İlk dokunuşu da saçlarımızda yapmayı tercih ediyoruz. Peki, 2014’ün yeni saç stilleri neler? Hairmafia’nın hünerli elleri Ahmet Ağırbaş, Soner Cingöz ve Ata Dikbaş’a sizin için sorduk.
Kişinin teni, doğal saç rengi, gözleri, yüz hatları ve yaşam tarzı saçlarında değişim yaparken öncelikli faktörler arasında öne çıkıyor. Yeni sezonda kişinin kendi güzelliğini ön plana doğal ve özgün bir şekilde çıkaracak tonlar, renkler ön planda. Dolayısıyla kahve ve kumral tonları çok sık göreceğimiz renklerden. Tenine, göz rengine uygun olanlarda kızıllar yine kadınların vazgeçilmezi. Saçlardaki ışıldayan tonlar yani gölgeler, balyajlar bu sene saç uçlarında yoğunluk kazanıyor.
Omuz hizasında Bob’lar gözdeKesimlerde avantgard yaklaşımlar etkisini koruyor. Güçlü kadını sembolize eden kesimleri 2014’te de çok sık göreceğiz. Kadınların bu kesimlerle ifade biçimlerinin güçlendiğini ve daha tutkulu, daha özgür bir şekilde hayata bağlandıklarını gözlemiyoruz.
Bu sene Bob kesimler ve omuz hizası orta boy kesimler öne çıkıyor. Asimetri de yine kendini gösteriyor; önler uzun, arkalar kısa ya da tek tarafın diğerine göre daha uzun olacağı, fark edilebilir ama gözü yormayan bir asimetri anlayışı var.
Topuzların yükselişi
Islak görünümlü, düz ve tamamen geriye taranmış saçların yanı sıra geçtiğimiz yıl gördüğümüz at kuyrukları da yine ön planda... Bu sene Hairmafia olarak bizim odağımız doğal görünümlü modeller; tasarımcının elinden çıkmış gibi değil de kişinin doğal güzelliği gibi ışıldayan ve unutulmayan bir etki bırakmak...
Son dönemde dünyada sıklıkla ‘cleansing reduction’ yani ‘daha az temizlenme’ diye bir terimden bahsediliyor. Hatta bu, İngiltere ve Amerika’da ciddi ciddi bir eyleme dönüşmüş durumda. Ünlüler arasında da bu harekete destek verenlerin sayısı hiç de az değil.
İngiltere’de yapılan bir araştırmaya göre; İngiliz erkeklerinin yüzde 41’i ve kadınların yüzde 33’ü günlük duş alma ve saç yıkama alışkanlıklarından vazgeçmiş görünüyor. Üstelik bunu sadece çevrecilik bilinciyle değil, cildini ve saçlarını koruma amaçlı yapıyorlar. Çünkü araştırmalara göre abartılı hijyen, cildin ve saçların doğal koruyucu mantosuna zarar veriyor ve daha da fazla kurumalarına yol açıyor. Ayrıca temizlik, sadece zararlı bakterilerin değil, bizi birtakım hastalıklardan koruyan bakterilerin de yok olmasına yol açıyor. Peki, bu harekete katılanlar sadece sıradan insanlar mı? Tabii ki hayır... Aralarında ünlü isimlerin de bulunduğu önemli bir grup, ‘cleansing reduction’ hareketini gönülden destekliyor.
Kuru şampuan kullanıyorlar
İşte bu isimlerden biri de 29 yaşındaki Prens Harry. Daily Mail gazetesinin haberine göre; İngiltere Prensi yaklaşık iki yıldır saçlarını yıkamak yerine kuru şampuan kullanıyor.
Ayrıca 27 yaşındaki Amerikalı şarkıcı Jessica Simpson ve moda dünyasının Olsen ikizleri ed saçlarını gerçek suyla yıkamıyor, bunun yerine pudra içerikli saç spreyi kullanıyorlar.
Hollywood’un genç oyuncularından Amanda Seyfield, bir röportajında saçlarının bakımıyla ilgili olarak kuru şampuanı keşfettiğinden beri saçlarının çok daha sağlıklı ve güzel olduğundan bahsediyor.
