İdeal bakıcı nasıl bulunur

Son yıllarda kameralarla tespit edilen ‘‘bakıcı terörü’’ vakaları, ebeveynlerin korkulu rüyası oldu çıktı...

Özellikle Amerika'da üzerinde çok durulan, son yıllarda Türk ailelerinde de titizlikle ele alınan bakıcı problemi, pek çok mühim soruyu da beraberinde getiriyor. Amerika'nın en sık danışılan internet sitelerinden americanbaby.com'un Türkiye temsilcisi babyturk.com ile işbirliği yaparak, bakıcı dünyası hakkında bilmeniz gerekenleri derledik.

İZ PEŞİNDE

Pek çok konuda olduğu gibi, güvenilir bakıcı bulma konusunda da en sağlam ve en kestirme yol, bildiğiniz yoldur. Yani çocuk sahibi arkadaşlarınıza, aile dostlarınıza ve tanıdıklara sormak. Eğer onların önerebileceği kimse yoksa, sık sık ziyaret ettiğiniz yerlerde bakıcı araştırması yapabilirsiniz. Örneğin çocuğunuzu götürdüğünüz doktorunuzun yanında çalışan hemşireler doğru adres olabilir.

NE KADAR GENÇ OLMALI?

Çocuğunuz büyüdükçe, bakıcının gençleşmesi, isabetli bir ters orandır. Özellikle çocuğunuz ihtiyaçlarını dile getirebildiği bir yaşa geldiyse (Açım, tokum, tuvaletim geldi, gibi) çocuğunuzla uzun süre sıkılmadan oynayabilecek 'ablalar' seçmeniz yerinde olur. Sonuçta bir bakıcının yaşı, sizin içinizin rahatlığıyla ve çocuğunuzun yaklaşımıyla ilgilidir. Ancak küçük bir bebek için, bebeğin altının ne zaman ve nasıl değiştirilmesi gerektiğini bilen, karnının aç olduğunu anlayabilen, deneyimli bakıcıları tercih etmelisiniz.

İŞ GÖRÜŞMESİ

Eğer bakıcı adayını bulduysanız, onu gerçek bir iş görüşmesi yaparcasına mülakata almalısınız. İdeal olan, görüşme için bakıcı adayının sizin evinize gelmesidir. Böylece bakıcının karakterini, çocuğunuza göstereceği ilk tepkileri gözlemleyebilirsiniz. Daha önce çocuğunuz yaşında başka bir çocuğa bakıp bakmadığını, çocuklarla hangi oyunları oynadığını ve çocuk bağırdığında veya yatmak istemediğinde ne yaptığını sorun. Eğer çocuğunuzu bakıcının yanında uzun süreler bırakmanız gerekecekse, çocuğun yaralanması ya da hastalanması hálinde ne gibi önlemler alacağını öğrenin. Bu gibi durumlarda ne yapması gerektiğini ona siz de söyleyebilirsiniz ancak, bakıcının bu sorumluluğu almaya hazır olup olmadığını, soruları yanıtlarken vereceği tepkiler sayesinde gözlemleyebilirsiniz. Eğer bakıcı adayı içinize sinerse, ondan en az bir referans istemeli, referans gösterdiği kişiyle muhakkak görüşmelisiniz.

BAKICIYLA İLK GÜNLER

Eğer bakıcı adayıyla anlaştıysanız, geriye bir tek evinizin kurallarını anlatmak kalmış demektir. Açık olmalı ve ona, siz dahil, herkesin bu kurallara uyduğunu göstermelisiniz. Yani evinizde sigara içilmesi yasaksa siz de içmemeli, telefon kullanımı sınırlıysa siz de onun yanında saatlerce telefonda konuşmamalısınız. Bebeğinizi bakıcıya tam anlamıyla teslim etmeden önce hep birlikte birkaç gün geçirmeli, bebeğinizin günlük rutin temposunu bakıcıya göstermelisiniz: Saat kaçta yatar, hangi saatlerde televizyon seyredebilir, hangi saatlerde ve ne miktarda yemek yer, vs...

ACİL DURUMDA ARANACAKLAR

Acil durumda aranacak numaraları (ambulans, doktor ve elbette size ve babasına ulaşabileceği numaralar) evde kolay ulaşılır ve göze çarpan bir yere bırakmalısınız. Ayrıca acil durumda çağırabileceği bir komşunuzun veya yakınınızın numarasının da evde bulunmasında fayda var.


BAKICILAR NELERDEN HOŞLANMAZ


50 bakıcı üzerinde yapılan küçük çaplı bir araştırmada, bakıcıların en çok şikayet ettiği üç konu belirlendi. Çıkan sonuçlar şöyle:

1. Evin kirli olması

2. Bakıcıya ev halkının yediğinden ayrı yemek verilmesi

3. Anne-babanın çok geç saatlerde eve gelmesi


Eski dostlar


Şimdi kocam ve oğlum evden çıktı. Onlara camdan el salladıktan sonra koşa koşa arka tarafa, bilgisayar ve müzik odasına geldim. Geri döndüm, mutfağa gidip bir bira aldım.

