Alt tarafı bir gece lise arkadaşlarımla çıkacaktım!

Sanırım arada sırada büyük yazı olarak ne araştıracağıma karar verirken içinde bulunduğum durum da beni etkiliyor.

Çocuklarımızdan ayrılma konusu da böyle ortaya çıktı.

Bu ayrılma işini uzun vadeli olarak almayın. Alt tarafı bir gece lise arkadaşlarımla çıkacaktım!

Bu erkek evlatların çoğunda mı var, yoksa erkek olmaktan ziyade, yaşla alakalı bir durum mu diye düşündüm.

Biz her cuma akşamı annemde yemek yeriz. Sonra Sinan orada yatıya kalır, eşimle ben eve döner ya da bir sinemaya gideriz. O gece eşim iş için şehir dışında olduğundan ben evde yalnız kalacaktım. Annemde yemeğimizi yerken masada şaka yaptım, "Ben de bu akşam bara giderim artık" diye. Benim oğlumun suratı değişti. "Hayır olmaz" dedi, ters ters baktı.

Konu kapanmıştı ve yemek bitiminde üzerinde pijamaları ile annemin yatağına uzanmış televizyon seyrediyordu. Annem yanına gidip, "Hadi Sinan annen gidiyor, onu geçirelim" deyince, benimki sıkıntılı bir ifadeyle yataktan doğrulup, "Uff, annemle eve gitmem lazım. Onu yalnız bırakamam" dedi ve giyindi.

Benimle eve geldi.

Bu olayın üzerinde fazla durmadım çünkü o gece gerçekten sokağa çıkacağım yoktu. Ama çıkacağım bir gece sorun oldu.

O gece lise arkadaşlarımla buluşacaktık. Hem de 20 sene sonra. Oğlum inadına ödevlerine başlamadı zamanında. Ben ne zaman ki hazırlanmaya başladım, ödeve oturdu ve tabii ki bir sürü soru sorması gerekti bana. Bir yandan giyinip süsleniyor, bir yandan da ona koşturuyordum. Sonunda baklayı ağzından çıkardı. Çıkmamı istemiyormuş. Başladı ağlama numaralarına. Yutmadım tabii. Bu sefer de asabiyete başvurdu. "Bir daha çıkmana izin vermeyeceğim" diye bağırdı bana!

Bak seeeeennnn! Bu güne kadar babam da, baban da durduramadı beni, sen mi durdurcen üleeen!" dedim.

Demedim. Tabii ki böyle demedim. Sadece şimdi yazarken aklıma geldi!

Geçen pazar akşamı da onu anneanneye götürüyordum. Eşim yine yoktu. Bari seni bıraktıktan sonra ben de bir bara gideyim, dediğim anda durdu ve "Eve dönelim o zaman" dedi.

Bu durumun kabak tadı vermeye başladığını söyledim ama anlamadı tabii.

Yarın öbür gün iş için ya da başka sebeplerden dolayı yine çıkmam gerekecek. Bilmiyorum ne yapacak. Ama bunu bir dengeye oturtmak şart. Belki de ben geç kaldım. Belki de çocuklarımız daha küçükken arada bir gece onları babayla bırakarak çıkmamız gerekiyormuş. Hem aslına bakarsanız, baba oğul güzel zaman da geçiriyorlar evde ben yokken.

Bu arada konudan konuya atlıyor olacağım ama dikkatimi çeken bir şeyi sizle paylaşmak istedim. Hani lise takımı buluştuk demiştim ya; biz 40 küsur kişi okuyan sınıflardandık. Yaklaşık 15 kişi katıldı ve hepsi kadındı. Bir tek mekanın sahibi Berto erkekti. Ve yalvar yakar onun da yakın arkadaşı Metin’i çağırarak iki erkek aramıza katmış olduk. Geri kalan kadınlar arasında evli de bekar da, boşanmış da çocuklu da vardı. Ama gelmişlerdi. Erkeklerin gelememesi ilgimizi çekti doğrusu. Biz kadınlar bu kadar sorun mu çıkartıyoruz acaba eşlerimizi bir yere gönderirken?

Ya da nedir dersiniz...

İstediği kadar değilizin verdiğiniz kadar bilgisayar başında otursun

Çocuk ve gençlerdeki bilgisayar merakı, özellikle de internet rahatlıkla tutkuya dönüşebiliyor. Çocukların bilgisayara ilgisini büyük bir istekle başta destekleyen aileler, öngöremedikleri bir bağımlılıkla karşı karşıya kalabilirler. Çocuk ve Ergen Psikiyatristi Neslim Güvendeğer Doksat, ilköğretim döneminin sonuna kadar çocukların internet ve bilgisayar başında sadece belli günlerde (cuma ve/veya cumartesi ya da pazar günü) ve 1-2 saatliğine zaman geçirilmesine izin verilmesi gerektiğini söylüyor.

