Ben yine ağladım. Üstelik, domuz gibi sağlam olan ben! Asla duygusal olmayan ben! Çünkü biz pazartesi okullu olduk. Benim küçük danam ilkokula başladı. Dolayısı ile biz de...
Ben son bir haftadır gizli pozitif baskı içindeyim: "Yaşşasınnn, okullar açılıyor, hayatının en güzel dönemi başlıyor" ya da "Ahh, biz dün Tuna’yla ne konuştuk biliyor musun? Keşke yine okula dönsek" veya "Ay Sinannnnn çok şanslısın, okulun çok güzel, forman da çok şııııık!"
Sinan bazılarına tepki verirken, bazılarında da boş boş suratıma baktı. Galiba pek anlam veremedi bu konuşmalara. Neyse, biz eylemlerimize dönelim...
Hafta içi okula gidip öğretmenimiz ve diğer sınıf arkadaşlarımızla tanıştık. Defterlerimizi ve çıkan kitaplarımızı aldık, kapladık. Belli derslerin defter ve kitapları belli renklerde kaplanıyormuş; biz bilmediğimizden hepsini "A.T.O.M" ve "Fantastik Dörtlü"lerle süsledik. Neyse ki üzerlerine doğru renkte etiketler koyduk. Bunun sebebi, çocukların henüz okuma bilmedikleri için defter ve kitapları karıştırmalarıymış.
Sinan pazar günü erkenden yattı ama birkaç kere uyandı. En son ben de onun yanına uzandım. Yatmadan önce benim birkaç yakın arkadaşımı arayarak "Ben ilkokula başlıyorum, ilkokul hediyemi bekliyorum" yüzsüzlüğü bile yaptık. Sabah kahvaltı hazırlarken, ne kadar aksilik yaparsa yapsın ona asla kızmayacağımı ve bağırmayacağıma kendi kendime söz verdim.
Son zamanlarda son derece asabi ve kural tanımaz olan oğlum, o sabah lokum gibiydi. Yataktan kolay kalktı, bütün ihtiyaçlarını gördü, giyindi. Kahvaltısını bile etti ve babamızla beraber yollara döküldük.
Eşim, gece epey zor dalmış uykuya. O benden çok daha hassas zaten. Okula varıp sınıflara girdiğimizde bizim takım toparlandık yine. Anneler ve babalar yani! Anneler olarak hepimiz hafiften dolu gözlerle birbirimize bakıyorduk. Eşyaları dolaplarına yerleştirdik, törene gittik. İstiklal Marşı, okul marşı, nutuk derken tören bitti. Biz de okuldan çıktık; kahve içmeye gittik.
Anne babalar için bir dönem daha bitti. İlk kez yürümeye başladığında da bunu hissetmiştik.
Büyüyorlar, onlarla birlikte sorumluluklar da büyüyor. Hem çocukların hem de bizim... Tek bir temennim var şu anda: Umarım okulu sever. Umarım öğrenmeyi sever. Yoksa yandık! Bu dileğim bütün çocuklar için geçerli, onu da belirteyim.
İlk gün Sinan da heyecanlıydı. Bazen çok mutlu olduğunu söylüyordu ama bazen de mutlu olmadığını.
Göreceğiz işte...
ZORUNLU ERTELEME
Geçen haftaki dileğim kabul görmedi; bu hafta yapılması planlanan Minifest, yağmur yüzünden haftaya ertelendi. Yani, 29 Eylül-1 Ekim arasında coşacağız Minifest ile.
Bebekler neden ağlar?
Bebekler ağlar. Bunu herkes bilir. Ama durmadan ağlayan bebekler anne ve babalarını epey endişelendirir. Peki neden ağlıyor bu bebek, diye sormadan edemezsiniz. Hastanede son derece sakin olup da evde durmadan ağlayan bebek, pek çok annenin "eve hoş geldin" sürprizidir. Hiçbir anne bebeğinin ağlamasına dayanamaz ama devamlı ağlayan bebekler annelerini çok zorlarlar. Yeni doğanların ağlaması size gereksinimlerini duyurma yoludur. Gözyaşlarının ise pek çok nedeni olabilir ama mutlaka size söylemek istediği bir şey vardır. Zaman geçtikçe, anneler neden ağladığını anlayabilecek kıvama gelirler. O arada size yardımcı olacak bilgileri de biz derledik.
