Uyku işimizin tamamen yoluna girmesi için Sinan’ın okuma yazma öğrenmesi gerektiğini sanıyordum...
Tüm zamanların temel problemlerinden biri uyku değil mi? Çocuk doğduğu andan itibaren anneleri onları kendi yataklarına alıştırmak için, sallamadan uyutmak için uğraşır dururlar.
Bazıları uyumak için yanında annesini isteyen çocuklarının uyku sorununu çözmek için doktorlara bile taşınır. Doktora gidenler arasında başarıya ulaşanların sayısı da çok değildir, çünkü sıkı bir ağlatma yöntemi gerekiyor.
Ben Sinan konusunda şanslı sayılırdım. 1.5 yaşına kadar kendi kendine uyuyan oğlum bir günde uyku sistemini değiştirerek, sadece benimle uyumaya başlamıştı.
Hem gündüz hem de gece uykularına yanımda dalıyor, sonra onu yatağına taşıyordum. Bir sene boyunca bu böyle gitti. O sene fazla hastalanması ve geçirdiği öksürük krizleri de bu duruma tuz biber ekti.
2.5 yaşına geldiğinde artık uyku uyumak ihtiyacı içinde olan ben, ona yeni ve büyük bir yatak alacağımı, artık orada uyuyacağını anlattım. Ve becerdim. O yatağına yatar, ben yanındaki koltuğa oturur ve ona kitap okurdum uyuyana kadar... Ve hep o uyuyana kadar uyuyacağımı sanırdım.
Birkaç haftadır ise ona kitap okuyorum, sonra onu öpüp, yanından uyanıkken ayrılabiliyorum. Ya da kendisi kitaplara bakmak istiyor ve ona birkaç kitap vererek yanında hiç durmadan onu bırakıyorum. Yani yırttım...
ODA SEÇİMİNDE SÖZ HAKKI OLSUN
Geçenlerde Çilek firmasının tasarımcılarından Mehmet Altay ile tanıştım. Bana çok ilginç şeyler anlattı çocuk ve bebek odalarıyla ilgili. Anlattıkları daha çok kendi firmasıyla ilgili detaylar olsa da, bir anne olarak dikkat etmem gerekenler konusunda beni de aydınlattı.
Öncelikle çocukların kendi odalarında oynama ve uyuması için oda seçiminde mutlaka söz sahibi olmaları gerektiğini söyledi. Bu bebekler için söz konusu değil tabii ama çocuk büyümeye başladığında ve odasında bazı değişiklikler yapılacağında, seçimde onun da olması çok önemli.
İkinci bir nokta da ürünlere uygulanan özel dayanıklılık ve kalite testleri idi. Bir Alman test sistemiymiş bu. Mesela, bir komodinin çekmeceleri bilmem ne kadar ağırlıkla doldurulup, akşamdan sabaha kadar bilmem kaç bin kez açılıp kapatılıyormuş. Veya ranzalı yatak sistemlerinde parmaklıklar aralıklı ise, aralıkların sadece 7 milim olması gerekiyormuş: Elin rahat girip hareket edebileceği kadar rahat, kafanın sıkışmayacağı kadar dar.
Dolap kulplarından tutun da, aklınıza gelen her şey için özel testler yapılıyormuş. Gerçekten ilginç detaylar dinledim çocuk odası mobilya tasarımı ile ilgili olarak. Bir annenin bile düşünemeyeceği şeylerdi bunlar. Açıkçası bunları duymak hoşuma gitti ve güven hissi verdi bana.
Özellikle çocukların büyümeye ve azgınlaşmaya başladığını görmekle beraber, elini çekmeceye sıkıştırmaktan çok daha büyük endişeler yaşamaya başlıyorsunuz çünkü. Odasında oynuyor olması çok hoşunuza giderken; dolabın, yatağın çökmesi ihtimalini düşünmek istemiyorsunuz. Sağlam, dayanıklı, renkli ve eğlenceli bir oda kurmak istiyorsunuz ona.
Ki orada mutlu olsun... Orada oynasın, oyalansın...
Bu ay bebeğinizin gelişiminin yavaşladığını düşünebilirsiniz. Ama merak etmeyin, bebeklerin öğrenme süreci asla bitmez, hatta merakı bu ay onu iyice baştan çıkarır. Dokuzuncu ay, onun daha önce başladığı becerileri geliştirme dönemi. Bu ayda iletişimi kuvvetlenir, insanların genel ruh hallerini anlar ve ona göre davranır, özellikle civarda seyirci varsa hünerlerini göstermeye bayılır.
EL BECERİSİ ARTIYOR: Parmak tutma hareketinde ustalaşır, elini uzandığı nesnenin uzaklığına göre ayarlayabilir. Bebeğin artan el becerisi ve bilgisi öğrendiklerini yeni durumlara adapte edebilmesini sağlar. Nesneler arasındaki bağlantıları anlamaya çalışır. Çok karmaşık bir yapbozu beceremese de büyük delikten küçük bir nesneyi geçirebilir veya iki küple blok yapabilir.
