Annelik arkadaşlığı nasıl etkiler

Acıklı aile dramı olan filmleri artık seyretmiyorum, onları hayatımdan çıkardım. O yüzden de geriye kalan korku, romantik, macera tarzı filmler arasında da arkadaşlığa takmış durumdayım.

Annelik, arkadaşlıklarımızı nasıl etkiliyor dersiniz?

Yıllar önce, üniversiteye girmek için aynı odada ders çalışırken, yakın arkadaşım Elif’le birbirimize şöyle demiştik: "İleride o kadar yoğun kadınlar olalım ki, birbirimizi görmek için zaman ayırmak zorunda kalalım!"

Ve öyle olduk.

İş dışında, annelik ve birbirine uzak yerlerde oturmanın da etkisi oldu.

Bunun yanı sıra çocuklar sayesinde yeni annelerle tanıştım, arkadaş oldum. Hepsinin yeri, hepsinin tadı başka. Onlarla o kadar farklı şeyler yaşıyor ve öğreniyorum ki...

Üç arkadaş anne, Mamma Mia’yı seyrederken aynı yerde birbirimize sarılıp ağlıyorsak ve bu sahne filmdeki üç arkadaşın birbirine sarılıp ağladığı sahne ise, "biz tamam olduk" sanırım diye düşünebiliriz artık.

Peki annelik, bu dostluklara ne katıyor? Daha fazla yakınlık? Ortak sorun ve çözüm arayışı? Merhamet? Paylaşım? İdarecilik? Sabır? Birbirimize karşı da tabii...

Neyin ne kadar adını koymak gerektiğini bilemiyorum ama bildiğim bir şey var ki, annelerle takılmaktan büyük keyif alıyorum. Tek beklentim, takıldığımız süre içinde sadece "anne" muhabbeti etmemek. Okullardan, öğretmenlerden, çocuklardan, çocuklarımızın parlaklığından ya da zayıflığından konuştuktan sonra, kendimize dönmek. Kendi yaşamlarımızı tartışmak. Birbirimizin eksikliklerini konuşmak, önermek, desteklemek.

Geçen gün bir an, bir daha genç olamayacağımı fark ettim. Ne kadar kilo vermeye çalışsam da, ne kadar dar jean ya da mini etek giymekte ısrar etsem de artık ben genç olmayacağım.

Pek çok şeyi o heyecanla, o acemilikle yaşamayacağım.

O yüzden elimde tecrübeyle tuttuğum arkadaşlarım ve arkadaşlıklarım var. Ben de onlarla başka heyecanlar yaşamalıyım.

Haksız mıyım?

Yeni bir kanal, yeni bir program

Bugün TRT’nin çocuk kanalı hayatımıza giriyor. İyi şeyler beklediğim, o yüzden çocuklarınıza izletmenizi önereceğim bir program var. Tabii isterseniz önce kendiniz izleyip emin de olabilirsiniz.

"Bizim Mahalle" adlı bu program, DBE Davranış Bilimleri Enstitüsü’nden Emre Konuk ile yine Enstitü’den çocuk ve genç psikologları Olcay Güner ve Nur Dinçer gibi uzmanların desteği ile hazırlanmış. Okul öncesi yaş grubuna yönelik. Susam Sokağı’ndan sonra yapılmış en iyi proje olarak görülüyor. Yaşayarak öğretmeyi hedefleyen müzikal bir kukla oyunu. Çocukların düşünsel ve sözel becerilerini geliştirmek amacıyla hazırlanmış, tamamen pedagojik formata uygun bir program.
Yazarın Tüm Yazıları