Dokular aşağıya doğru yer değiştirerek deforme oluyor. Bütün dokular (yağ, kas, bağ, kemik dokularımız dahil) diriliğini kaybediyor, eriyor, gevşiyor. Peki, zamanı geri sarmanın bir yolu yok mu? Detayları Estetik Cerrah Op. Dr. Semih Gök anlatıyor.
Op. Dr. Semih Gök, zaman içinde bozulmaya başlayan gençlik orantısını yeniden yakalamanın yollarından biri olan “likid yüz kaldırma” operasyonunu şöyle anlatıyor: “Bu işlem bir nevi doku heykeltıraşlığı. Yontulması ve desteklenmesi gereken noktalara doğallıktan taviz vermeden müdahale ediliyor. Bu açıdan yüzü değerlendirirken bir mimari proje renovasyonu gibi çalışılıyor. Yüzün anatomik yapıları bir bütün olarak inceleniyor, uygulamaya geçmeden önce yüzün her açıdan görünüşünün, ışık ve gölge yansımalarının üç boyutlu bir değerlendirmesi yapılıyor.”
Mucize dolgu hyalüronik asit
Planlanan alanlara belirlenen oranlarda doku desteği sağlayarak gerçekleştirilen likid yüz kaldırma işlemi, bilinen dolgu işlemlerinden farklı. Semih Gök, “Hedef yer değiştiren dokuları eski yerlerine transfer etmek, boşalan ve çukurlaşan alanlara eski volümü yeniden kazandırmak. Bunun için yüzün belli alanlarında dikey yönde yüzü kaldırabildiğimiz temeller oluşturuyoruz. Oluşturduğumuz destekler sayesinde çadırın yükselmesini sağlayarak yüzü kaldırıyoruz” diyor.
Likid yüz kaldırma işleminde kullanılan madde ise hyalüronik asit... Yani vücutta doğal olarak var olan, dokular arasındaki destek maddesi. Bir çeşit doku suyu. Özel laboratuvar ortamında şeker molekülü gibi doğal bir maddeden üretiliyor. Çünkü vücut bu maddeyi 50 yaşından itibaren yüzde 50 üretemez hale geliyor.
Likid yüz kaldırmanın olumlu etkileri
İşlem mikro kanüller aracılığı ile 20 dakikada uygulanabiliyor. Uzun zaman içinde doğal bir formatta eridiği için tercih nedeni.
1-Göz torbaları aniden mi gelişir?
Göz altı torbaları alerjik bir reaksiyon sonucu aniden ortaya çıkabilir. Ateş, deri döküntüsü ya da nefes problemi gibi başka belirtiler varsa, hemen bir doktora başvurun.
Son zamanlarda yeni bir şeyle temas edip etmediğinizi hatırlamaya çalışın. Düşük kaliteli güzellik ürünleri, evcil hayvan, yeni gıdalar alerjik reaksiyonlara sebep olabilir.
2-Sürekli göz altı şişliklerinden dertliyseniz...
Vücudunuzun su tutması göz çevrelerinde ve göz altında şişliğe sebep olabilir. Su tutma döneminin PMS belirtisi olup olmadığına dikkat edin. Eğer öyleyse yeşil çay gibi doğal diüretikler kullanın ve dehidratasyona katkıda bulunan tuzlu gıdaları beslenme düzeninden çıkarın. .
3-Genetik mi? Göz çevrelerindeki şişlik kalıtımsal olabilir. Anne ve büyükannenizin eski fotoğraflarına bakın, bu tür bir rahatsızlıkları var mı görün.
Eğer böyle bir durum varsa, yaş aldıkça sorunun daha da belirginleşmesi olağandır.
Bize bu kışın saç trendlerinden biraz bahseder misiniz? - Çeşitli şekillerdeki atkuyrukları ve örgüler sezonun öne çıkan trendleri. Özellikle daha çılgın, bozulmuş görüntüleriyle ve güzel bir kıyafetle kendilerini belli ediyorlar. Sokak modasında salaş ve “New York gangster” kadını etkileri varken, siz bu tarz giyiniyorsanız, saçınızın hanım hanımcık, güzel yapılı kalmasına izin veremezsiniz. Biz de çalıştığımız pek çok şovda karakterleri daha enteresan hale getirmeye çalışıyoruz. Atkuyruğunun pek çok çeşidini; aşağıdan toplanan, bitişleri değişik olanları seçiyoruz.
