Hem bu sayfa, hem de ekibinde olduğum Parents dergisi sayesinde uzun zamandır pek çok anne ile irtibattayım.
Bana ya da bize sorularını soruyor, önerilerimizi bekliyorlar. Ama sadece endişelerini değil, onları şaşırtanları, iyi gelenleri ve ilginç detayları da paylaşıyorlar bizimle. Dolayısı ile pek çok farklı hikaye ve tecrübe ile karşı karşıyayım.
Pek çok anne için çocuğu çok özeldir. Bazı çocuklar ise herkes için özeldir. Nedense çok anne çocuğunun herkes için özel olmasını ister. Belki de öyleler ama bunun için son derece normal olan bazı şeyleri olağanüstü olarak tanımlayabiliyoruz.
Belki de kendi çocuklarımıza verdiğimiz fırsatlar bize verilmediği için neler yapabileceklerinin farkında olamadığımızdan kaynaklanıyor bunlar. Mesela iki yaşındaki bir çocuğun herhangi bir amblemi tanıması, o çocuğun annesi tarafından "süper zeka" olarak kabullenilmesine yetiyor. Belki de öyle ama ne neyin göstergesi olabilir?
Doğuş Rap yarışması sırasında Çocuk Aklı Danışmanlık şirketinden bana ellerinde ilginç bir doküman olduğu söylemişlerdi. Ben de hemen istemiştim onları. İncelediğimde gerçekten ilginç bilgiler olduğunu gördüm.
Çocuklar 18 aylıkken kurumsal etiketleri tanıyabiliyorlar. İki-üç yaşlarında belli marka isimleri ile kendi dünyaları arasında bağlantı kuruyor, marka çizmeye başlıyorlar. Mesela Bebeklere Barbie, bilgisayara Dell diyorlar. Dolayısı ile gördükleri markayı tanımaları gördüğünüz üzere pek garip değil.
Beş yaşındayken parayı verenler anne babaları olmak koşuluyla kendi alışverişlerini yapmaya hazır oluyorlar. Yedi yaşında ise kontrolü tamamen ele alabiliyorlar. 10 yaşına geldiklerinde 300-400 markayı hatırlayabiliyorlar.
ÇOCUKLAR 8 MİLYAR DOLAR HARCATIYOR
Tüketim dünyasına müthiş bir şekilde girmiş durumda çocuklar. Satın alma güçlerinin ilkokuldan sonra olduğunu sanıyorduk ama doğrusunu isterseniz daha yürümeyi bile öğrenmeden güçlü etkileri başlıyor. Çocukların alışverişe etkisinin nasıl bu kadar büyük olduğunu merak ediyorsanız, sebebi açık. Ailelerin yüzde 50’si alışverişe çocuklarıyla birlikte gidiyor. Özellikle de kentli çocuklar bütün satın alma kararlarına yüzde elliden daha yüksek bir oranda etki ediyorlar.
Size ilginç birtakım bilgiler daha iletebilirim. Türkiye’de 0-14 yaş arası için yapılan toplam yıllık harcama 8 milyar dolar. Bunun başını 2,5 milyar dolarla eğitim çekiyor. Sonra kıyafet, gıda, diğer, sağlık ve oyuncak geliyor sırasıyla.
Durumu şöyle özetlemişler raporun sonunda:
1980’ler (Hayır): Bana ısrar etme. Ben senin için neyin en iyi olduğunu biliyorum.
1990 (Belki): Peki, seni duyuyorum. Bunu düşüneceğim.
1995 (Evet): Senin bunu tercih ettiğini anlıyorum. Bunu sana alışverişe gittiğimde eğer ucuzluğa girmişse alacağım.
BU KONGREYİ KAÇIRMAYIN
28-29 Ocak’ta Lütfi Kırdar’da güzel bir konferans var: 0-3 yaş Bebek Sağlığı Konferansı. Yeni annelerin ve anne adaylarının ilgisini çekeceğinden eminim. Sabah 10’da başlayan ve bilgi veren konuşmaların yanı sıra pek çok firma katılıyor ve değişik sürprizler hazırlanmış. Konular arasında bebeğin doğumundan hamilelik süreçlerine, bebek tedavisinden babanın hamileliğine kadar pek çok konu, sizi sıkmayacak süreler içinde anlatılacak. Kaçırmamanızı öneririm.
Akupunktur tedavisi çocuklara da uygulanıyor
Kendi sağlığımız söz konusu olduğunda, çoğumuz her türlü alternatif tedaviye açık. Ama çocuklarımız söz konusu olduğunda çok daha titiz olduğumuz bir gerçek. Gelişen tıp ve alternatif tıp çocukları ihmal ediyor sanmayın. Hepimizin inandığı ve güvendiği bir yöntem olan akupunktur, artık çocuklar için de uygulanabiliyor. İğne veya lazer kullanılarak uygulanan akupunktur yöntemi ile alerjik astım, gece çiş kaçırma gibi sorunlara çözüm bulunabiliyor.