Markiz yayınevinden çıkan Anababaca adlı kitabında Dr. Doksat, çocukların bilgisayar başında geçirdiği zamana bakarak merakın aşırıya doğru yol almasının ipuçlarını veriyor. Dr. Doksat, aşağıdaki belirtilerden bir veya birkaçının varlığı halinde bilgisayar tutkusunun, bağımlılığa doğru yol aldığını söylüyor:

 Okul öncesi çocuğun oyuna ayırdığı zamanın tümünü bilgisayarla uğraşarak geçirmesi,

 Çocuk ve gencin evde olduğu zamanının tümünü bilgisayar başında geçirmek istemesi,

 Bilgisayar başında zaman geçirme arzusunun ders çalışma, ödev yapma, sınavlara hazırlanma çabalarının da önüne geçmesi,

 Aile içi sosyal iletişim ve paylaşım isteğinden daha öncelikli olması,

 Akranlarıyla zaman geçirmektense bilgisayarla uğraşmanın daha fazla tercih edilmesi,

 Bilgisayarla uğraşmak konusunda aile veya öğretmenden gelen uyarıları dinlememe, bu konudaki uyarılara sinirlenip tepki göstermek.

Sınırlar koyun

Bilgisayara ilginin bağımlılığa dönüşmesini engellemek için:

 Okul öncesi çocukların bilgisayar ve atari kullanımını olabildiğince sınırlayın. Hayal dünyasını ve yaratıcılığı geliştirmeye yardımcı olacak şekilde elektronik oyuncakların haricindeki materyallerle de oyun oynamalarını destekleyin,

 Çocuğunuza bilgisayar almayı en az 8-9 yaşına kadar erteleyin. İlköğretimin sonuna kadar evde bilgisayar başında geçirdiği süreye mutlaka sınır koyun. Dersleri açısından gerekmedikçe hafta içi bilgisayar kullanmasına izin vermeyin.

 İlköğretim döneminin sonuna kadar çocuğunuzun internet ve bilgisayar başında sadece cuma ve/veya cumartesi ya da pazar günü 1-2 saatliğine zaman geçirmesi yeterli.

 Lise çağından itibaren gencin tercihen ödevleri açısından gerekmedikçe hafta içi bilgisayarını açmaması, internete girecekse dersleri bittikten sonra ve uyku saatini çok geciktirmemek kaydıyla izin verin.

 Anne-babaların model olabilmesi için, evde bilgisayarla ilgili işlerine olabildiğince az zaman ayırması doğru olur.

 Yemekler mümkünse aile sofrasında yenmeli. Sosyal paylaşım sağlanmalı.

 Sosyal iletişim ve ilişkiler aile bireyleri tarafından desteklenmeli. Buna yönelik ortamların özellikle yaratılması, hafta sonralarının dış mekanlarda geçirilmesi, çocuğun ve gencin ufkunu sanal ortamdan başka dünyalara çevirmesine yardımcı olur.

 Çocukların spor, sanat, müzik alanlarındaki yeteneklerini keşfetmeye çalışın. bunları geliştirmeye yönelik ortamlar hazırlayın.

 Kitap okumak ve entelektüel tarafınızı geliştirme konusunda çocuklarınıza yol gösterici olun,

 Araştırma yapmak adına çocuğunuza tek kaynak olarak interneti sunmayın. Ansiklopedi ve kitapların bu konudaki değerinin altını çizin.Mesude ERŞAN

Her program çocuğa uygun değil

Çocuk ve ergenlerin tutkuya dönüşebilen bir başka eğilimleri de televizyon izleme isteği. Dr. Doksat, aşırı şiddet içeren, her çeşit ahlaki yozlaşmayı gözler önüne seren filmlerin çocuk ve ergenler için uygun olmadığını söylüyor kitabında. "Bu yaşlar çocuk ve gençlerin öne sürülen toplumsal rol modelleriyle özdeşim-benimseme yaptıkları dönemlerdir.. Film kahramanlarının giyimlerini, tarzlarını, davranış şekillerini, değer yargılarını benimsele eğilimi gösterdikleri için çocuk ve gençlerin bir tip filmleri izlemesi uygun değil. Gençler arasında çeteleşmelerin ve saldırganlığın artmasında da bu tip film ve programların büyük etkisi var" diyor.

Hayallari genişlesin

Kış aylarında çocuklarınızla gidebileceğiniz eğlenceli aktivitelerin başında tiyatro geliyor. Biz size iki güzel oyun öneriyoruz. Bunlardan biri, Eti’nin kurumsal sosyal sorumluluk kapsamında çocukları tiyatroyla buluşturarak hayal dünyalarını genişletmek ve kültürel gelişimlerine katkıda bulunmak amacıyla hayata geçirdiği "ETİ Çocuk Tiyatrosu". Oyun, İstanbul’da 27 Ocak 2008 tarihine kadar her hafta sonu Terakki Vakfı Kültür Merkezi’nde; 28 Ocak 08 Şubat 2008 arasındaki sömestr tatili boyunca da Kadıköy Halk Eğitim Merkezi’nde oynanacak. Daha sonra da Türkiye turnesine çıkacak. Ücretsiz olan biletleriniz için Akatlar’daki Terakki Vakfı Kültür Merkezi ile irtibata geçebilirsiniz. (Tel: 0212 351 00 44) İkinci oyun ise bu yıl 20. yaşını kutlayan Pınar Çocuk Tiyatrosu’ndaki Sihirli Ada adlı çocuk müzikali. İstanbul Mecidiyeköy’deki Profilo Alışveriş Merkezi’nde haftasonları ücretsiz olarak sergilenen oyun, daha sonra Türkiye’nin çeşitli illerinde çocuklarla buluşacak. Shakespeare’in Fırtına adlı eserinden uyarlanan Sihirli Ada, ünlü yazarın eğlenceli ve zengin dünyasını çocuklarla tanıştırıyor.
Yazarın Tüm Yazıları