Sanıyorum çocuklarımızı küçük yaşta birey olsunlar diye bilinçli yetiştirmeye çalışırken, onlara "ben" demeyi öğretirken ölçüyü fazla kaçırıyoruz. Çocuklar artık sorumlulukta en azı, sevgide en fazlasını almaya çalışıyor. Buna benim kızım da dahil.
20 yıllık arkadaşım sohbetimizde "Tek çocukta kalmayın, tek çocuk bencil olur, paylaşmayı bilmez diyorlar diye tek çocukta kalmadım. İki çocuğum var, ikisi de bencil, paylaşmayı bilmiyor. Bunun teki, ikisi, üçü olmuyor. Bence bencillik günümüz çocuklarının sorunu" dedi.
Ben tek kaşımı kaldırıp yüzüne baktığımda devam etti: "Tek çocuğu olan anne-babalar çocuklarının bencil olmasından, paylaşımı öğrenememesinden korkar. Çok çocuğu olanlarsa bu sorunları yaşamayacağını zannederler. Oysa tek ya da iki-üç çocuk arasında öyle sandığın gibi büyük uçurumlar yok. Kardeşi olan çocuklar da bencil olabiliyor, oyuncağını paylaşmamak için saatlerce kavga edebiliyor. Özel okullarda 15-20 kişilik sınıflardaki çocuklar kadar, devlet okulunda 50-60 kişilik sınıflarda okuyan, kardeş sahibi çocuklar da bencil davranışlar sergiliyor."
Arkadaşımın kızı ikinci sınıfa gidiyor. Oğlan da bu yıl okula başlayacak. Ne zaman evlerini arasam arka fonda çocukların kavga seslerini duyuyorum. Çoğunlukla sohbetimiz ağlama sesinin yükselmesi ve bir kardeşin öteki kardeşinin elindeki oyuncağı almasıyla kopan çığlıkla kesiliyor.
Sanıyorum çocuklarımızı küçük yaşta birey olsunlar diye bilinçli yetiştirmeye çalışırken, onlara "ben" demeyi öğretirken ölçüyü fazla kaçırıyoruz. "Biz ezildik, başkaları için yaşadık, onlar önce kendileri için yaşasın" diyerek bu düşünceyi hem sözlerimizle hem de davranışlarımızla onlara hissettiriyoruz. Böylece çocuklar kendilerini dünyanın merkezinde hissettikleri gibi kendilerini her şeyin üstünde görüyor.
Herkes dertli
İki çocuk meselesini kafama takıp birkaç kişinin daha görüşünü aldım. İki çocuğu olan komşuma sordum, bin ah işittim. O da hemen hemen aynı düşüncede...
"Her hareketimi dikkatle izliyor ve diğeriyle olan ilişkimi kayırma olarak algılıyorlar. Kız düşüp bir yerini incittiğinde ona müdahalede geç kaldığımı iddia ediyor, ’İlke düşseydi ona hemen sarılırdın, daha çabuk koşardın’ diyor. Sevdikleri bir yemek geldiğinde birbirlerinin tabağına bakıyorlar, ’Onun köfteleri daha büyük olmuş’ diye bana küsüyorlar. Kendilerince ’en torpilli’ tabağı kapmaya çalışıyorlar. Çöp denilebilecek bir oyuncak için bile dakikalarca kavga edip sonra bir kenara atıyorlar ve bir daha ilgilenmiyorlar. Aynı oyuncağı aldığımız zaman bile biraz daha iyi görüneni almaya çalışıyorlar. İkisi de birbirine daha eskisini yutturmaya çalışıyor. ’Yemeğin en güzelini ben yiyeyim, en iyi oyuncak bana alınsın, kavgada benim tarafım tutulsun, bana daha çok hak verilsin’ diye hem bizimle hem de kardeşiyle amansız bir mücadelenin içine giriyorlar. Damla’ya bir günde 3 oyuncak alsak bile, ertesi gün İlke’ye bir oyuncak aldığımızda ’İlke’ye aldınız ama bana hiçbir şey almadınız’ diye ağlıyor. Sevdiği oyuncağı kardeşinin bulamayacağı bir yere saklayıp eskisiyle kandırmaya çalışıyor. Oğlum da iyi bir oyuncak kaptıysa ablası ne kadar yalvarırsa yalvarsın elini sürdürmüyor. Karşısına geçip onu kızdıra kızdıra oynuyor. Sevgide en fazlasını, sorumlulukta en azını almaya çalışıyorlar" diyor.
Sorumlusu bizleriz
Bana göre bencilliğin en güzel tarifi bu cümle. Sorumlulukta en azı, sevgide en fazlasını almaya çalışmak... Aslında her iki annenin söyledikleri o kadar gerçek ve o kadar hayatın içinden şeyler ki! Bizde de aynı şeyler oluyor. Nehir televizyonda sürekli olarak kendi sevdiği programları seyretmemizi istiyor. Kumanda kazara bana veya anneannesinin eline geçince "Hep sizin istediğiniz şeyler izleniyor" diye sitem ediyor. Aslında suç biraz da bizde. Bencilliklerini körüklemek için bizler taktik vermiyor muyuz?
"Öğretmene söyle seni en önde oturtsun. Serviste yerin rahat değilse hostesle konuşayım, yerini değiştirsin, sıkışma. İstersen gösteride ön planda olman için öğretmeninden rica edeyim" demiyor muyuz? Çocuğunun özel muamele görmesi için öğretmenlerin kapısını aşındıranların sayısı sizce az mı? Beslenme çantası getirmediğini gördüğü halde yemeğini arkadaşının gözünün içine baka baka yiyen çocuklar kimin çocukları acaba?
"Tek çocuk şımarık olur, bencil olur, hatta problemli olur. O yüzden sen ona bir kardeş yap da paylaşmayı öğrensin" cümlesi bana göre tarih olmuştur. Bunun teki de bir, çifti de birdir. Sorumluluğu üzerimizden atalım, çocukların bencilliklerini içtikleri suya, soludukları havaya bağlayalım, olsun bitsin.