Setin başına geçtim ve 80'lerden çalan radyo kanalını açtım. Bu aralar 80'ler moda ama ben zaten 4-5 senedir o zamanlara ait CD'leri topluyordum. Hatta bazı yazıları da. Dolayısı ile Kanat Atkaya'ya yardımlarından dolayı her zaman teşekkür ederim.

90'ları çok daha iyi ve eğlenceli yaşamama rağmen 80'lerin müziğini çok severim. Sanırım kaçırdığım pek çok şeye yanarak dinliyorum o parçaları. Şimdi, onları dinleyerek yazımın başına oturdum. Bu yazıyı yazma fikrinin nasıl uyandığına gelince... Tahammül edemediğim Celine Dion'un, hálá dinlemekten bıkmadığım Cindy Lauper'a ait ‘‘I drove all night’’ adlı parçasını yeniden söylemeye çalışması oldu.

İçim parçalandı şarkıyı ilk duyduğumda. Oğlumu karşıma çekip ‘‘Bak oğlum, bunu kesinlikle dinlemeyeceksin. Çünkü ben sana gerçek şarkıyı dinleteceğim!’’ dedim. Mutlu oldu tabii!!!

O zamanlar 5 kızdık. Esas olarak... Arada pek çok kişi olurdu; gelirlerdi, giderlerdi... Ama biz 5 tüysüz acemi Airport'lara, Plaza'lara, Şamsa'lara, 29'lara, Çiftesaray'lara giderek mühim işler yapardık. (Biranın yanına çikolata da alsam çok mu bozarım tatları ya!?) Gezerdik, durmadan gezerdik ve ne giyeceğimizi birkaç gün öncesinden düşünmeye başlar, birbirimize çizimlerle anlatırdık. Liseli kızlardık ya! Dahası var mı!

Sonra üniversiteli olduk, dağıldık... Arada görüşenler, konuşanlar, rastlaşanlar ve hatta, rastlaşamayanlar háline geldik. Erken yaşta evlenenler oldu. Ben prensip icabı onlarla görüşmeyi hemen kestim. Bir tek bekar Elif'le gezmelere devam ettim.

Ve yıllar sonra bir araya geldik yine... Lise dönemimizde bizi bir araya getiren ve her şeye karşı güçlü kılan ortak sorunlarımız derslerken şimdi farklı bir ortak noktamız var: Çocuklarımız...

Evet, benim hamileliğim ve doğum yapmamla birlikte, belli günlerde 5 arkadaş tekrar buluşmaya başladık. Şimdilik 4 anneyiz. Perdeyi açan Tuna 12 yaşında bir oğlana ve 4-5 yaşında bir kıza sahip. İkinci ben. Sonra 1 yaşındaki oğluyla Pınar ve 6 aylık anne Elif! Bir Zeynep kaldı üremeyen!!! Onu işleme hálindeyiz...

Oturup eski günleri çok konuşuyoruz. Eski resimlere bakıyoruz. Her seferinde de gülme krizlerine giriyoruz. Bekarlık günleri... Çok ama çok anıyoruz.

Fakat hiçbirimiz o günlere dönmek istemiyoruz. Şu anki derslerimiz çok daha zor olmasına rağmen eski şarkılar eşliğinde yeni çocuklarımızla dans ediyoruz. Onlara şarkıları tanıtıyoruz, birbirimizi anlatıyoruz. Ne kadar anlıyorlar bilemiyoruz ama umuyoruz: Onlar da bizim gibi arkadaş olurlar...


ANNEMİN KÖŞESİ


Sorularla annem ve ben!


SORU: Annenizden hangi özelliklerini almak isterdiniz?

CEVAP: Gözlerinin şeklini ve müthiş hafızasını...

SORU: Neleri aldınız?

CEVAP: Sadece kalçalarını...

SORU: Anneniz sayesinde mi böylesiniz, yoksa o mu sizin sayenizde böyle?

CEVAP: İşte ana-kız ilişkisinde zaten çözülmesi gereken soru bu. Biz hálá hamurlarımızı bir kaba koyup tekrar yoğurmayı uygun buluyoruz sanırım. Gerçi bazen bulamaç háline geldiğimiz de oluyor ama neyse...

SORU: Kocanızın size ve annenize bakış açısı nasıl?

CEVAP: Bana yandan, anneme de burnu dolayısıyla karşı açıdan bakmayı tercih eder. Ha ha ha!..

SORU: İkinizi mutlu eden ve geren ortak insanlar kimler?

CEVAP: Mutlu eden, Sinan; geren, babam!!!

SORU: Akdeniz Bölgesi'nin iklimini bir cümle ile açıklayın.

CEVAP: Yazları sıcak ve kurak, kışları ılık ve yağışlı...
Yazarın Tüm Yazıları