuzu sabah bakıcıya bırakırken ona "Hoşça kal!" demeniz, onu huzursuz ediyor olabilir. Bunun yerine çocuğunuzu neşelendirecek komik kelimeler uydurabilirsiniz.

3-4 YAŞ: Rol değiştirino anne olsun

Bu dönemde çocuklar, kendilerini ve çevrelerini kontrol edebildiklerini fark etmeye başlarlar. Fakat bir çocuk için yuvaya ya da kreşe başlamak çok zor olabilir; çocuk anne ve babasını çok daha fazla özleyebilir. Bazı çocuklar için bu, uzun süreli ilk ayrılık olabilir, bu nedenle çocuğunuzun alışması aylar sürerse endişelenmeyin.

Çocuğunuzun düşüncesi: "Ya buradan hoşlanmazsam ve kendimi kötü hissedersem...Ya kimse beni almaya gelmezse..."

Sakinleştirme yöntemleri: Çocuğunuzu yuvaya ya da kreşe gönderirken çantasına, evi hatırlatacak bir şeyler koyun. Bu fotoğraflı bir anahtarlık ya da küçük bir peluş oyuncak olabilir. Böylece onun yanında olduğunu bilerek kendini daha rahat hissedebilir. Ayrıca sözünüzü yerinde tutmak çok önemlidir. Çocuğunuzu almak için zamanında gitmelisiniz, bu onu rahatlatır. Çünkü söylediğiniz vakitte onu alacağınıza inanmıştır. "Lütfen gitme!" ağlamalarını önleyebilmek için, evde "Hoşça kal!" oyunları oynayın. Örneğin, rol değiştirin; çocuğunuz anne olsun ve evden ayrılıp, geri dönüyormuş gibi yapsın. Böylece her iki rolde de olunca, "hoşçakal"ın, "elveda" olmadığını görecektir.

5-6 YAŞ: İlk günden önce okuluyla tanışsın

Sonunda çocuğunuz anaokuluna gitmeye hazır. Heyecanlanıyor olabilir, fakat hálá annenin minik kuzusu olmak istiyor olabilir. Daha büyük bir bina, yeni arkadaşlar ve yeni şeyler, sizden ayrılma endişesini başlatabilir. Bu nedenle daha büyük ya da kısaca büyük kelimesini kullanmaktan kaçının. Çünkü çocuğunuz buranın büyüklere uygun bir yer olduğunu sanarak endişelenebilir.

Çocuğunuzun düşüncesi: "Orası çok büyük bir bina, ya orada kaybolursam..."

Sakinleştirme yöntemleri: İlk günden önce, çocuğunuzu götürüp öğretmeniyle tanışmasını, sınıfını, banyoyu görmesini sağlayın. Okul ona yepyeni ve yabancı gelmeyeceği için dehşet içinde bacağınıza yapışması çok düşük bir ihtimal olacaktır. Çocuğunuz çalışmalara karşı endişeli görünürse ona: "Herkes farklı süreçte öğrenir ve en önemli olan öğretmenin dediğini yapmaktır. Her şey çok güzel olacak, inan bana. Okul çok eğlencelidir" deyin ve onu rahatlatın. Çocuklar, orada yine bir çocuk gibi davranabileceklerini bilmeliler. Bazı çocuklar için mekana alışık olmak çok işe yarayabilir. Çocuğunuzu, anaokuluna başlamadan bir sene önce, gideceği okulu görmeye, okulda yapılan gösterileri izlemeye götürün. Böylece okula alışması kolaylaşabilir.

HOŞÇAKAL DEMENİN BEŞ YANLIŞ YOLU

1. Hoşça kal demeden sıvışmak,
çocuğunuzun güvenine ihanet eder ve gelecekteki ayrılmaları daha da zorlaştırır.

2. Çocuğunuz iyi mi diye bakmak için odada oyalanmak, diğer aktivitelere yoğunlaşmasını engeller.

3. Üzgün görünmek,
çocuğunuzu endişelendirir. Çünkü, onu güvensiz bir yerde bırakıyormuşsunuz gibi hisseder.

4. Rutininizi değiştirmek,
ayrılıkları zorlaştırır. Çocuklar ayrılma vakti için tahminlerine güvenirler, bu nedenle alışkanlıklarınıza bağlı kalın.

5. Çocuğunuz vedalaşmaya zorlandığında ona kızmak,
sadece daha fazla ağlamasına yol açacaktır. Sinirlerinize hakim olun.
Yazarın Tüm Yazıları