Sabahın köründe okula yürürken bu soru, beni ayazdan daha fazla kendime getirdi.
"Abartma Sinan" dedim kibarca.
İşin aslı taa yılbaşına dayanıyor. Sinan’ın çok istediği bir oyuncağı babası yılbaşı hediyesi olarak alacaktı. Ne var ki yanlış bir şey almış. Dolayısıyla da borcu baki kaldı. Sinan o gün bu gündür gittiği her yerde oyuncakçıları kontrol ediyor, bu oyuncağın olup olmadığına bakıyor. Ona göre de babasına gidip "Orada kalmamış, burada var" şeklinde bilgi veriyor.
Bir türlü babasıyla ortak bir zaman ayarlayıp gidemediklerinden, çareyi kendi çapında telefonla sipariş etmekte buldu.
Olabilirdi aslında. Biraz daha gidip gelip iyice tanıdık olduktan sonra bunun mümkün olacağına eminim.
Çünkü bizim çocuklar alışveriş merkezi seviyor! Ben sevmem. O yüzden Sinan hayatında AVM ile ilgili ne gördüyse anneanne ve dedeyle gördü. Onlarla beraber gezdi, alışveriş yaptı, oynadı ya da film seyretti.
Fakat ilginç olan bir şey var: Yeni nesil için alışveriş merkezleri bir sosyalleşme paketi gibi. Ben ve benim neslim sanırım alışveriş ihtiyacı içindeysek böyle bir merkeze gideriz. Ben hayatta, "Canım sıkıldı, Akmerkez’e gitsem de dolaşıp zaman geçirsem" dediğimi bilmem. Ama çıkıp Beyoğlu’na gideyim de sokaklarda dolaşayım dediğimi bilirim.
Mutlaka diyen ve alışveriş merkezlerine gidenler de vardır ama çocuklar ve şimdiki gençler için durum çok daha farklı.
Sinan, Derin, hatta bizim mahallenin bütün çocukları heyecanla City’s’in açılmasını bekliyorlardı. Cuma günü koşa koşa okula gidip Sinan’ı aldım ve buraya gezmeye getirdim. İçeride tabii ki Derin ve anasıyla karşılaştık. Beraber biraz dolaştıktan sonra da bizim eve yemeğe gittik.
Çocuklar sanırım sokakta rahat değiller. Burası sıcak olduğundan montları ellerimizde taşımamıza rağmen sokaktan daha mutlular. Acaba daha güvende mi hissediyorlar kendilerini diye düşünüyorum. Sokakta bir vitrin bile bakmazken, burada "Anne bak bu sana uygun, bu babama" diye öneride bile bulunabiliyorlar. Tabii ki alışverişten büyük keyif alıyor ve doymuyorlar. Ama AVM’lerde alışverişin dışında bir şey var onlar için... Sanırım ışıklı ve gösterişli, temiz yerleri seviyorlar.
Sanırım AVM’ler de bunun farkında, çünkü çocuklara yönelik çok güzel şeyler yapıyorlar. Kanyon bu konuda gayet başarılı gidiyor. Bir kere açık olmasıyla birlikte gelen "burada rahatlıkla koşturabilirsiniz!" havası, çocukların hemen dikkatini çekiyor. Yeni açılan Astoria’da özellikle açılış sebebiyle bugün ve yarın pek çok etkinlik olacak. Zaten burada sabit bir çocuk etkinlik alanı var. İstinye Park’ta dün başlayan Winx Club etkinlikleri 31 Ocak’a kadar sürüyor. 11.00-19.00 arasında devam eden programda sihir şovları, peri makyajı, takı tasarımı, dans uygulamaları, Playstation oyunları, yarışmalar ve hediyeler var. Çocukların hayal gücünü ateşleyen, bilimsel eğitim programlarını eğlenceli şov ve aktivitelerle sunan Mad Science sömestr döneminde ilk kez Capitol Alışveriş Merkezi’nde olacak. Yine 25-31 Ocak arasında günde 3 seans olmak üzere "Ateş ve Buz" ve "Uç Uç Havalan" adlı interaktif gösteriler yapılacak.
Ve tabii sinemalar... Çocuklar için o kadar önemli ki bu salonlar.
