Geçen yazdı. Evimizin yanındaki çocuk parkında Nehir’in kaydıraktan kayışını izliyordum. Hemen yan tarafımda oturan üç arkadaşın sohbetine ister istemez kulak misafiri oldum.
İçlerinden en genç olanı oğlunun yaramazlıklarından bıktığını söyledi. Oğlu yerinde duramıyormuş, zaman zaman şiddete başvuruyormuş, cümlesini tamamlamasına izin vermeden çekip gidiyormuş. Genç anne, televizyonda izlediği bir programda anlatılanlardan yola çıkarak oğluna hiperaktivite teşhisi koymuş. Zeki çocukların yaramazlık yaptığını, onların da çoğunlukla hiperaktif olduğunu söyleyerek bu durumdan kendine pay çıkardı.
Normalde bu tür bir konuşma olduğunda atlarım ama sıcağın verdiği rehavet yüzünden dinleyici olarak kalmayı tercih ettim. Birkaç ay sonra annem televizyonda uzmanların "dürtü bozukluğu" hakkındaki konuşmalarını aktardı. "Bence bu çok önemli bir konu. Mutlaka bu konuyu yaz" diye de tembih etti. Tembelliğim mi tuttu yoksa yazacak konu bolluğundan mıdır nedir, bir türlü bu konuya sıra gelmedi. Geçenlerde yeniden konu çocukların yaramazlığına, davranış kontrolsüzlüğüne, hiperaktifliğine gelince, araştırdım.
Parkta oğluna hiperaktiflik teşhisi koyan annenin yanıldığını sanıyorum. Çünkü büyük ihtimalle oğlu "dürtü kontrol bozukluğu" (impulsivite) yaşıyor. Annenin anlattıklarıyla dürtü bozukluğunun belirtileri hemen hemen aynı...
Karnımız acıktığında yemek yemeyi isteriz. Açlık, susuzluk, uykusuzluk gibi temel gereksinimlerimizi çocukken ertelemek güçtür. Büyüdükçe bu dürtülerimizi kontrol etmeyi, doyurmayı ertelemeyi öğreniriz. Yani öğrenmemiz gerekir. Öğrenemediğimizde veya öğrendiğimiz halde bunu uygulamayı başaramadığımızda, uzmanlar dürtü kontrol bozukluklarından bahsediyorlar.
Travmaya maruz kalanlar
Dürtü kontrol bozukluğu, ruhsal hastalıklar içinde yer alıyor ve tedavi edilmesi gerekiyor. En sık karşılaşılanı saldırganlık duygularının kontrol edilememesiyle mala ve cana zarar vermek. Çocukluğundan itibaren etrafı kırıp dökenler çevresi tarafından "Yine nöbete girdi" diye adlandırılıyor. Çoğu zaman da bu davranışlar huy olarak kabul ediliyor.
Herhangi bir nedenle ani başlayan vurup kırma, elindekini fırlatma, duvara yumruk atma gibi davranışlar gösteren çocuklar var. Ya da sıraya giremeyen, girse de rahat duramayan, soru tamamlanmadan cevap veren, konuşmaları bölen... Eğer çocuğunuzda bu tip davranışlar gözlemliyorsanız ve bu tip davranışları tekrar ediyorsa, durup düşünün.
Birçok insanın yaşamında buna benzer olay bir kerelik yaşanabilir. Çok sıkıcı, üzücü, altından kalkılamayan bir neden olduğunda duvara, masaya vurarak kendine ya da elindekini fırlatarak eşyalara, başka insanlara zarar verenler olabilir. Uzmanlar, buna "dürtü kontrol bozukluğu" diyebilmek için birkaç kez benzer olayın tekrarlanmış olması gerektiğini vurguluyorlar.
Uzmanlara dürtü bozukluğunun kimlerde görüldüğünü sordum. Çocukluk döneminde sık şiddete ve travmaya maruz kalan kişilerde daha sık görülüyormuş. Bunun sadece psikolojik etkilenmeden mi yoksa özellikle kafaya ilişkin darbelerin oluşturduğu fizyolojik sorunlardan mı kaynaklandığı tartışmalıymış. Ya da aile büyüklerinden biri benzer şekilde davranıyorsa çocuk model alabiliyormuş.
Kendini yetersiz hisseden, yapmak istediklerini yapacak gücü olmadığını düşünenlerde de buna benzer tepkilere sık rastlanıyormuş. Bana enteresan gelen ayrıntı, dürtü kontrol bozukluğunun her yaşta başlayabilme ihtimalinin olması.
İstenmeyen adam
Sonunu düşünmeden eyleme geçme olarak tarif edilebilecek olan dürtü kontrol bozukluğu (impulsivite) yaşayan çocukların tipik özellikleri; sabırsızlıkları, sırasını beklemekte güçlük çekmeleri ve yönergeleri dinlememeleri... Sonuçta kendisi ve çevresindekiler için zararlı olabilecek fevri hareketleri ve sınır tanımadaki zorlukları, davranış sorunlarının ilk habercileri sayılıyor. Yaşıtlarıyla birlikte olduklarında olaylara aşırı tepki veriyor, eylem veya sözle arkadaşlarını rahatsız ettikleri için toplum içinde istenmeyen adam ilan ediliyorlar.
İlginç olan bir ayrıntı daha var. İnternette okudum, sizinle de paylaşmak istedim. "Piromani" yangın çıkarma ve ateş yakmaya karşı dayanılmaz bir istek duyulması, "Trikotilomani" saç, kirpik gibi vücuttan kıl koparılması, "Kleptomani" kişinin kendini kontrol edemeden, ihtiyacı olmadığı halde maddi değeri çok küçük bile olsa çalma dürtüsüne karşı koyamaması, "Patolojik kumar oynama" ise kumar oynamaktan kendini alıkoyamaması durumu... Bütün bu alt başlıklar dürtü kontrol bozukluğu içinde yer alıyor.
