Geçen gün bana bir çanta gönderdiler. İçinde bir not vardı: Bu çantaları yapan Gökçe Yedidal’dan gelmişti: Plastik poşet kullanımını azaltmak amacıyla yapıyordu bu bez torbaları.
Konu daha çok Banu Tuna’nın alanına girse de, artık aktivist çocuklar yetiştirmek durumunda olan aktivist anneler olmamız gerektiğine inandığımdan, sizinle paylaşmak istedim. Aynı tip bez torbaları pek çok yer yapmaya başladı. Ve biz bunlardan edinmek, bunları kullanmak durumundayız. www.Gojeko.com’dan modellere, renklere bakabilirsiniz. Önemli olmalarının yanı sıra, gerçekten çok da güzeller. Sipariş için internet sitesinden yol alabilirsiniz. Üç gün içinde ürününüz elinizde oluyor. Fiyatlar da 15-25 lira arasında değişiyor.
Bu çantalar tabii ki defalarca kullanılmak için üretildi. Gojeko’yu renkli ve neşeli bir şekilde çevremizi korumak, plastik poşet yerine kumaş ve hatta organik kumaş çantalar kullanmak isteyenler kullanabilirler. Amaç ülkemizi temizlemeye başlamak, denizlerde yüzen, ağaçlara takılan, yeşili pisleten, hayvanların ve balıkların boğulmasına sebep olan plastik poşetleri azaltmak. Bu aslında sadece bir alışkanlık değişikliği.
Ben kullanmaya başladım. Hatta sabah çıkarken ufaltıp koca çantama atıyorum. Gün içinde lazım olunca çıkarıp, aldıklarımı onun içine tıkıyorum. Sinan başta ne yaptığımı anlamadı ama ona hemen anlattım.
Çünkü son zamanlarda artık çocuklar çevre aktivisti olmaya başladı. Yani küresel ısınmaya karşı tutum alan, bunun için projeler üreten ve uygulayan bireyler olarak yetişiyorlar. Bunları okul ödevi gibi değil, bir yaşam biçmi, bir amaç olarak kabul ediyorlar. Evet, biz bir şeylere başladık. Daha da devam edeceğiz. Ama sizlerin de artık harekete geçmesi önemli.
TATİLE HAZIRLIK
Zaman ilerleyince, çocuklar büyüdükçe işler değişiyor. Eskiden, Sinan bebekken, yaz tatili benim için bir hücre cezası demekti. Yazın kar yağabilir, kışın sıcaklık 35 dereceye çıkabilirmiş gibi bütün eşyaları hazırlamak, toparlamak... Onları üç-beş çantaya sığdırmak, aradığını kolayca bulabileceğin şekilde yerleştirmek... Hiç kolay değildi. Her kıyafet parçasının üçer yedeği olmadan, her duruma karşı ilaç alınmadan imkanı yok yan sokağa bile geçemezdik. Her türlü "Ya... olursa" durumuna karşı cevaplar valizlerde hazır olmalıydı.
Şimdi benimki artık 8 yaşında ya, bu on günlük kaçamağı kendime ayırmaya karar verdim. Bana kalırsa yaz tatili dediğin şey, en fazla üç gün sürmeli. Birkaç kere de tekrarlanabilir yaz boyunca. Ne var ki artık şahsi kararlar için çok geç olduğundan, on gün Akçay’a dinlenmeye gitmek, ailemiz için önemli. Ben de bu sefere kendimi hazırladım, oğlanı değil. Onun için bir güneş kremi, 3 şort - mayo (ki akşam şort olarak da kullanılabilir) 2 atlet, iki tişört aldım. Bir parmak arası terlik, yedeği yok! Denize falan düşer de çıkaramazsak sokaktan alırız bir tane daha ne de olsa. Ve ben... Gittim kendime bir mp3 çalar aldım. En geniş hafızalısından... İçine yıllardır biriktirdiğim, hayatımın soundtrack’i dediğim, her an dinlemeyi canımın çekebileceği 700 parçayı terler atarak yükledim. Üstelik, canımın nerede ne dinlemek isteyeceği belli olmaz, bu duruma hazırlıklı olmak için de gittim şarj edilebilen hoparlör aldım.
Bitmedi...
En sevdiğim kitapçım Patika’ya gittim. Her psikolojiye uygun, üçbeş de kitap aldım. Biri tabii ki ünlü yazarların özel hayatını anlatan "Yazınsal Yaşamlar" idi. Öbürlerini boşverelim!