Evet, çocuklar bayılıyor dedik. Dolayısı ile de onları şimdilik biz taşıyoruz buralara. Ama birkaç sene sonra kendi kendilerine burada takılacaklarına eminim. Daha büyük çocuğu olan arkadaşım, Maya sitesinde oturduğu için ne kadar rahat olduğunu anlatmıştı. Çocuklar devamlı Mayadrom’daydı çünkü.
Evet. Sanırım bizim hafta sonu adresimiz belli. Açıkçası bu kadar çok alışveriş merkezinin nasıl yaşayacağını merak etmiyor değilim, ama insanın evine yakın bir yer olması da fena olmuyormuş. Ben bizimkinden çok memnunum. Herkes kendi bölgesindekinde kalsın en iyisi... Çocuklar için de böylesi daha iyi. Sürünmeden günü yarılamak mümkün olacaktır.
Sömestr bayramınız kutlu olsun!
Prematüre bebeklerin derneğiTürkiye’de her yıl ciddi sayıda prematüre bebek dünyaya geliyor. Ne bebeklere ne de ailelerine, maddi manevi yardımcı olan bir kurum yok. Bu nedenle kurulan El Bebek Gül Bebek Derneği, bu ailelerin elinden tutmayı amaçlıyor
ve uyarıyor: Erken doğumu engellemenin en önemli yolu hamilelikte düzenli doktor kontrollerini aksatmamaktır.
Türkiye’de her yıl 130 binin üstünde prematüre bebek dünyaya geliyor. Bu, hem bebeğin kendisi için bir çeşit yaşam savaşı, hem de ailesi için manevi zorluğun ve hüznün yanı sıra maddi olarak da büyük masraf demek. Yardımcı olabilecek ne sigorta sistemi ne de başka bir güvence var.
Her yıl birçok ailenin karşılaştığı zor koşulları iyileştirmek, yasal düzenlemelerin hayata geçmesini sağlamak, maddi ve manevi destek oluşturmak amacıyla bir araya gelen prematüre bebek sahibi anneler ile uzman doktorlar, El Bebek Gül Bebek Derneği’ni kurdular. Derneğin Yönetim Kurulu Başkanı, Canan Göztepe. Kurucuları arasında, prematüre ikiz bebek annesi ve gazeteci Ayşe Aydın, prematüre bebek annesi ve gazeteci Sonay Dikkaya, yenidoğan ve çocuk hastalıkları uzmanı Dr. Gülnihal Şarman, kadın doğum uzmanı Prof. Dr. Teksen Çamlıbel yer alıyor.
Ülkemizde tam donanımlı "referans merkezi" tarzında bir çocuk hastanesi hala yok. Bunun yanı sıra erken doğan bebeklerin doğum masrafları "bir lüksmüş gibi" sigorta kapsamına girmiyor. Genç anne babaların bebekleri hastanelerde rehin kalabiliyor. Hastane masraflarını karşılama imkanı olmadığı düşünülen ve erken doğum riski olan anneler "yerimiz yok" diyerek kısıtlı sayıdaki uzman hastanelerin kapısından çevriliyor ve kaderine terk ediliyor. Erken doğan bebek sahibi anne ve babalara psikolojik destek, eğitim verilmiyor. Bebeğini yaşatabilme şansı bulan birçok prematüre bebek ailesi, rutin çocuk doktoru ve göz doktoru kontrollerini maddi imkansızlık nedeniyle gerçekleştiremiyor, yine aynı nedenle gerekli ameliyatları yaptıramıyor.
Tıp dünyası, 37 hafta ile 24 hafta arasında doğan bebekleri prematüre olarak tanımlıyor. 34-37 hafta arası sınırda prematüre, 30-34 hafta arası prematüre, 26-30 hafta arası ileri derecede prematüre, 24-25 hafta arası ise yaşam sınırında prematüre olarak kabul ediliyor. Türkiye’de canlı doğumların yaklaşık yüzde 10’u erken doğum. Yenidoğan ve çocuk hastalıkları uzmanı Dr. Gülnihal Şarman, "Prematüre bebekler ne kadar erken doğarlar ise hastanede kalış süreleri ve sağlık riskleri de o denli yükseliyor. Birçok aile bebeklerinin yaşaması için büyük masraflar altına giriyor. Birçok aile de karşılaştığı durum hakkında bilgi sahibi olmadığı için ne yapacağını bilemiyor. Ellerine alamadıkları, uzaktan sevdikleri bebeklerinin olması anne ve baba için büyük üzüntü kaynağı oluyor" diyor.