Uzun zamandır akupunktur tedavisi yapan Lazer Uzmanı Dr. Özgür Evren Ersoy çocuklarda akupunkturun özellikle temel rahatsızlıklarda çok olumlu sonuçlar verdiğini söylüyor. Bunların başını altına kaçırma çekiyor. Alerjik astım, öksürük gibi durumlarda da büyük faydası var.
Çocuklarda akupunktur tedavisi, tüm doktor kontrolleri yapıldıktan sonra uygulanacak bir yöntem. Yani, çocuğunuzun rahatsızlığı ne ise, önce konunun uzmanı olan doktorlara gitmek şart. Örneğin, sorun altına kaçırma ise ürolog ve pedagoga gitmelisiniz önce. Akupunkturu, onlardan sonuç çıkmadığı takdirde tercih etmek daha doğru.
Çocuklara bebeklikten itibaren iki çeşit uygulama yapılıyor. Birincisi iğneli akupunktur, diğeri ise lazer. İğneli olan daha etkili. Daha kısa sürede sonuç alınabiliyor. Ama bazen çocuklar iğneden korktukları için tedavi lazerle sürüyor. O zaman sonuç almak biraz daha uzun sürüyor.
Doktor Ersoy, alt ıslatma sorununun 5 seansta ortadan kalkabileceğini söylüyor. İlk seanstan sonra azalma başlıyor.
EĞİTİMİNİ ALMIŞ DOKTORA GİDİN
Dr. Ersoy çocukların ilk başta iğneyi görünce ürktüklerini anlatıyor: "Yaşları çok küçük değilse oturup onlara anlatıyorum. Tedaviyi ve nasıl uygulandığını, gerekirse kendi üzerimde gösteriyorum. Zaten saçtan ince bir iğne. Acımadığını görüyor, ikna oluyorlar."
Akupunktur ile alerjik astım ve öksürük krizleri için oldukça başarılı sonuçlara ulaşılmış. Çocuğun ilk önce göğüs doktorundan alerji uzmanına kadar gereken kontrollerden geçmesi şartıyla tabii. Akupunktur zaman zaman çok kilolu çocuklara da uygulanıyor. Tırnak yemek ya da tik gibi rahatsızlıklar da, akupunktur ile çözüm arananlara dahil. Akupunktur tedavisinin kekemeliği tamamen geçirmediği ama epey azalttığı görülmüş.
Maddi olarak da aile bütçesine yük olmayan bir tedavi şekli bu. Yalnız, akupunktur tedavisini yapacak kişinin kesinlikle tıp fakültesi mezunu olması gerektiğini unutmayın. Ayrıca Sağlık Bakanlığı tarafından verilen akupunktur uygulama belgesinin olması şart.
ALTINI ISLATIYORSA VAKİT KAYBETMEYİN
Uykuda alt ıslatma gerçekten pek çok ailenin yaşadığı bir sorun. Üstelik tedavisinin çoğunlukla geciktirildiği bir konu.
Pek çok aile, bu sıkıntıyı yaşayan çocuğunun tedavisi için uzun süre bekliyor.
Sünnet olunca geçeceği gibi doğru olmayan inanışlar da var. Ama geçmediği gibi, zamanla da artabiliyor.
Çocuğunuz 4-5 yaşında ve hálá altına kaçırıyorsa, bir an önce doktora danışmanızda fayda var.
ANNEMİN KÖŞESİ
Annem bulur, ben uygularım
Yaptım yapacağımı, annemin fikrini çalıp uygulamayı genişleterek başkalarına sattım!
Cuma akşamı yemek için annemlere gittiğimde ve aile toplandığında annem ve Sinan hepimizi salona oturttu. Hazırlandıktan sonra sahne aldılar. Kargo’nun çocukların dünyasına kattığı şarkı olan "Benim gönlüm sarhoştur"u uyguladılar. Annem rüküş şarkıcı oldu, oğlum ceket ve kravatla çalgıcı kılığında...
Ertesi akşam ne oldu peki? Sinan, arkadaşları Derin ve Tibet’i ben bizim odaya çektim. Hepsine bir kılık, bıyık, sakal, gözlük takıp ellerine oyuncak müzik aletleri verdim. Ben de abartılı giyinip kıpkırmızı ruj sürdükten sonra, anne ve babaların önüne çıktık. Fasıl ekibi olmuştuk!
Çok ama çok eğlendik. Çocuklar hazırlanma aşamasında müthiş uyumlulardı. Ne yapacağımızı anlamışlardı sanki. Artık hedefimiz repertuvarımızı genişletmek.
Annemin bu parlak fikri epey işime yaradı. Kimileri çalmak diyebilir, biz yine esinlenmek diyelim...