Oksijen, cildi gençleştiren, kan dolaşımını harekete geçiren mükemmel bir güzellik iksiri.
Bu yüzden birçok kozmetik markası oksijeni yoğun etkili bakım ürünlerinin içine hapsediyor. Peki, aslında soluduğumuz oksijenin güzelliğimize ne tür hizmetleri olduğunu biliyor musunuz?
Görünmez ama aynı zamanda vazgeçilmez. Evrende biz canlıların yaşamlarımızı sürdürmemiz için gerekli olan bu hayati madde, şimdilerde kozmetikçilerin gözdesi. Dakikada yaklaşık 10 kez, günde neredeyse 20 bin kez, her nefes alışta bir litre hava ciğerlerimize giriş ve çıkış yapıyor, onunla birlikte de ortalama 200 mlt. oksijen yani O2...
İşte bu yaşamsal madde cildin sağlıklı görünümünü sağlarken aynı zamanda hücrelerin yenilenmesine de yardımcı oluyor. Oksijenin azalması ise cildin yorgun, hassas, ince ve hatta yaşlı görünmesine neden oluyor. Araştırmalar, 20 yaşından itibaren cildin oksijienle yeterince beslenemediğini ortaya koyuyor. 20'li yaşların ortalarından itibaren de bu oran yüzde 25'e, 40'lı yaşlarla birlikte yüzde 50'lere kadar tırmanıyor. Çünkü vücut O2'yi sadece az almakla kalmıyor, aynı zamanda eskisinden daha kötü kullanıyor. Ve sigara içenler... Onlar vücuttaki oksijenin sadece üçte birini kullanabiliyor.
SAĞLIKLI IŞILTI KAZANDIRIYOR
Güzellik araştırmacıları, yorgun hücreleri uyandırmak için son yıllarda önemli bir keşif gerçekleştirdiler: Saf oksijen moleküllerini kremlerin içine hapsettiler. Böylelikle oksijen etkisi cildin daha derinlerine nüfuz edebiliyor hem de kapak açıldığında uçmuyor. Tabii oksijenin en önemli düşmanını da unutmamak gerek; bileşenlerinde bir elektron eksik olan oksijien moleküllerinin oluşturduğu serbest radikaller... Vücut tarafından üretiliyor, özellikle sigara kullanımı, olumsuz dış etkenler dışında fazladan içilen bir kadeh şarapla bile aktive oluyor. İşte bu agresif moleküller hücrelere zarar veriyor. Cilt hücrelerine sadece "iyi" oksijen sağlayabilmek için oksijen kremlerinin içeriklerinde serbest radikal avcısı C ve E vitamini bulunuyor. Ve cilt taze bir dokunuşa ihtiyaç duyduğunda, bu yüksek konsantrasyonlu oksijen, kremlerle cilde taşınıyor. Oksijen ince kırışıklıkları düzeltirken, cildi rahatlatıyor ve ışıltı kazandırıyor.
Doğru nefes için masaj hareketleri
Klasik masajlar ya da bir Japon versiyonu olan Shiatsu, oksijenin kana karışmasına yardımcı oluyor. Yumuşak masaj hareketleriyle kan dolaşımı harekete geçiriliyor, kan vücutta daha hızlı akmaya başlıyor, böylelikle daha fazla oksijien hücrelere taşınabiliyor. Evde rahatlıkla yapabileceğiniz bir alternatif: Vücudunuzu bir lifli eldiven ya da peeling ürünüyle duşun altında dairesel hareketlerle temizleyin.
Cildinizin solgun ve renksiz göründüğünü düşünüyorsanız, belirli bölgelere yapacağınız "Akupress" hareketleriyle hücrelere yeterince oksijen girmesini sağlayabilirsiniz. İki elinizin işaret ve orta parmaklarını gözlerinizin bitiminden burnunuza yerleştirin ve burun kanatlarına kadar güçlüce bastırarak masaj yapın. Bu arada derin nefes almayı ihmal etmeyin. Şimdi de bir elinizin ortadaki üç parmağını ağız kıvrımı ve burun kanatları arasına koyun ve yanaklarınız üzerinde büyük daireler çizerek kulaklarınıza kadar masaj yapın.
Vücudun yeterince oksijen alımını sağlamak için zaman zaman derin nefesler almak aslında en basit metodlardan biri. Etkili bir metod da esnemek, gerinmek ya da gülmek. Böylelikle vücut otomatik olarak daha derin nefes alıyor. Orman, dağ ve deniz kenarları ise oksijenin daha fazla olduğu yerler.
ÜRÜN MARKET
Kırışıkları evde doldurun
L'Oreal Paris, kolajen biyosferleri içeren "kırışıklara karşı kolajen dolgu"yu yarattı; Combleur Collagene Decontract Rides... Ürün, cildin yüzeyindeki kırışıkları doldurmak için silikon altyapılı çift-ağ doku, kırışıkların derinliğini içten iterek azaltmak için kolajen biyosferleri, cildin destek doku yoğunluğunun artırılmasına yardımcı olan akıllı biyolojik aktif içerik Pro-glycan içeriyor.