İngiliz tasarımcı Vivienne Westwood’la çalışıyorsunuz. Onunla ilişkileriniz nasıl?
- Başlangıçta sessizdim. Gergin değildim ama çok saygılıydım. Biliyorsunuz, onun moda endüstrisindeki yeri çok büyük. Özellikle makyajları her zaman çok çılgın ama iyi yönde. Bu benim Westwood’daki en favori işlerimden biri.
Ama normal hayatta çok kullanılabilir olmayan saç ve makyajları da yok değil.
- Kesinlikle... Her gün kullanılabilecek bir stil değil. Ama toplumun bazı kesimleri bayılıyor. Etrafınızda onun yarattıklarına inanan ve bununla gerçekten iç içe yaşayan bir grup kız görebilirsiniz.
Bu sezon için sizin favori saç kesiminiz nedir?
- İnsanların saç söz konusu olduğunda daha sade şeyler tercih ettiğini düşünüyorum. Saçlarına daha değişik modeller uygulayabilmek için sade kesimler kullanıyorlar. Mesela düz bir saça istediğinizi yapabilirsiniz, yukarıdan ya da aşağıdan toplayabilirsiniz. Şu sıralar herkeste Bob kesim var, biraz 60’ların Andy Warhol’unu andırıyor. Kadınların tam olarak “Ben bu kadınım” deyip saçlarına kesin bir şekil vermemesi aslında bizim için de iyi bir şey. Daha çok model deneyebiliyoruz. Üstelik kadın da ruh haline göre istediği kişi olabiliyor.
Tabii, bu anlamda bize sunulanlarla ilgili kafamızda pek çok soru oluşmuş durumda. Yeşil çay mı, siyah çay mı? Şeker mi, bal mı?.. Aklımıza takılan soruları Beslenme Uzmanı Dr. Ahmet Karaçam’a sorduk.
Yeşil çay gerçekten siyah çaydan sağlıklı mı?
- Siyah ve yeşil çay aynı bitkiden elde ediliyor. Farklılık, işlenmesi sırasında geçirdiği süreçlerden kaynaklanıyor. Yeşil çay, siyah çaya göre daha az işlemden geçiyor. Genç çay bitkisi az miktarda işlemden geçirilip az miktarda okside olduğundan daha fazla sağlığı koruyucu antioksidanlar içeriyor. Siyah çayda daha az antioksidan bulunuyor. Siyah çay daha çok işlemden geçen, daha çok okside edilen çay... Bu yüzden faydalı antioksidan düzeyi daha düşük. Kadınlarda 2-3 fincan yeşil çay içmek, kalp hastalığı riskini azaltıyor. Erkeklerde ise yeşil çay tüketmek kolestrol düzeyini olumlu yönde etkiliyor.
İçecekleri şeker yerine balla tatlandırmak mı gerekir?
- Şeker ile balın vücutta insülin salınımı üzerine etkileri açısından bir fark yok. Sonuçta her ikisi de tatlı. Dilimizin altında şeker tadını algıladığımızda hormonal süreç başlıyor. Eğer kilo almaya veya çabuk yağlanmaya eğilim varsa, insülin direnci veya diyabet riski söz konusuysa, her ikisine de dikkat etmek gerek... Sağlıklı bireylerden söz ediyorsak, şeker yerine elbette bal kullanılabilir.
Çikolata şişmanlatır mı yoksa mutlu mu eder?
- Çikolata, içerisindeki şeker ve yağ ile yüksek enerji kaynağı. Yakma problemi olan, kilo almaya meyilli, insülin direnci yaşayan veya diyabetiklerin dikkat etmeleri, tüketiminden kaçınmaları gerekli... İşin mutluluk tarafı, serotonin hormonunun salınımı ile ilgili. Yine de yediğini yakamayanlar dikkat etmeli. Her şeye rağmen önlenemeyen yeme güdüsü varsa, bitter çikolata tüketilmeli. Kakao yüzdesi arttıkça çikolatanın endüstriyel katkıları ve şekeri azalıyor çünkü... Yediğini yakabilen, yağlanma sorunu olmayan ve diyabetik risk taşımayanlara 25-50 gramı bir tatlı alternatifi olarak sunulabilir.
Medikal Estetik Uzmanı Dr. Mustafa Karataş, söz konusu iki bölgede doğal görünümün büyük önem taşıdığını vurguluyor.