SÖYLENENLERİ ANLAR: Bebeklerin oyun oynarken bazı heceler söylemesi onun konuşmaya ne kadar hevesli olduğunun göstergesidir. Bazı kelimelerin ilk hecesini söyleyebilir ve bu onu çok mutlu eder. Daha da önemlisi ona söylediğiniz her şeyi artık anlıyor olmasıdır. Bu yüzden onunla sık sık konuşmanız, yaptıklarınızı anlatmanız, nesnelerin isimlerini söylemeniz çok önemlidir. Bebeğiniz ayrıca dur, gel gibi bazı talimatları da artık anlamaya başlar.
EN SEVDİĞİ OYUN SAKLAMBAÇ: Artık nesnelerin ona görünmedikleri zaman da var olduklarını kavramıştır. Oyuncakları saklama oyunu bu gerçeği kavramasına da çok yardımcıdır. Bu bebekler aile üyeleriyle ve diğerleriyle bu basit oyunu oynamaya bayılır.
SÜTTEN KESİLİR AMA KUCAKTAN DEĞİL: Hálá emziriyorsanız bu ay memeye ilgisi azalabilir ama emzirmenin verdiği yakınlık duygusunu ister. Sık sık kucağınızda, emme pozisyonunda durmak isteyecektir. Bu isteğini geri çevirmeyin. Bu süre içinde biberona karşı isteksizse, bardağa geçmeyi deneyebilirsiniz. Biberon için ısrar eden bir bebekse sorun etmeyin.
ANNE BABAYI YANINDA İSTER: Anne ve babasını her zaman yanında ister ve zamanının çoğunu sizinle oynayarak geçirme arzusundadır. Çalışan anne-babalar iseniz eve dönüşlerinizde bebeğe hem güven hem de yenilik duygusu getirirsiniz.
ARKADAŞLARI OLUR: Bebeğiniz artık belli bir oyuncağı benimser, iki eline birer oyuncak alıp, ikisini de kontrol edebilir. Diğer çocuklara karşı daha duyarlı olabilir: Mesela biri ağladığında o da ağlayabilir.
YÜRÜME ÇALIŞMALARI: Bu ay hız meraklısı bebeğinizin iyice hareketlendiği gözünüzden kaçmayacak. Muhtemelen deneme yanılma yolu ile kendi kendine oturma pozisyonu bulmuştur. Bundan sonra da zamanının çoğunu emekleme ve oturmayı geliştirmekle geçirir. Bebeklerin çoğu 9. ayın sonlarına doğru desteksiz ayakta durabilir. Hatta bazıları ayakta dururken bir elinde de oyuncak tutabilir. Birçoğu elini sehpaya dayayarak dolanmaya başlar. Buna halk dilinde sıralama denir. Daha ustalaştığında bir mobilyadan diğerine önce ellerini uzatarak geçmeye çalışır. Bu dönemde bazı aileler yürüteç kullandırmayı tercih eder. Fakat bazı çocuk doktorları da buna karşıdırlar. Yürümeye bir yararı olmadığı gibi tehlikeli olduğuna da inanırlar.
MERDİVENDEN UZAK TUTUN: Tırmanmaya olan içgüdüsel isteği bu dönemde oldukça belirginleşir. Yukarı çıkmak kolaydır ama aşağı inmesi tehlikelidir. Bu dönemde onu merdivenlerden uzak tutmanızı öneririz.
MUTFAK HÁLÁ TEHLİKELİ BÖLGE: Çatal-bıçak çekmeceniz ulaşılabilir yerlerde ise bunları yukarılara kaldırmanızda fayda var. Temizlik malzemeleri, kesici aletler, kırılabilir objeler, ecza dolabı ve burnuna ya da boğazına kaçabilecek nohut, bezelye, kuru fasulye gibi taneler onun için tehlikeli. Evdeki bitkiler de bebeğin ulaşamayacağı yerlere konulmalı.
ÇEKMECELERİ BASAMAK YAPAR: Çekmeceli sehpa ve komodinler tırmanma isteğini körükler. Bu çekmeceleri açarak tepeye çıkabileceğini, hatta oradan koltuğa geçebileceğini anlayabilir. Ama yere inmesi zordur. Bu dönemde bu tip çekmeceleri kilitli tutmanın faydası var.
ANNEMİN KÖŞESİ
Annemin en sevdiği masal
Küçük bir kızken hatırlarım, annem olmadığında onun odasına gider, geceliklerini giyer, kendimi prenses sanırdım. Ayakkabılarını giymezdim ama o gecelikler hoşuma giderdi.
Yine de içimde öyle bir his var, sanki ben bunu geç yapmışım gibi. Hani başkalarından duyup da yapmışım gibi... Okula başlayınca kız arkadaşlarınla konuşursan ve onlar sana bir şey söyler, sen de onlardan duyup yaparsın ya; işte öyle bir şey.
Çünkü benim içimde prenseslik yok.
Siz annemin en çok sevdiği masal hangisi bilir misiniz; ‘Prenses ve bezelye tanesi’. Hikayede kızın gerçek prenses olup olmadığını anlamak için 20 kat şiltenin altına bezelye tanesi koyuyorlar ve kız rahatsız oluyor. Ancak bir prenses rahatsız olabilir bezelye tanesinden çünkü. Gördüğünüz gibi annemin ruhunda var asalet.
Sakın benim en sevdiğim masalı sormayın. Ben büyüklere anlatılan masallara takıldım kaldım...