Kusursuz bir gülümsemeyle neler yapabilirsiniz, biliyor musunuz? Gittiğiniz iş görüşmesinde işi alabilir, karşınızdaki kişiye samimiyetinizi gülüşünüz ile yansıtabilir, hatta en büyük aşkınızla bu sayede tanışabilirsiniz.
Yapılan araştırmalar, iki insanın tanıştıklarında öncelikle karşısındakinin gülümsemesine baktığını ortaya koyuyor. Çünkü bir gülüş kişi hakkında çok şey söyleyebilir. Kişiye özel gülümseme yaratan Dr. Elif Özcan ve Duygu Karaosmanoğlu, tasarladıkları dişlerin kişinin yüzüyle bütünleşmesinin, kendi doğal dişleriymiş gibi görünmesinin önemli olduğunu vurguluyor.
Bu tasarımları yaparken ne tür tekniklerden yaralanıyorsunuz?
- Dr. Özcan: En çok kullandığımız tekniklerden biri dişlerin ön yüzlerine yapıştırılan ince porselen yapraklar (Porselen Laminate Veneer). Dişten hiç ya da çok az madde kaldırılarak büyük değişiklikler yaratılıyor. Laminate veneer’lar ışığın geçmesine imkan tanıyarak tamamen gerçek gibi görünmesini sağlayan benzersiz bir kabiliyete sahiptir. Bu özelliği ile flaş ve disko ışıklarında da aynı gerçek diş gibi görünür (Bu ışıklar da içinde metal olan kaplamalar siyah leke olarak sanki ağızda yokmuş gibi görünür.) Laminalar minimum preperasyon gerektirmeleri, sigara, çay, kahve gibi ajanlarla boyanmamaları ve ışık geçirme özellikleri ile doğal dişten ayırt edilemezler. Bu yüzden günümüzde uygulanan en ideal estetik tedavi metodudurlar. Laminaların ışık geçirgenliği kullanılan porselene ve yapım tekniğine göre değişiyor.
Dişlerini yaptırdıktan sonra "Ben bu şekilde bir tasarım istemiyordum" diyen oluyor mu? Yani süprizle karşılaşma riski var mı?
- Dr. Karaosmanoğlu: Biz estetik tasarımlarda, dişler daha kesilmeden hastadan bir ölçü alıyoruz. Bu model ile laboratuvarda özel bir malzemeden mock-up (prova çalışması) uygulaması yapılıyor. Böylece dişleriniz daha kesilmeden nasıl olacağınızı 3 boyutlu olarak görme şansınız oluyor. Yani sürpriz yok.
Porselen Laminate Veneer’ın dezavantantajı var mıdır?
- Dr.Özcan: Porselen Laminate uygulaması hassas bir teknik. İyi bir klinik ve laboratuvar çalışması gerektiriyor. Hekimin ve teknisyenin bu konu üzerine artistik yeteneğinin olması gerekir. Ayrıca diğer tedavi alternatiflerine göre maliyeti daha yüksek. Bunlar bir dezavantaj sayılabilir. Laminaların ışık geçirgenliği kullanılan porselene ve yapım tekniğine göre değişiyor.
Kusursuz gülüşe adım adım
Dr. Elif Özcan ve Duygu Karaosmanoğlu mükemmel bir gülüşe varmanın, gülüşü etkileyen 7 önemli unsuru dikkate almaktan geçtiğini belirtiyorlar...
1 Yaş: Yaşın ilerlemesi ile birlikte dudak tonusu azalıyor, diş rengi koyulaşıyor ve çene ucu burun mesafesi kısalıyor.
2Cinsiyet: Kadın ve erkek gülüşleri arasında önemli farklılıklar vardır. Buna dikkat edilmeden bir tasarım yapılırsa, bir bayanın daha sert ve erkeksi görünmesine sebep olunabilir.
3Diş etleri: Çok güzel diş yapısı olan bir kişinin dişleri sağlıklı, düzgün ve şekilli diş etleriyle çerçevelenmemiş ise tüm çekiciliğini yitirir. Diş etlerine yapılan tedaviler ve küçük operasyonlar ile estetik olmayan diş etlerinin öncelikle düzeltilmesi gerekir. Gülümsediğinde diş etleri aşırı gözüken kişilerde herhangi bir estetik diş hekimliği işlemi yapılacak olsa da olmasa da yapılacak küçük bir operasyon ile diş eti fazlalıkları uzaklaştırılarak daha hoş bir gülümseme elde edilebilir.
4Dudaklar: Dudaklar gülümsemenizi şekillendirir ve çok önemlidir. Dudak kenarlarının diş yapısından dolayı aşağı veya yukarı oluşu ifadeyi tamamen değiştirebilir.
5Dişlerin şekli sıralanış ve renkleri: Dişler arasında boşluklar varsa, dişler çapraşık ise ön dişlerde aşınmalar ve uçlarında kırıklar varsa, dişlerin rengi kötü ise uygulanacak doğru bir estetik tedavi ile yepyeni bir gülüş tasarlanabilir.