Boynun üst kısmındaki ince deri, genellikle vücudun diğer bölgelerinden daha hızlı yaşlanıyor. Bunun en önemli sebebi, boyun ve etrafındaki cildin/dokuların hassas yapısı... O bölgeler incelme, belirgin kırışıklıklar gibi yaşlanma belirtilerini göstermeye duyarlı; çünkü sürekli güneş ışığına maruz kalıyor. Bu durum da serbest radikalleri ve kolajen düzeylerini etkileyerek ciltte kırışıklık, koyu renk lekelenmeleri, sarkma riskini artırıyor.
CİLDİ TAZELİYOR
Karataş, dünyada da yeni bir uygulama olarak öne çıkan Clear Lift tekniğinin boyun ve dekolte bölgesine hem tazelik hem de genç bir görünüm verdiğini belirtiyor: “Normalde boyun, ağrılı bir operasyon geçirmeden gerilmesi güç bir alandır... Botoks boyun çizgilerini yumuşatabilir ancak deriyi germek için kullanılabilecek en iyi yol Clear Lift’tir. Lazer tedavi, cildi canlandırmak için dermise nüfuz eder ve başka hiçbir tedavi yönteminin yapamayacağı şekilde gerginleştirir, gençleştirir. Cildi tazeler ve kızarıklık yaratmadan, hızlı şekilde kırışıklıkları açar.”
İşlem nasıl uygulanıyor?
-İşlem, derinin alt dokularında gerçekleşiyor. Derinin 3 mm altına kadar ısı verdiği için uygulamadan önce bölgeyi uyuşturmak gerekmiyor ve cildin onarımı üst yüzeye zarar vermeden gerçekleşiyor.
-Küçük çizgilerin ve kırışıklıkların, büyümüş gözeneklerle izlerin ve lekelerin görünümünü azaltarak derinin yapısını iyileştiriyor.
Sadece kalın kazakların ve mantoların ardına saklanmak da yetmeyecek; hem cildimiz hem saçlarımız kış mevsiminde özel bakımlara ihtiyaç duyacak. İşte, soğuk günler yaklaşırken 5 özel bakım önerisi...
Cildimiz henüz kış gelmeden kendini kış saatine ayarlamak zorunda. Bunun için daha şimdiden yoğun içerikli bakım ürünlerini gün yüzüne çıkarmak gerekiyor. Peki, cildimiz bu mevsim geçişlerinde neden daha özenli bir bakıma gereksinim duyuyor?
Bir yandan yaz boyunca maruz kaldığı güneşin zararlı etkilerinden kurtulmak, öte yandan giderek düşen ısıya, kuru kalorifer havasına, yağmura ve rüzgara hazırlıklı olmak zorunda... Ve tabii sonrasında kış boyunca eksi değerlerdeki hava şartlarına gardını almak durumunda. İşte kışa özel 5 öneri...
1- YOĞUN BAKIM: Dışarıdaki ısı düşmeye başlayınca, ona ilk tepki yağ bezlerinden geliyor. Cildin bu doğal yağ dokusu üreticisi, havanın soğumaya başlamasıyla birlikte üretimini sınırlıyor. Sonuçta doğal cilt koruma bariyeri geçirgenleşiyor, cilt kuruduğundan yüzeyde küçük yırtıklar oluşuyor. Yüz kremleri bu şartlarda hem nem tutucu özellikleri hem de yoğun yağ içerikleri nedeniyle önem taşıyor. Yağlı ürünler kurumuş cildi rahatlatıyor, yenilenmesine yardımcı oluyor ve koruyucu tabakanın yeniden oluşmasını sağlıyor.
2- MASKELER, SERUMLAR VE EKSTRA KORUMA: Gerginlik ve kuruluk hissine karşı dermatologlar özellikle soğuk günlerde yüksek konsantrasyonlu serumları ekstra nemlendirme için tavsiye ediyor. Günlük bakım kreminin altına uygulanan serumu gece yatmadan önce de kullanmak etkisini artırıyor. Haftada iki kez uygulayacağınız yoğun nem maskesi ise sizi kışa hazırlayacak. Bırakın ürünün içeriği gece boyunca etkisini maksimum düzeyde göstersin. Korkmayın, maskeler cilt tarafından hızla emildiği için yastığınız da kirlenmeyecektir.