ÇOCUK HASTANESİ KURULACAKDerneğin Yönetim Kurulu Başkanı Canan Göztepe ise, yakın tarihte vakıf olacaklarını belirterek, hastaneler, özel sigorta şirketleri, Sağlık Bakanlığı ile birlikte her yıl 130 bin bebeğin yaşadığı soruna çözüm getirilebileceğini anlatıyor: "Özel hastaneler ile görüşerek, bakımı çok pahalı olan bu bebeklerin masraflarının mümkün olduğu kadar düşürmeyi hedefliyoruz. Özel sigorta kapsamında olmayan bebeklerin doğum ve bakım masraflarının, sigorta şirketleri ile görüşülerek bulunacak bir formül ile sigorta kapsamına alınmasını sağlamayı öngörüyoruz. Sağlık Bakanlığı ile var olan projelerin geliştirilmesi ve yürütülmesine destek olunmasına öncülük edeceğiz. En önemli sorun ise Türkiye’nin hiçbir ilinde, hatta İstanbul gibi bir metropolde, bugüne kadar bir çocuk hastanesinin açılmamış olması. İşte bizim arzumuz, İstanbul’da bir çocuk hastanesi kurmak."
Dernek faaliyet alanlarını belirlerken, erken doğan bebeklerin ve ailelerinin bütün ihtiyaçlarını gidermeyi amaçlıyor. Erken doğmuş veya doğma riski olan bebeklerin, donanımlı merkezlere yönlendirilmesi, bebeklerin sadece hastaneden taburcu olurken değil, uzun dönemde de desteklenmesi, kuruluşlardan tamamlayıcı tedaviler konusunda destek alınması hedefleniyor. Ayrıca aileler arasında bir iletişim ağı kurulması, aile ve sağlık çalışanlarının bilgilendirilmesi ve eğitilmesi de var.
Derneğe www.elbebekgulbebek.org internet sitesinden ve 0212 227 15 14- 0534 426 01 43 telefon numaralarından ulaşılabilir.
PREMATÜRE BEBEKLERE İLİŞKİN TÜRKİYE VERİLERİTürkiye’de her bin bebekten, 107’si prematüre dünyaya geliyor. Yani 130 binin üzerinde prematüre doğum oluyor.
Bebek ölümlerinin yüzde75’inin nedeni erken doğum.
Her bin bebekten 17’si hayatını kaybediyor. Bu bebeklerin yüzde 75’i erken doğum nedeniyle ölüyor.
Erken doğum riski ikizlerde yüzde 75, üçüzlerde yüzde 90.
Çok düşük doğum ağırlıklı bebeklerde (1000 gramın altında) nörolojik bozuklukların kalıcı olma riski yüzde 60. Ayrıca doğum ne kadar erken olmuşsa bebeğin sağlığı ile ilgili yaşanacak sorunlar da o ölçüde artıyor ve ciddileşiyor.
ERKEN DOĞUMUN RİSKLERİ
İlk haftalarda oluşan problemler:
Beyin kanaması
Solunum yetersizliği ve buna bağlı özel akciğer ilacı gereksinimi, solunum makinesine bağlı kalma
Sindirim sisteminin gelişmemiş olması, beslenme güçlükleri
Dolaşım yetersizliği, kalp damarının kapanmamasına bağlı kalp yetersizliği
Bağışıklık sisteminin yetersizliği, enfeksiyonlar.
Taburcu olurken gelişen problemler:Beyin kanaması olan bazı bebeklerde beyinde aşırı sıvı birikimi
Solunum yetersizliğine bağlı oksijen bağımlılığı veya nefes durakları
Ağızdan beslenememe nedeniyle mide tüpüyle beslenme
Retina damarlarının anormal gelişmesi nedeniyle körlüğe varan görme problemleri
Sinirsel işitme kaybı
Uzun dönemde görülen problemler:Görme, işitme veya beyin hasarına bağlı zihinsel gelişim geriliği
Hareket bozuklukları, spastisite nedeniyle oturamama, yürüyememe
Dikkat dağınıklığı ve aşırı hareketlilik
Okul sürecinde öğrenme güçlükleri