6Yüz şekli: Doğal dişlerde yüz şekliyle dişlerin şekli arasında bir benzerlik bulunur. Yani oval bir yüze sahipseniz dişlerinizin formu oval ya da ovale çok yakındır. Bu uyumu yaptığımız estetik uygulamalarda kullanarak doğal gülüşleri yakalarız. Kimi zaman da bu uyumu bozarak kozmetik illüzyonları kullanırız. Kişinin yüzü onu rahatsız edecek kadar kare, yuvarlak ya da uzun olabilir. Böyle kişilerde gülüş dizayn edilirken bu rahatsızlığı göz önünde bulundurularak, dişlerin şeklini değiştirmek suretiyle yeni gülüşle birlikte yüz şeklindeki rahatsızlıkta kamufle edilebilir.
Mesela uzun bir yüz şekline sahip kişiye yine ince uzun dişler yapılırsa yüzü olduğundan da uzun gözükecektir. Bu durumda daha geniş karemsi dişler kullanarak yüzün uzunluğu gizlenebilir ya da çok yuvarlak, şişman yüzlü bir hastaya uygulanan ince uzun dişler onu daha ince gösterecektir.
7Ten rengi: Dikkat ettiğimiz diğer bir unsur ten rengidir. Estetik diş hekimliği uygulamalarında, dizayn edilen gülüşün kişiyle tam olarak uyuşması çok önemlidir. Zira çok güzel hazırlanmış dişler bile bazen yüze bir şey katmaz tam tersi gözü rahatsız eder. Ten rengi de yapılacak uygulamanın renginin belirlenmesinde en önemli faktörlerden biridir. Koyu bir ten rengine sahip esmer kişilerde çok açık renkli, parlak, dikkat çekici dişler uyumlu ve güzel bir gülüşü sağlayamazken, daha açık ten rengine sahip kişilerde bu dişler daha naturel durur ve gülüşün harmonisi sağlanır.
Stott pilates ile zihin-beden uyumu
Son dönemde ABD’de, ünlü yıldızların ve başarılı sporcuların formunu korumak için büyük ilgi gösterdiği Stott pilates, zihin ve beden egzersizleri açısından yogaya rakip olmaya başladı.
Her dönem halkın sağlık ve formda kalma yaklaşımları hızla değişim gösteriyor. Günümüzde insanlar bedenleri ile ilgili egzersiz metotlarında daha ince ayarlamalar yapmaya özen gösteriyor. Fiziksel görünüşlerinin daha hoş şekil almasını isterken, daha esnek, stresse dayanıklı bir vücut yapısına da sahip olmayı arzuluyor. Bu noktada pilates ideal bir form koruma metodu olarak karşımıza çıkıyor. Zihin ve beden dengesine dayalı bir metotta ideal egzersiz olanakları sunuyor. ABD’de yapılan araştırmalar 2000-2006 arasında form korumak için pilatesi tercih edenlerde yüzde 62 artış olduğunu ortaya çıkarmış. Stott Pilates Enstitüsü’nün kurucusu Moira Merrithew, "Pilates vücudun içten ve dıştan çalışmasında, kasların doğru gelişiminde, dolaşımın hızlanmasında yardımcı olan ideal spor dallarından biridir" diyor ve pilatesin okul çağındaki çocuklardan yaşlılara kadar herkese uygun egzersizlerle vücutlarını maksimum esneklik ve formda tutabilmelerine olanak olduğunu vurguluyor. Stott pilatesle yapılan egzersizler de, vücuda esneklik ve sağlık kazandırırken, bedenin kendini iyi hissetmesini ve stresten uzaklaşmasını sağlıyor.
Stott pilates egzersizleri nedir?
Profesyonel dansçı Moira Merrithew tarafından geliştirilen, spor hekimliği uzmanları tarafından da onaylanan, Stott pilates, çağdaş, anatomik olarak Joseph Pilates’in orijinal egzersizlerini temel alan pilates metodudur. Stott pilates egzersizleri vücudun esneme, esneklik ve dayanma gücünü, en güvenilir seviyede geliştirmesine katkı sağlar. Bu metottaki egzersizler mat üzerinde yapılabileceği gibi, Stott pilates ekipmanı kullanılarak da yapılabilir.
Diğer pilates teknikleri arasındaki farklar neler?
Genel pilates egzersiz tekniklerinden farklı olarak, Stott pilates teknikleri, omurga rehabilitasyonu ve performans yükseltme de dahil olmak üzere modern egzersiz metotları bütünüdür. Örneğin, genel yaklaşımlar sırtı düzleştirmeyi sağlamaya çalışırken, Stott Pilates egzersizleri, omurgadaki yanlış duruştan kaynaklanan problemlerin düzeltilmesini ve insan vücudunun doğal kavislerinin tekrar farkına varılması, eğriliklerin düzeltilmesi ve kaslar, eklemler arasında denge kurulması üzerine tasarlanmıştır. Daha güvenli ve efektif metotlarla kürek kemiğinin stabilizasyonu esasına dayalı egzersizler geliştirilmiştir.
Bu egzersiz ile yoga arasında benzerlik var mıdır?
Bazı açılardan pilates yogaya benzer özellikler taşır. Her iki yöntemin hareket metodları zihin-bedeni göz önüne alır. Her ikisi de derin nefes almalar ve yumuşak, uzun hareketlerle kaslarınızın rahatlama ve esnemesi temeline dayalı teknik izler. Farklı oldukları nokta ise yoga, bir duruştan diğerine tekrar etmeksizin geçiş yapan hareketler gerektirir. Pilates ise daha dinamik, sistematik ve anatomik tabanlı hareketler serisi izler. Stott pilates egzersizleri maksimum fonksiyonel forma ulaşmayı hedefler.