Amerikan Pediatri Birliği Çocuk Birimi’nin yaptığı bir araştırmaya göre 6-12 yaş arasındaki çocuklarda dikkat eksikliği, hiperaktivite ve dürtü kontrol bozukluğu olma olasılığı yüzde 4-12 arasında değişiyor.
Dürtü kontrol bozukluğu ise toplumun genelinde ortalama 2,5-8 oranında görülüyor. Erkek çocuklarda kız çocuklara göre 2-3 kat daha sık rastlanıyor. Erkek çocuklarda genellikle hiperaktivite ve dürtü kontrol bozukluğu (impulsivite) belirtileri ön planda iken, kız çocuklarında daha çok dikkat eksikliği öne çıkıyor. Belirtiler genellikle 4-5 yaşlarında belirgin hale geliyor.
Sonunu düşünmesini sağlayın
Bazı çocuklar bebeklikten itibaren huysuzlukları, az uyumaları ve az yemeleri ile dikkat çekiyor. Okul hayatı ile beraber dikkat eksikliğine bağlı öğrenme zorlukları ve arkadaşlarıyla olan sorunlar başlıyor. Bu tür rahatsızlıkları olan çocuklar durup düşünmekte güçlük yaşıyor. Ergenlik döneminde ise okul başarısızlığı yanında, davranış sorunları ve aileyle olan sorunlar daha yoğun yaşanıyor.
Bunlar alt alta gelince aile tedirgin oluyor ve bir uzmana gitmeyi tercih ediyor. Çocuk ya öğretmeni tarafından uyarı alıyor ya da saldırganlık nedeniyle diğer çocukların aileleri tarafından... Çocuklara ilaç tedavisinin yanı sıra iç görü terapisi uygulanıyor.
Tedavinin parolası ise "Dur-Düşün-Eylemini yap!" Çocukların bu sıralamayı hem okulda, hem de evde uygulaması, içselleştirmesi gerekiyor. Böylelikle çocuk yaptığı işi neden yaptığını, yaparsa ne kazanacağını, yapmazsa ne kaybedeceğini düşünüyor, muhakeme ediyor ve karar veriyor. Beyninde bu işlemleri yapan bölgeler sürekli uyarılıyor ve bunu sürekli hale getirmesi sağlanıyor.
Dürtü kontrol bozukluğu kısaca sonunu düşünmeden eyleme geçme olarak tarif edilebilir. Her ne kadar gençleri "Sonunu düşünen kahraman olamaz" sloganıyla etkileyenler olsa da biz çocuklarımıza "Sonunu düşünmeyen adam olamaz" sloganını benimsetelim.
Hiperaktivite özellikleri
á Oturduğu yerde kıpırdar, ellerini ayaklarını oynatır
á Belli bir süre bir yerde oturamaz
á Çoğunlukla "eyleme hazır, motoru çalışıyor" gibi davranır
á Sessizliği koruyamaz
á Sağa sola koşturur, tırmanır
á Sakin bir biçimde oyun oynayamaz
á Sürekli olarak hareket eder
á Çok konuşur
Dikkat eksikliği özellikleri
7 Belirli bir işe dikkatini vermekte zorlanır
7 Dikkati kolayca dağılır
7 Dikkatsizlikten kaynaklanan küçük hatalar yapar
7 Başladığı işi yarım bırakır
7 Kendisiyle konuşulurken dinlemiyormuş gibi görünür
7 Görev ve etkinlik düzenlemede zorlanır
7 Ev ödevi, sınav gibi düşünsel çaba gerektiren işleri yapmaktan kaçınır
7 Eşyalarını kaybeder
7 Günlük etkinliklerde unutkanlık yaşar
Dürtü kontrol bozukluğu özellikleri
7 Dikkat etmeden topun arkasından caddeye koşar
7 Oda içinde koşarken bir eşyaya çarpıp devirir
7 Öğretmeninin, annesinin yönergesini sonuna kadar dinlemez
7 Sorulana cevap verirken; soru bitmeden sözel ya da yazılı olarak cevap vermeye çalışır (çoğu zaman anlamadan cevap verdiği için hata yapar)
7 Arkadaşlarına nasıl uyum sağlaması gerektiğini düşünmeden oradan oraya koşturur ya da konudan konuya atlar
7 Sürekle hareket halindedir ve isteklerini erteleyemez
7 Başladığı işin sonunu getirmekte güçlük çeker
7 Sırasını bekleyemez, 5 dakikalık işi 2-3 saatte yapar.
Çocuk beden dili
Çocukları doğru anlamak, onlarla doğru iletişim kurmanın birinci adımıdır. Çocukları anlamak ve doğru tepkiler vermek için bir rehber arıyorsanız "Çocuk Beden Dili" kitabına bir göz atın.
Dünyanın önde gelen vücut dili uzmanlarından Profesör Samy Molcho, çocukların üzerinde fazla düşünmeden yaptıkları, yapmacıksız mimikleri ve davranışları açıklayarak, yetişkinlere çocukların dünyasını tanıtmaya çalışmış. Delta Yayınları’ndan çıkan "Çocuk Beden Dili" kitabında fotoğraflar eşliğinde bebeklerin ve çocukların davranışlarının, beden dillerinin nasıl yorumlanacağı da anlatılıyor. 180 sayfalık kitabın satış fiyatı 12 YTL.