Canı sıkılmış olabilir: Bebekler hareket eden her şeyi izlemeye bayılırlar; onu oyalamak için bunu değerlendirebilirsiniz. Tutabilecekleri kadar küçük, ancak yutamayacakları kadar büyük olan, parlak renkli oyuncaklar onları oyalar. Hepsini önüne yığmak yerine, az sayıda verin. Böylelikle birkaç günde bir yeni bir keşfe çıkabilir.
Terliyor ya da üşüyor olabilir: Bebekler vücut ısılarını kolay dengeleyemezler. Bu nedenle vücut ısısı artığında ya da üşümeye başladığında, gözyaşları içinde bağırmaya başlarlar. Ellerine ya da ayaklarına bakmayın, çünkü bunlar genellikle vücudunun geri kalanından daha soğuktur. Ensesine ya da karnına bakın, nemli veya terlemiş ise, vücut ısısı artmış demektir. Burnu soğuksa, üşüdüğünü düşünebilirsiniz ve bir kat daha giydirebilirsiniz. Dışarıdaysanız ve hava soğuksa, şapkaya, eldivene ve birkaç tane ince bebek battaniyesine ihtiyacınız olabilir.
Diş çıkarıyor olabilir: Bebeklerin çoğu ilk dişlerini yaklaşık altı aylıkken çıkarırlar. Ancak bazıları daha önce ya da sonra da çıkarabilir. Diş çıkarmanın belirtileri huysuzluk, salya akıtmak, yanaklarda kızarıklık ve eline geçen her şeyi kemirmeye çalışmasıdır; ayrıca dişetinde küçük bir şişlik de olabilir. Ağlamasının nedeni diş ise, dişetlerine masaj yapın veya bebekler için hazırlanmış diş jelleri ile ovun. Elinde tutabiliyorsa, içi su dolu diş halkalarından verin.
Sinirli ya da rahatsız olabilir: Bunun belirgin bir sebebi olup olmadığını anlayabilmek için bebeğinizi baştan aşağı kontrol edin. Kıyafeti rahatsız ediyor olabilir. Kolu ya da bacağı, garip bir şekle girmiş olabilir mi? Belki de parmağı örtüsünün altında kalmıştır ve bu canını acıtıyordur. Sırtüstü yatıyorken dünyaya biraz da yüzüstü ya da oturarak bakmak istiyor olabilir.
Yalnız kaldığı için: Bebeğinizin, sizin onun yanında olduğunuzu bilmeye ihtiyacı var. Sizinle fiziksel temas kurabilmek onun en büyük zevki ve bunun belirli aralıklarla yaşayamazsa, kesinlikle ağlayacaktır. Sarılmanız, onu kucağınıza alıp okşamanız, öpmeniz onun için büyük mutluluk. Onunla konuşun, gözlerinin içine bakın, gülüşünüzü ve koşulsuz sevginizi ona her fırsatta sunun.
Altı kirli olabilir: Bezinin kirlenmiş olması, ağlamasına neden olabilir; bu nedenle altını kontrol edin. Kakasını yapmışsa, anında aşırı tepki verebilir ve ağlaması da hızla şiddetlenebilir. Bu durumdan kaçınmak için, bebeğiniz altını pisletir pisletmez, bezini değiştirin ve poposunu iyice temizleyin. İnce bir tabaka pişik kremi sürün ve fırsatınız oldukça bezini açın ve bir süre öyle kalmasını sağlayın.
Yorgun olabilir: Bebekler de tıpkı yetişkinler gibi, uykuya ihtiyaçları olduğunda halsizleşir ve huysuzlaşırlar. Yeni doğanların çoğu günde 16-18 saat uykuya ihtiyaç duyar. Başlarda, uykusu geldiğinde kendiliğinden uyuyacaktır ancak büyüdükçe uyku vakitlerinden önce huysuzlaşmaya başlayabilir. Uykusu geldiği an yatağına yatırın. Bu şekilde, kendi kendine uyumaya alışır. Odanın sıcaklığının 16-20 derece arasında, ışıkların kısık ve odanın sessiz olmasına dikkat edin. Büyüdükçe, düzenli bir uyku ve uyanma alışkanlığı kazanır ve uykuda geçirdiği süre hızla azalır. Uyku saatini geçirdiğinde ya da çok uykusu geldiğinde uykuya dalmaları kolay olmaz. Bu da daha fazla ağlamasına neden olabilir.
