Çocuklarımıza isim verirken ne kadar önemli bir iş yaptığımızın farkında mıyız acaba?
Geçen haftalarda New York Times’da bu konu hakkında bir yazı vardı. Amerikalı şarkıcı Johnny Cash’in iddiasından yola çıkıyordu. "A boy Named Sue" ("Ayşe adında bir erkek" olarak da çevirebiliriz). Onun iki hipotezi vardı. Birincisi berbat isimli çocuklar da normal bir yetişkin olabilir. İkincisi ise, çocuklarına abuk isimler verenler infaz edilmeli!
Tabii bu işin esprili tarafı. Ama gerçek olan bir nokta var ki, çocuklarımıza verdiğimiz isimler, onların sosyal duruşunu bile etkileyecektir. Yapılan araştırmalarda garip isimli çocukların okul hayatında çeşitli sıkıntılar yaşadığını gösteriyor. İlkokulda arkadaşları tarafından alay konusu olmaları ihtimali neredeyse yüzde yüz. Liseye doğru ise durum biraz değişiyor. Alay konusu olmasalar da, popüler olma şansları pek olmuyor. Ayrıca diğer çocuklara nazaran nörotik olma ihtimalleri daha fazla oluyormuş. Hatta sınıfta kalma oranlarını bile etkiliyormuş isimler...
Bad Baby Names (Kötü Bebek İsimleri) adlı kitabın yazarları Michael Sherrod and Matthew Rayback, bu konuyu epey incelemişler. Hatta kitaplarında Mutlu Noeller, Kuru Üzüm, Nakit Adam gibi adı olan kişilerle röportajlar da yapmışlar. Gerçi onlar isimleriyle gurur duyuyorlarmış. Evet bazı şakalardan sıkılmışlar ama farklı isimlere sahip olmanın getirdiği hafif marjinal duruştan da memnunlar.
Yapılan diğer araştırmalarda, çocuklarına bu tip garip isimler veren ailelerin daha düşük eğitimli ve daha düşük gelir düzeyine sahip oldukları ortaya çıkmış. Etnik köken ve ırkçılık gibi sebepler kontrol altına alındığı takdirde farklı isimli çocukların okulda diğerleri gibi olabildiği de ortaya çıkmış. Yani garip isimlerin neden garip bulunduğu da önemli. Yabancı bir kökenden gelen, bilinmedik bir isim, yukarıda bahsettiğimiz gibi rahatsızlıklara neden olmuyor. Bu konuda aslında okulda "Nora Emel" adıyla yaşayan biri olarak ben de bir şeyler söyleyebilirim: Neredeyse bütün öğretmenlerim Emel adını tercih ederken, arkadaşlarıma Nora adını öğretebilmiştim. Adım yabancıydı ama kulağa güzel geliyordu. Açıkçası kendimi iyi bir şekilde farklı hissetmeme neden olmadı değil. İlk etki isimden geliyor. Bir insanın, yüzünü görmeden önce ismini duyduğumuzda kafamızda bir şeyler belirmeye başlıyor. İkinci adım olarak kişinin yüzünü gördüğümüzde, ismin etkisi azalıyor. Daha sonra o kişiyi tanıyıp özelliklerini, karakterini, iyi yanlarını bilmek, garip ismin dezavantajını iyice minimalize ediyor.
Son zamanlarda esprili bir durum da var. Daha çok film repliği olarak bildiğimiz bazı cümleler hayata taşınıyor: "Tehlike benim göbek adım" gibi... Evet, bazı babalar çocuklarına "Tehlike, macera" gibi göbek adları koyuyor. Ama annelerin bundan çok da hoşlandığını söyleyemeyiz. Onlar bu şiddet mesajlı tavra biraz sinir oluyor.
Peki bizde ne gibi isimler var: Kiraz gibi güzel meyve isimlerinin yanı sıra Karpuz da isim olarak kullanılabiliyor. Bunun yanı sıra, adı soyadı birleşince farklı anlam çıkan isimler de var: Necati Yenge, Adem Top, Olgun Portakal, Kibar Zorba, Jandarma Kızkaçıran, Sakin Zeytin gibi...
Yanlış hatırlamıyorsam, tiyatrocu ve senarist Levent Kazak, kızına Pembe adını koymak istemiş. Ama sonra adı soyadı birleşince, "Pembe Kazak" olacağından vazgeçmişler. Eminim kızları ileride bundan dolayı çok mutlu olacaktır.