Hem hırslı hem tembel

Yahu bir insan nasıl hem hırslı hem de tembel olabilir? Ben tembelliği, yanında birkaç özellikle paket veriyorlar sanıyordum. Ne bileyim, bıkkınlık, üşengeçlik ve kendi halinde olmakla beraber bir dünyası vardır diye düşünürdüm. Aynı şekilde hırslı olmak da beraberinde bazı özellikleri getirmeliydi.

Haberin Devamı

Hırslı oldun mu deli gibi çalışır, kan ter içinde kalırdın. Değil mi?
Sanırım değilmiş. Oğluma baktıkça, bir insanın hem hırslı hem de tembel olabileceğini gördüm. Tabii bunu müthiş bir denge ile beceriyor. En iyi açıklamayı basketbol antrenmanlarındaki halini tarif ederek yapabileceğim sanırım.
Basketbol takımındaki 15 kişinin en uzunu Sinan. Biri daha var ona yakın ama irice bir çocuk. Dolayısıyla bizimkinden yavaş. Benim uyanık oğlum
illa ki kazanacak, illa ki en çok basketi atacak. İlla ki turu birinci bitirecek. Kaybedince ya da beceremeyince gerçekten sinirleniyor, bozuluyor. Hatta müdafaada topunu başarıyla engelleyen çocuğa sataşmaya kadar işi vardırabiliyor.
A be oğlum, o zaman neden koşmazsın şu topla hızlı hızlı? Neden elinde top, piknikte gibi sallana sallana gidersin karşı potaya? Niçin bir çekirge misali fırlamak varken Shaquille O’Neal edasında takılırsın sahada? Hoş, şimdi daha popüler basketçiler var çocukların bayıldığı. Yoksa onu örnek  alıyor sanırdım ama değil. Yapısal olarak öyle.
E böyleysen de geride kalırsan sinirlenme! Ama yok kardeşim; hem misafir gibi takılacak hem de birinci olacak! İnanın aynı sıkıntıyı okulda ve derslerde de yaşıyorum. Spora özel bir durum değil bu.
Bir yeni trendimiz de nedir dersiniz? Yugioh oyun kartları. O Yugioh bir insan adı mı, bir terim mi bilmiyorum. Onu sevmeli miyim, nefret mi etmeliyim, hiç bilmiyorum.
İlk ağır gelen tarafı fiyatı. Bir avuç karta çok ciddi bir para ödüyorsunuz ve bir kereyle kalmıyor. Yüzlerce karakter var. Her destede farklı kartlar çıktığından çocuklar birbirleriyle takas yapabildiği gibi (iyi bir şey, ikili ilişkiler, paylaşma...) yeni paket almak için çırpınabiliyorlar (kötü bir şey, yine para harcama, şımarıklık...).
Ama iyi tarafı da var.
Bazen Sinan’ın bir arkadaşı bize geldiğinde ikisi de ellerinde PSP, ayrı ayrı takılabiliyordu. Şimdi hiç olmazsa birkaç kişi bir araya gelip bunu oynuyor, konuşuyorlar. Hatta önümüzdeki ay bir turnuva da olacakmış, bakar mısınız? Şimdi ona hazırlanıyoruz. Psikolojik olarak tabii. Uzanarak...

Yazarın Tüm Yazıları