Aç olabilir: Bebeğinizin midesi çok küçük; çok çabuk dolabilir, ama emin olun ki boşaldığında sizi bundan haberdar eder! Yeni doğan bebeklerin genellikle 2-3 saatte bir emzirilmesi gerekir. Anne sütü ile besliyorsanız, onu kısa sürede sakinleştirebilirsiniz. Karnı doymasına rağmen ağlamaya devam ediyorsa, emzik verebilirsiniz.
Susamış olabilir: Bebeğinizi mama ile besliyorsanız, özellikle sıcak havalarda ya da çok kalın kıyafetler giydirilmişse, mama yedikten kısa bir süre sonra susayabilir. Bir miktar kaynatılmış ve ılıtılmış su onu mutlu eder. Ama anne sütü ile besliyorsanız, çok sıcak havalar dışında, ekstra sıvı vermeniz gerekmeyebilir. Kısa süreli bir emzirme sıvı ihtiyacını giderir. Doğal olduğu belirtilse bile, hazır meyve sularından ilk aylarda uzak durun.
Hasta olabilir: Bu olasılık, öncelikle göz önüne almanız gereken bir ağlama nedeni. Ateşini kontrol edin. Normal yiyip yemediğine, yeterince sıvı alıp almadığına bakın. Sonra, ishal ya da cildinde döküntü gibi herhangi bir rahatsızlığı olup olmadığına bakın. Bebeğiniz her zamanki gibi yemiyor veya yukarıda adı geçen rahatsızlıkları gösteriyorsa, hemen bir çocuk doktoruna başvurun. Ayrıca belirtileri takip edin. Örneğin, gündüz başlayan huzursuzluğun nedeni akşam ortaya çıkabilir.
Ağlamayla baş etmeniz için 4 ipucu
1) Onu kanguru ile taşıyın. Sizin sıcaklığını ve yakınlığınızı hissedebilmesi için, onu bebek askısı ile taşıyın. Her hareketinizle birlikte kokunuzu alarak sallanması, onu sakinleştirecektir.
2) Yürüyüşe, pusetle ya da arabayla gezintiye çıkın. Pusette gezinmek çok hoşuna gidecektir. Arabanın içindeki ritmin verdiği huzur hemen uykuya dalmasını da sağlayabilir.
3) Müzik dinletin. Bebeğinizi kollarınıza alın ve ona şarkı söylerken yavaş yavaş dans edin. Bazı bebekler çamaşır makinesinin sesinden bile hoşlanır. Müzik, özellikle de anne ya da babasının sesini bir ritim içinde dinlemek, ona çok iyi gelir.
4) Masaj yapın. Sıcaklığı uygun olan bir odada bebek yağı ile karnına, kollarına, bacaklarına ve sırtına masaj yapın.
ANNEMİN KÖŞESİ
Annem mutluluğun yaşını onayladı
İngiltere’de bin kişi üzerinde yapılan bir anket 57 yaşındakilerin, aile hayatlarını düzene sokmuş, gelecek ile ilgili herhangi bir kaygı taşımayan kişiler olduğunu gösteriyormuş. 57 yaşındakiler aynı zamanda hayata en doymuş gözlerle bakan ve nefes almaktan en mutlu olan kişilermiş. Anketten, 25-30 yaş grubunun ise arkadaşlarından ve seks hayatlarından en mutlu olanlar olduğu sonucu çıkarken, bu yaş grubundaki her 10 kişiden 8’i, arkadaşlarına aşırı düşkün olduklarını ve seks yapmanın kendilerine büyük mutluluk verdiğini söylemiş. Anketi haber yapan İngiliz Sun Gazetesi, 57 yaşındaki birkaç ünlü bulmuş: Meryl Streep, Prince Charles, Bruce Springsteen. Ve Lizet Romi! Ahh pardon, o 47 idi!!!